26/02/2025 | Yazar: Ali Safa Korkut
Yapılan yeni bir araştırmaya göre Elon Musk satın aldıktan sonra Twitter’daki (X) nefret söylemi yüzde 50 oranında arttı. En yüksek artış, yüzde 260 ile transfobi, yüzde 42 ile ırkçılık ve yüzde 30 ile homofobide görüldü.

Kaliforniya Üniversitesi araştırmacılarının yaptığı yeni bir araştırmaya göre, Elon Musk'ın satın almasının ardından Twitter’da (X) başta transfobi, homofobi ve ırkçılık olmak üzere nefret söylemi yüzde 50 oranında arttı.
12 Şubat Çarşamba günü Public Library of Science (PLOS) dergisinde yayımlanan araştırma, Musk'ın Ekim 2022'deki satın alımı ile CEO'luktan ayrıldığı Haziran 2023 aralığındaki tweetler incelenerek yapıldı.
Nefret söylemiyle bağlantılı İngilizce terim veya ifadeler içeren 4 milyon 700 bin tweetin analiz edilmesiyle elde edilen bulgulara göre Musk’tan önce ortalama 2 bin 179 olan haftalık nefret söylemi içeren tweet sayısı, Musk’tan sonra 3 bine 246’ya çıktı.
En yüksek artış ise yüzde 260 ile transfobi, yüzde 42 ile ırkçılık ve yüzde 30 ile homofobide yaşandı.
Transfobik tweet sayısı yüzde 260 arttı
Araştırmaya göre oransal bazda en fazla artış, transfobik nefret söylemi içeren tweetlerde oldu.
Musk’tan önce haftalık ortalama 115.2 olan transfobik paylaşım sayısı, Musk’tan sonra haftalık 418 paylaşıma çıktı. Bu, transfobik nefret söylemi içeren tweet sayısının yüzde 260 oranında arttığı anlamına geliyor.
Transfobik tweetlerin ardındansa en fazla artış, ırkçı ifadeler içeren tweetlerde görüldü.
Irkçı nefret söylemi barındıran tweet sayısı Musk’tan önce haftalık ortalama 579 iken Musk Twitter’ı satın aldıktan sonra bu sayı 822’ye yükseldi. Bu, yüzde 42 oranında bir artış yaşandığını gösteriyor.
Onun ardından ise homofobik paylaşımlar geldi. Homofobik paylaşımlar, oransal artış bazında transfobik ve ırkçı nefret söylemi içeren paylaşımların gerisinde kalsa da sayı itibarıyla en sık görülen paylaşımlar oldu.
Araştırmaya göre Musk’tan önce homofobik nefret suçu içeren tweet sayısı bin 310 iken bu sayı Musk’ın ardından bin 737’ye yükseldi. Bu, homofobik tweet sayısının yüzde 30 oranında arttığı anlamına gelirken oransal artış değil de genel sayı incelendiğindeyse ortaya şöyle bir tablo çıktı:
Nefret söylemi, tweetler ve onlara verilen yanıtlarla üretiliyor
Araştırmayı yapan uzmanlar Daniel Hickey, Daniel MT Fessler, Kristina Lerman ve Keith Burghardt, Twitter’da bahse konu nefret söyleminin ne şekilde üretildiğini de inceledi.
Buna göre transfobik, homofobik ve ırkçı nefret söylemlerinin yüzde 37’si, bu nefret söylemlerini barındıran veya barındırmayan tweetlere verilen yanıtlarla oluşturuluyor.
Nefret söylemlerinin yüzde 36’sı nefret söylemi barındıran orijinal tweetler, yüzde 19'u retweetler ve yüzde 7’si de yine nefret söylemi barındırıp barındırmadığı fark etmeksizin tweetlere yapılan alıntılar yoluyla üretiliyor.
Nefret söylemi içeren tweetlerin aldığı etkileşim yüzde 70 arttı
Araştırmaya göre, Elon Musk satın aldıktan sonra nefret söylemi içeren tweetlerin aldığı etkileşim de yüzde 70 oranında arttı.
Transfobik, homofobik ve ırkçı nefret söylemi barındıran tweetlerin aldığı beğeniler Musk’tan önce haftalık ortalama 4 bin 158 beğeni alırken bu sayı Musk’tan sonra 7 bin 66’ya çıktı.
Bu, yüzde 69’luk bir artış yaşandığı anlamına gelirken aynı etki retweetlerde de görüldü.
Nefret söylemi içerikli tweetler Musk’tan önce haftalık ortalama olarak 428 kez retweetlenirken bu sayı Musk’tan sonra yüzde 46 artarak 627’ye çıktı.
“Platform, istemeden nefret söylemini teşvik etmiş olabilir”
Araştırmacılar, Musk'ın platformu satın almasının ardından nefret söylemi oranındaki artışa kesin olarak neyin sebep olduğunu söylemenin zor olduğunu belirtti.
Fakat ekibin bazı tahminleri var. Bunlardan biri, nefret söyleminde bulunan kullanıcıların daha aktif hale geldiği. Bununla birlikte, platformun algoritmasının bu tür içeriği beğenen kullanıcıları istemeden nefret söylemine teşvik ettiği de bir diğer tahmin. Ekibin bir diğer tahmini de her iki olasılığın birden gerçeklemiş olduğu.
Musk’ın, Twitter’ı satın aldıktan sonra, içerik denetimini azaltmak için Kasım 2022'de şirketin tam zamanlı çalışanlarının büyük bir kısmını işten çıkardığını hatırlatmakta da yarar var. Sosyal medya platformlarında yüksek düzeyde içerik denetiminin nefret söylemini azalttığını gösteren araştırmalara rağmen Twitter’daki istismarı takip eden dış kaynaklı içerik denetleyicileri de yine Kasım 2022’de şirketten kovuldu.
Musk, ayrıca ertesi ay platformun Güven ve Güvenlik Konseyi’ni de dağıttı. 2016 yılında nefret söylemi ve diğer sorunlarla mücadele etmek amacıyla oluşturulan bu konsey, bağımsız insan hakları liderleri ve akademisyenlerden oluşan gönüllü bir danışma grubuydu.
Kaos GL: Şiddet artıyor
Kaos GL Derneği’nin Ekim 2023’te yayımladığı “Bir Anda: LGBTİ+’lara Dijital Şiddet Araştırması” da Kaliforniya Üniversitesi’nin araştırmasıyla örtüşüyor.
350 LGBTİ+ ile yapılan görüşmeler sonucunda hazırlanan rapora göre her 10 LGBTİ+’dan dokuzu dijital şiddete uğruyor.
LGBTİ+ örgütleri ve dijital özgürlük alanında çalışan kurumlarla da görüşülerek hazırlanan rapora göre bir LGBTİ+ birden fazla kez dijital şiddete maruz kalırken bu şiddet en çok Twitter ve Instagram’da gerçekleşiyor.
Nurcihan Temur: Dijital şiddet, fiziksel saldırılara zemin hazırlıyor
Toplumsal Cinsiyete Duyarlı Siber Şiddet Uzmanı Nurcihan Temur, Musk’ın, Twitter’daki nefret söylemiyle mücadele eden politikaları etkisiz hale getirdiğini ve bu sebeple de artışın şaşırtıcı olmadığını söyledi.
Faillerin artık kendilerini daha rahat hissettiğini kaydeden Temur, “Musk’ın LGBTİ+’lara karşı bireysel tarzı da bunda etkili. Musk, kendi kızının cinsiyet geçiş sürecini ‘oğlum öldü’ diye tanımladı ve ‘woke zihin virüsü’ olarak gördüğü şeyle savaşacağını açıkladı. Bu tür açıklamalar, translar üzerinde zaten var olan baskıyı daha da artırıyor” dedi.
Sosyal medyanın LGBTİ+’lar için bir tehdit unsuru haline geldiğini belirten Temur, “LGBTİ+’lar, Twitter gibi büyük platformlarda sürekli hedef gösteriliyor, tacize uğruyor ve bu da onların dijital dünyada kendilerini güvende hissetmemesine neden oluyor” diye konuştu.
Temur, sosyal medyada başlayan şiddetin fiziksel dünyada doğrudan şiddete dönüştüğünü söyledi:
“Bir kişinin kimliği, adresi, telefonu veya sosyal medya hesapları açığa çıkarıldığında, bu durum fiziksel saldırılara da zemin hazırlıyor. Özellikle nefret grupları bu bilgileri yayarak, insanları tehlikeye atıyor.”
“Toplumsal eşitsizliklerin dijital alana yansıyan bir hâli”
Temur Türkiye’deki LGBTİ+’ların da yoğun bir dijital şiddete uğradığını belirtti. Toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin sonuçları, hukuki yaptırımların eksikliği ve siyasetçiler ile medyanın LGBTİ+ karşıtı bir dil kullanmasının bunun temel sebeplerinden olduğunu belirten Temur, bunların da çevrimiçi nefreti meşrulaştırdığını kaydetti.
Temur, şöyle devam etti:
“Bir diğer önemli faktör de sosyal medya platformlarının bu süreçteki etkisizliği. Türkiye’de özellikle LGBTİ+ karşıtı içerikler sıklıkla yayılmasına rağmen Twitter ve Instagram gibi platformlar bunlara müdahalede eksik kalıyor. Hatta LGBTİ+’lar ve aktivistler, uğradıkları saldırıları şikâyet ettiklerinde bazen kendi hesapları kapatılıyor. Dijital şiddet, çevrimdışı şiddetin bir devamı ve toplumsal eşitsizliklerin dijital alana yansıyan bir hâli.”
Etiketler: insan hakları, medya, nefret suçları, siyaset, dünyadan, özel haber, beda