07/09/2006 | Yazar: Ali Erol
T.C. Başbakanlık küçükleri muzır neşriyattan koruma kurulu’nun Aralık/Ocak 1999-2000 tarih ve 1 sayılı GEY LEZBİYEN ARAŞTIRMALARI DERGİSİ "KAOS GL" isimli derginin incelenmesi sonucu verdiği karar.
T.C. Başbakanlık küçükleri muzır neşriyattan koruma kurulu’nun Aralık/Ocak 1999-2000 tarih ve 1 sayılı GEY LEZBİYEN ARAŞTIRMALARI DERGİSİ "KAOS GL" isimli derginin incelenmesi sonucu verdiği karar.
KAOS GL
T.C. BAŞBAKANLIK
KÜÇÜKLERİ MUZIR NEŞRİYATTAN KORUMA KURULU
KARAR
Dosya No: 06
Karar No 2000 / 1
Karar Tarihi 16.2.2000
1. KONU:
1117 Sayılı kanunun 3266 sayılı yasa ile değişik 8'nci maddesine göre Kurul Başkanlığına gönderilen Ankara'da basılarak iki ayda bir yayınlanan Aralık/Ocak 1999-2000 tarih ve 1 sayılı GEY LEZBİYEN ARAŞTIRMALARI DERGİSİ "KAOS GL" isimli dergi, anılan kanunun değişik 1 ve 3'ncü maddeleri gereğince incelemeye alınmıştır.
2. İNCELEME:
66 Sahifeden ibaret "Gey ve Lezbiyen Araştırmaları Dergisi "KAOS GL" isimli dergi bütünüyle incelendi.
Dergide; eşcinsel literatürle ilgili bazı tanımlara yer verildikten sonra, derginin, Türkiye'deki eşcinsellerin bir resmi yayın organı ve eşcinsel hareketin bir zaferi ve başarısı olarak sunulduğu, eşcinselliğin sonradan oluşan bir olgu değil, aksine doğumdan itibaren kendiliğinden gelişen ve herhangi bir tercihe fırsat vermeyen bir cinsel kimlik oluşumu olduğu, yine eşcinselliği sadece Türkiye'ye özgü olmadığı, dil, din, ırk, kültür ve milliyet gözetmeksizin her ülkede ve her millette var olduğu, eşcinselliğin göz renginin farklı olması kadar doğal bir olgu olduğu, cinsel kimliğini açıkça ifade eden eşcinsellerin E-5 karayolu üzerinde polislerle kovalamaca oynadığı batı ülkelerinde bu çeşit hareketlere rastlanmadığı şeklinde konular dergide çeşitli makalelerle ele alınarak işlenirken; normal araştırma inceleme ve bilimselli sınırı aşılarak heteroseksüel ilişkinin bir egemen kültürden kaynaklandığı ve eşcinsel ilişkinin heteroseksüel ilişkiye alternatif gibi sunulmaya çalışıldığı, bu tür anlayışın özgürlük ve demokrasi kılıfı adı altında bir savunma mekanizması ile okuyucuya sunulurken tüm toplumlarda arızi cinsellik olarak vasıflandırılan ve yine istisnai bir cinselliği oluşturan eşcinsel ilişkinin heteroseksüel ilişkinin bir alternatifi gibi gösterilerek genelleştirme ve meşrulaştırmaya uğraşıldığı, bunun propagandasının yapılarak, bu tür arizi cinselliğin teşvik edildiği ve eşcinsel anılardan örnekler verildiği gözlemlenmektedir.
Derginin 13. Sahifesinde eşcinsellerin gittiği mekanların isimleri ve adresleri verilerek reklamı yapılmaktadır.
18 ve 19. Sahifelerde "Kadın ve Yitik Cinsellik" başlıklı yazı dizisinde lezbiyen ilişkinin özendirilmeye çalışıldığı gözlemlenmektedir.
Derginin 24 ve 25. sahifelerinde heteroseksüel ilişkide bulunanlar aşağılanarak Türk evlilik kurumu ve evlilik müessesesi alaya alınıyor.
9 ve 10. Sahifelerinde; Derginin "Gey ve Lezbiyenlerin Açılma Süreci Savunma Stratejileri" ve "Ne işe yarar bu Comıng-Out?" başlıklı yazılarda toplumun geneli sürekli hoşgörüden yoksun olarak tanımlanıp, eşcinseller hoşgörülü inanlarmış izlenimi yaratılmaya çalışılıyor. Oysa aynı eşcinseller gey ya da lezbiyen olmayan kişileri toplumun istediği yönde bilinçsizce hareket eden zavallı insanlar olarak gösteriyor. Bu da hoşgörü anlayışlarındaki çifte standardı gözler önüne sermektedir.
29. Sahifede; Eşcinsellikle ilgili fikirlerine destek sağlamak amacıyla; tarihi mitolojik, İslam ve halk kahramanlarının hikayeleri, ön yargılı bir şekilde ele alınarak eşcinsel eğilimleri olduğu imajı verilmeye çalışılmaktadır.
35. Sahifede "Sanem Akay'a Teşekkürler" başlıklı yazı dizisinde; Toplumda öne çıkan başarılı müzisyenlerin aşk anılarından örnekler verilerek eşcinsel yaşam tarzlarını meşrulaştırmaya çalışmaktadırlar.
36. Sahifede; Ben bir alternatif miyim?" başlıklı yazıda; Türk kadının küçük düşürücü, adeta hakarete varan ifadelere yer verilmektedir.
Dergide yer alan bazı yazı dizilerinde küfürlü argo kelime ve deyimlere yer verilmektedir.
46. Sahifede "Toz" başlıklı yazı dizisinde; erkek erkeğe cinsel ilişki hiçbir gizliliğe riayet edilmeden anlatılmaktadır.
55. Sahifede, Eşcinsel evliliklere karşı olana sahte ahlakçılar olarak tanımlanmakta, evlilik kurumu hafife alınmaktadır.
Derginin 20 ve 59. Sahifelerindeki fotoğraflarda eşcinsel birliktelikler görüntülenmektedir.
3. HUKUKİ DURUM:
1117 sayılı Küçükleri Muzır Neşriyattan Koruma Kanununun 3266 sayılı kanunla değişik 1'inci maddesine göre 18 yaşından küçüklerin maneviyatı üzerinde muzır tesir yapacağı anlaşılan mevkute ve mevkute tanımına girmeyen diğer basılmış eserler kanunun diğer maddelerinde gösterilen sınırlamalara tabi tutulur. Bunun için değişik 2'nci maddeye göre Başbakanlıkta oluşturulan yetkili kurulun söz konusu eserlerin 18 yaşından küçükler için muzır olup olmadığı hakkında karar vermesi gerekir.
Kurul, basılmış eserlerin küçükler için muzır olup olmadığı hususunda yapacağı incelemede 1739 sayılı Milli Eğitim Temel Kanunundaki genel amaç ve ilkeleri göz önünde bulundurur.
1739 sayılı Milli Eğitim Temel Kanunun Türk Milli Eğitiminin genel amaçları ve temel ilkeleri başlıklı bölümlerinde yer alan hükümlerde, Türk Milletinin bütün fertlerinin; Atatürk İnkılap ve ilkelerine ve Anayasada ifadesinin bulan Atatürk Milliyetçiliğine bağlı; Türk Milletinin milli, ahlaki, insani, manevi ve kültürel değerlerini benimseyen, koruyan ve geliştiren; ailesini, vatanını, milletini seven ve daima yüceltmeye çalışan, insan haklarına ve Anayasanın başlangıcındaki temel ilkelere dayanan demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devleti olan Türkiye Cumhuriyeti'ne karşı görev ve sorumluluklarını bilen ve bunları davranış haline getirmiş; beden, zihin, ruh ve duygu bakımlarından dengeli ve sağlıklı şekilde gelişmiş bir kişiliğe ve karaktere sahip, insan haklarına saygılı, kişilik ve teşebbüse değer veren, topluma karşı sorumluluk duyan, yapıcı, yaratıcı ve verimli kişiler olarak yetiştirilmesinin hedef olduğu, milli ahlak ve milli kültürün bozulup yozlaşmadan kendimize has şekli ile evrensel kültür içinde korunup geliştirilmesine önem verileceği ifade olunmuştur.
Ayrıca 1117 sayılı konunda değişiklik yapan 6.3.1986 tarihli ve 3266 sayılı kanunun Türkiye Büyük Millet Meclisi Genele Kurulunun 6.3.1986 tarihli birleşimindeki görüşmelerinde hükümet adına yapılan açıklamada da; kanunun amacının kanun dışı kazanç yollarına sapma eğilimleri uyandıracağı, maceraperestliğe ve tembelliğe yol açacağı, korku ve dehşet hisleri uyandıracağı, ruh ve beden sağlığı üzerinde zararlı etkiler yaparak dengesiz şahsiyet oluşmasına neden olacağı, kanun dışı yollarla hak aramayı telkin edeceği, suçluları kahramanlaştırarak bu yolda özendirici etkilerde bulunacağı, milli duyguları, örf, adet ve inançları zayıflatıcı veya yok edici etkilerde bulunacağı, halkın ar ve haya duygularını inciten veya cinsi arzularını tahrik ve istismar eden nitelik taşıdığı gibi bir çok amaçlar hedef alan muzır neşriyatı önlemek olduğu ifade edilmiştir.
4. DEĞERLENDİRME:
Derginin ana teması eşcinselliğin bir tercih sorunu olup, doğal ve tabii bir gerçek olduğu, hatta heteroseksüel ilişkinin bir alternatifi olarak sunularak uygun ve genel bir ilişki gibi gösterildiği, bütün tarihi ve ahlaki geleneklere karşı çıkılarak denenmesi gerekli bir ilişki gibi okuyucunun özendirilmeye çalışıldığı, çarpık ve anormal ilişkilerin ve davranış bozukluklarının demokrasi ve fikir hürriyeti kılıfı altında meşrulaştırılmaya çalışıldığı, eşcinsellik konusunda henüz bilimsel bir doğruluk kazanmamış kimi tez ve teorilerin kesin bilimsel doğrular gibi ortaya konduğu, tarihi halk kahramanlarının ve toplumda başarısı ile rağbet gören sanatçıların istismar edilip, çarpıtılarak eşcinsel özelliklerine dikkat çekildiği, böylece de fikir tabanlarını genişletmeyi amaç edindikleri, bu tür bir savunma mekanizması içinde; Türk milletinin örf ve adetleri ahlaki anlayışı ve kültürü hiçe sayılarak Türk kadınının aşağılandığı, kadına saygı ilkesinin çiğnendiği, evlilik kurumunun yıpratıldığı, tarihi gerçeklerin çarpıtıldığı, seçimini heteroseksüel ilişkiden yana yapan kişilerin aşağılandığı, kimi zaman yazıdaki edep sınırının da aşılarak küfür ve argo kelimeler yer verildiği gözlemlenmektedir.
Eşcinselliğin psikiyatrinin temel hastalıklar sınıflandırmalarından çıkarılmış olması bu durumun normal bir davranış olduğu anlamına gelmez. Eşcinsellik halen uzman psikiyatrist ve psikologlara; göre tabi ve sosyal bir vakıa veya olgu değildir. İstisnai ve arızi bir cinsellik olarak kabul edilmektedir. İstisnai bir olgu olan eşcinselliğin sebepleri konusunda da yani anadan doğma irsi bir kusurdan mı, yoksa sonradan kazanılan marazi bir alışkanlıktan mı kaynaklandığı hususunda tam bir görüş birliği yoktur. Normal heteroseksüel ilişkiye göre istisnai bir gerçek olan eşcinsel ilişkinin heteroseksüel ilişkiye alternatif gibi sunularak genelleştirilmeye çalışılması, eğitim sistemimizin, aile ve evlilik müessesesinin, hatta hukukumuzun bu tür arızi ilişkilere göre düzenlenmesini istemek eşyanın tabiatını aykırıdır.
Bu gün dünyada yaygın olan ve asrın hastalığı olarak adlandırılan Aids, frengi ve bel soğukluğu gibi, Hepatit B vb. türdeki zührevi hastalıkların daha çok eşcinseller arasında yaygın olduğu ve eşcinsel ilişkilerden kaynaklandığı bilimsel bir gerçektir. Cinsellikte özgürlük adı altında kimilerine göre haz alma duygusu uğruna toplumun ölümü değil elbette hayatta kalması tercih edilecektir.
Cinsiyet farklılığı ve bu farklılıktan doğan her şey arızi olmayıp, aksine hayatın devamı, sürekliliği ve düzeni için zorunludur. Var oluşun başlangıcı da erkeğin spermi ve kadının yumurta hücresinin birleşmesiyle başlamaktadır. Her cinsin kendisine has ve diğerinde bulunmayan bazı özellikleri vardır. Dolayısıyla cinsiyetler karşılıklı olarak birbirini tamamlarlar. Kadın erkek arasındaki bütünleşme hayatın doğal kanunudur. Hayatta her şey doğallığı ile güzeldir. Vücudumuzdaki her organ tabi ve doğal fonksiyonunda kullanıldığında insana huzur ve mutluluk verir. Ayağımız nasıl çorba içmeye müsait değilse, boşaltım organı olan anüs de cinsel birleşmeye müsait değildir. Vücut organlarının sınırsız özgür kullanılması şahsiyet haklarına aykırıdır. Hiçbir canlının içgüdüsel olarak karşı cinsle giriştiği cinsel ilişkinin yanı sıra anal seks gibi farklı bir yola başvurduğu görülmemiştir.
Kadın erkek kaynaşması ve eşitliğinin savunulduğu, demokrasinin de bu yönde gelişebildiğine inanıldığı bir dönemde; kadınla kadının, erkekle erkeğin bir arada aşkını savunmak kadın erkek etkileşimine ve bütünleşmesine ters bir olgudur. Dergide polisin kötü muamele yaptığı iddialarına da yer verilmektedir. Herkesin evrensel insan haklarından faydalanmasını istemek kötü muamele ve işkenceye maruz kalmamasını savunmak insani bir davranıştır. Aynı ölçüde de fuhuşla hukuk içinde kanunlar çerçevesinde mücadele gereklidir.
Derginin bütününde propagandası yapılarak teşvik edilip, özendirilen eşcinsel ilişkinin çocuklar üstündeki etkisi daha vahimdir. Bugün normal heteroseksüel ilişkilerin dahi yaşlara göre sınırlı ve kontrollü verilmesi gerekliliğine inanılmaktadır. Çünkü çocukların yaşları gereği normal ve anormal ilişkileri ayırmaya, kavramaya hazır olmadıklarından daha çok hal ve hareketlerini özdeşleştirme ve taklit etme metotlarıyla yönlendirdiklerinden bu türden ilişkilerin çocukların zihinsel gelişimlerini de etkileyeceği, dolayısıyla normal olmayan cinsel ilişkinin teşvik edilmesi çocuğun cinsel gelişimini bozacağı zihninde "kognisyonlar" ve "imgeler" yaratacağı ve daha sonraki etkinliklerinde bu olumsuzluklardan etkileneceği muhakkaktır. Dergide verilmeye çalışılan yanlış ve çarpık modeller çocuğun gelecekteki yaşamını olumsuz etkileyecektir. Hatta çoğu zaman normal dışı davranışlara iterek, toplumda yeni suçlu tiplerin üremesine neden olacaktır.
Toplumlar sağlıklı bir düzen kurmak ve varlıklarını sürdürmek için belli kurullar ve yüksek değerler çerçevesinde bir araya gelmişlerdir. Bu değerlerin yeni kuşaklara aktarılması toplumun geleceği ve gelişmesi için önemli olup, aynı zamanda yaşayan kuşakların bir görevidir.
Çocukların gençlikten yetişkinliğe geçişte fiziksel, psikolojik ve toplumsal olgunlaşma sürecinde olumlu bir cinsellik kazanmaları, cinsel sorumluluk bilincini edinmeleri ve cinsel yaşama sağlıklı adımlarla başlamaları ailenin ve okulun cinsel eğitimdeki sorumluluklarının yanı sıra sivil toplum örgütleri gibi kuruluşların, kütüphanelerin, sağlık kuruluşlarının ve yayın organlarının sorumlulukları ile desteklenmek durumundadır.
İncelenen ve değerlendirilen dergi içeriği itibarıyla cinsel kimliğini kazanmış erişkinler için zararlı veya yararlı bir etkide bulunmaz. Zira bu kişiler cinsel konularda sağlıklı değerlendirmeler yapma yeteneğini kazanmışlardır. Ancak söz konusu dergi henüz cinsel erginlik sürecinin yaşayan ve cinsel kimliğini kazanamamış küçük kız ve erkek çocuklar için ruhsal ve fiziksel olarak onarılmaz zararlara ve tahribata neden olur.
Bilindiği üzere 11 veya 12 yaşından itibaren cinsel erginlik sürecine giren kız ve erkek çocuklara örgün eğitim içinde dahi normal cinsel bilgiler çok dikkatli bir şekilde verilmektedir.
Bu bilimsel bir gerçektir. İlk öğretimin 6,7 ve 8 inci sınıflar ile lise öğretiminin 1 ve 2'inci sınıfında okuyan çocuklara sağlıklı bir cinsel yaşam için gereken bilgiler bilimsel olarak her yaş grubuna göre ayrı ayrı verilirken; KAOS GL gibi her yerden kolayca temin edilmesi mümkün olan yayınlarla cinsel sapmaların doğal olarak sunulduğu dergilerin eğitici olacağını ve bu eğitim aracı olduğunu iddia ve kabul etmek mümkün değildir. Küçüklerin bu tür yayınları okuyarak sağlıklı bir şekilde değerlendirme yapmaları gerçeği, doğruyu ve güzeli bulmaları bilimsel olarak olanaklı değildir.
Bu tür yayınlar cinsel gelişme sürecinde bulunan kız ve erkek çocuklar üzerinde cinsel olumsuzluklara neden olabileceği gibi tüm toplumların büyük değer verdiği aile kurumunun çocuklar tarafından sorgulanmasına aileye ihtiyaç olup olmadığının düşünülmesine de neden olabilecektir. Bunun ise büyük toplumsal çöküntüyü beraberinde getireceği bir gerçektir.
Bu nedenlerle KAOS GL gibi yayınların küçüklere satılması ve küçükler tarafından kolayca elde edilmemesi için gerekli önlemlerin yasaların öngördüğü şekilde alınması gerekmektedir.
Sonuç olarak, söz konusu derginin henüz kişiliğinin gelişme çağının başlangıcında bulunan küçüklerin Milli Eğitimin Temel Kanununun amaçları ve temel ilkeleri arasında yer alan Türk Milletinin milli, ahlaki, insani, maddi ve manevi kültürel değerlerini benimseyen, koruyan ve geliştiren; ailesini, vatanını milletini seven ve daima yüceltmeye çalışan yurttaşlar olarak yetiştirmek ilkesi ile beden, zihin, ruh ve duygu bakımlarından dengeli ve sağlıklı şekilde gelişmiş bir kişiliğe ve karaktere sahip kişiler olarak yetiştirilmeleri ilkesine aykırı bir yayın olduğu ve küçüklere menfi yönde etkide bulunacağı, iyi ve kötü hususlarında zihinlerinde kavram kargaşasına neden olacağı ve yanlışa yönlendireceği, buna ilaveten dergi içeriğinin kamuoyunun tümünü ilgilendiren bir haber ve sanat niteliğinin ağırlığını taşımadığı, asıl ağırlığın çarpık seks ilişkilerine yöneltilmiş olduğu, ayrıca söz konusu derginin toplumun ahlak yapısıyla bağdaşmadığı ve dolayısı ile kurulca bahse konu derginin küçükler için zararlı nitelikte olduğu kanaatine varılmıştır.
Dosya No: 06
Karar No 2000 / 2
Karar Tarihi 12. 4. 2000
1 - KONU:
"Gey ve Lezbiyen Araştırmaları dergisi KAOS GL" nin sahibi Ali EROL tarafından Kurulumuz başkanlığına hitaben verilen 30.03.2000 tarihli dilekçe ve ekindeki Şubat/Mart 2000 tarih ve 2 sayılı GEY LEZBİYEN ARAŞTIRMALARI DERGİSİ "KAOS GL" isimli dergi, 1117 sayılı kanunun 3266 sayılı yasa ile değişik 3. maddesi ve 4 maddesinin 7. fıkrası gereğince dilekçe ile birlikte incelemeye alınmıştır.
2. İNCELEME:
66 Sahifeden ibaret Şubat/ Mart 2000 tarihli "Gey Lezbiyen Araştırmaları Dergisi "KAOS GL" ve dergi sahibi Ali EROL"a ait 30.03.2000 tarihli dilekçe bütünüyle incelendi.
Dergi sahibi Ali Erol anılan dilekçesinde söz konusu derginin 1. Sayısının kurulun 16.02.2000 tarihli ve 2000/1 sayılı kararı ile muzır bulunduğunu, dilekçesinin ekinde gönderilen ikinci sayıda yer alan yazıların çeşitli üniversiteler için hazırlanan ödev ve araştırma raporları ve çeşitli kitaplarda daha öcne yayınlanan derlemeler olduğunu, dolayısıyla derginin muzır yayın kapsamında değerlendirilemeyeceğini ifade ederek, II. Sayısının kurulumuzca incelenerek sonucun kendilerine bildirilmesini istemiştir.
Dergi; cinsel konular ağırlıklı olmak üzere makale, şiir, araştırma, günlük aktüel magazin türü haberler ve mektuplar gibi 29 konu başlığı ile, homoseksüelliği ve lezbiyenliği simgeleyen fotoğraflardan oluşmaktadır.
Derginin 2. sahifesinde; "Aynadan Yansımalar" yazı başlığı altında; okuyucuyu eşcinsel ilişkiye teşvik eder mahiyetteki yazılara yer verilmektedir.
Derginin 3. sahifesinde; "Eşcinsel Kimlik ve Beden" başlıklı yazıda; Eşcinsel kimliğin bedenin dışa yansımasının doğal olgusu olduğu, bu olgunun iktidarın dayatması ile karşılaştığı eşcinsel bireyin iktidar dayatmalarına ve egemen kültüre direndiği temasının işlendiği gözlemlenmektedir.
Derginin 15. sahifesinde; "Görevimiz Tehlike... Bir gönüllü Kobayın Kuruntuları" başlıklı öyküde; 16 yaşında genç bir kızın köpeği ile gerçekleştirdiği cinsel ilişki masumane gösterilerek farklı ilişkilerin normal olduğu imajının verilmeye çalışıldığı gözlemlenmektedir.
19. Sahifede; "Şark - İslam Klasiklerinde Eşcinsel Kültür -VI 'Üzümcük' Diye Bir Şey..." başlıklı yazıda; İslam dininin temel esasları çarpıtılarak eşcinsel kültüre zemin hazırlamak maksadıyla sahih olmadığı açık rivayeti doğru bir zincire dayanmayan beyanlara yer verilmektedir.
28. Sahifede; "Gerçek çocuk sahte çocukluk" başlıklı yazıda; Aile kurumunun ve okulun heteroseksüel anlayışın ve kapitalist sistemin ürünü oldukları çocukların ailede ve okulda istismar edilip sömürüldüğü ve kuşatıldığı bu tür kurumların çocuklar için hapishaneden farksız olduğu ana fikrinin işlendiği gözlemlenmektedir.
50. sahifede; "Gülünesi..." başlıklı yazıda; Sado-mazoşist alışkanlıkların reklamı yapılmaktadır.
Kaynak: Kaos GL, Haziran-Temmuz 2000, Sayı 4
Etiketler: insan hakları