25/07/2012 | Yazar: Esra Güleç

Müziğin büyüleyici tınılarını, farklı renklerini yazmak istedim. Konuşacağımız ilk büyülü yetenek de Yasmin Levy...

Müziğin büyüleyici kadınlarından Yasmin Levy Kaos GL - LGBTİ+ Haber Portalı
Müziğin büyüleyici tınılarını, farklı renklerini yazmak istedim. Can sıkıntısından düşünürken aklıma böyle bir fikir geldi. Her hafta bilinenin dışında klişeleşmiş güncel popüler müziğin dışında bize farklı renklerin farklı kültürlerin müziklerini dinleme fırsatı veren o büyülü yetenekleri konuşalım istedim.
 
Ve konuşacağımız ilk büyülü yeteneğin de Yasmin Levy olmasına karar verdim.
 
Müzikleriyle beni gerçekten derinden etkileyen bu büyüleyici kadın 23 Aralık 1975 tarihinde Kudüs’te doğmuş.
 
Bir Sefarat Yahudisi olan Yasmin, 6 yaşında piyano çalmayı öğrenerek başladı müzik hayatına. 18 yaşına kadar çalışmalarına devam eden Levy, ilk kez 21 yaşında annesinin bir konserinde dinleyici önüne çıktı. WOMEX 2002’de ilk kez uluslararası arenada boy gösterdi ve böylece müzisyenlik kariyerinde yeni bir sayfa açılmış oldu.
 
Müziklerinde çok farklı kültürlerden ezgilere yer verdiğini farklı renklerin bir araya gelişiyle ortaya çıkan keyifli müziklerin oluştuğunu görüyoruz.
 
Bunun nedeni ise babasının ona bıraktığı miras olduğu söylenmekte. Babası 1919 yılında Manisa da doğmuş bir sefarattır. Babası ladino müziği ile ilgilenmiş Yahudi sefaratlarının yadigârı olarak günümüze gelen ladino müziklerini korumak için yaşamı boyunca mücadele vermiştir
 
Yasmin levy’nin albümlerinde Latin müziğinden sefarat müziğine, Endülüs flemenkosundan Türk ve Arap ezgilerine farklı tınılardan ortaya çıkmış renkli eserlerle karşılaşırız. Bunun nedeni ise babasından kalan ladino müziği ve Türk ezgilerinden oluşan bir mirasın oluşu ve İsrail’de doğup büyümesidir.
 
Müziklerinde batı müziğinde kullanılan viyolonsel, piyano gibi enstrümanları duyarken sefarat müziğinde kullanılan gitarı , Arap müziğinde ve Türk ezgilerinde kullanılan ud, ney, zurna, darbuka gibi enstrümanları da duyabiliriz.
 
2004 Romance & Yasmin, 2005 La Judería, 2006 Live at the Tower of David, Jerusalem, 2007 Mano Suave ve son olarak 2009 yılında çıkarmış olduğu Sentir albümleriyle müziklerini bizlere ulaştırmış ve ulaştırmaya devam etmektedir.
 
Yasmin Levy, babasını 2 yaşında kaybetmiş fakat babasından kalan müzik dolu zengin mirası korumaya ve dünyaya duyurmaya devam etmiş.
 
Yok olmaya yüz tutmak üzere olan ladino müziğinin daha fazla duyurulması ve korunması için albümlerinde en çok Yahudi sefaratlarının müziği olan ladino müziğine yer vermiş. İsrail Kudüs’te Araplarla bir arada yaşadığı için müziklerinde Arap ezgilerini kullanmayı da ihmal etmemiş. Yasmin dünyayı değiştiremeyeceğini ama birlikte farklılıklarımızla bir arada yaşayabildiğimizi, bunun mümkün olabileceğini de her fırsatta vurguluyor. Tam da şu sözleriyle:

“Elbette burada aklınıza gelebilecek en radikal dindar insanlarda yaşıyor. Ama ben Kudüs’ün bir başka gerçekliğine de tanık oluyorum: Farklı dinlerden ve kültürlerden insanlar, bir arada yaşıyorlar. Benim dünyamda savaşa ve kavgaya yer yok. Bu farklı dünya görüşlerinin şehrinde, birbirimize daha fazla saygı göstermemizi gerçekten arzuluyorum. Ladino şarkıları bunun için iyi bir araç oluşturuyor, çünkü bu şarkılar İspanya’da Yahudilerin Müslümanlarla barış içinde yaşadıkları bir dönemde oluştular. Çok uzun bir süre karşılıklı saygı içinde yaşadığımızı birbirimize hatırlatmalıyız. Şimdi de böyle yaşamamızı engelleyen hiçbir neden yok."

 
Ve Yasmin’in o büyüleyici sesinden birkaç şarkı paylaşarak bu yazıyı bitirmeliyim. O gerçekten benim için hem sesiyle hem de yaptıklarıyla söyledikleriyle büyüleyici bir kadın. Yasmin’i anlatmaya kelimeler yetmez gibi klişe bir cümle kuracağım ama öyle gerçekten. Anlatmaya kelimeler yetmeyeceği içinde o büyüleyici sese kendinizi bırakmanız yeter diyorum. Buyrun:
 
 
 
 
 

Etiketler: kültür sanat
nefret