28/05/2024 | Yazar: Gül Yalçın

Kaos GL Derneği ile Heinrich Böll Stiftung Derneği Türkiye Temsilciliği, kuruluşlarının 30. yılını kutladı.

“Ne kadar uzun bir mesafe katettiğimize bakıp gurur duymalıyız” Kaos GL - LGBTİ+ Haber Portalı

Fotoğraf: Şahan Nuhonoğlu

24 Mayıs’ta İstanbul’da gerçekleşen etkinlikte, Heinrich Böll’ün “Müdahil olmak gerçekçi kalmanın tek yoludur” sözünden yola çıkarak, gelecek 30 yıla dair “Umduğumuz Hayat” başlığıyla panel düzenlendi.  Yazar Karin Karakaşlı, KAOS GL Program Koordinatörü Aylime Aslı Demir, HBS Türkiye Temsilcisi Dawid Bartelt ve Almanya Yeşiller Milletvekili Max Lucks’un da yer aldığı panel sonrası, DJ Jilet Sebahat, Synthia, Akış Ka ve Florence Delight’in sahne performanslarıyla kutlama devam etti.

HBS Derneği Türkiye Temsilcilisi Dawid Bartelt konuşmasında, dernekte sürdürdükleri çalışmaların, KAOS GL’nin hak temelli hareketi ile kesişimselliğini vurguladı:

“30 yıldır aynı evrensel değerler ve paylaşılan hedefler için evrensel aktörlerle birlikte hareket ediyoruz ve birlikte büyümeye devam ediyoruz. 30 yıl öncesine göre çok daha güçlüyüz. Ne kadar uzun bir mesafe kat ettiğimize bakıp gurur duymalıyız. LGBTİQ+’ların Türkiye’de haklarını savunmak ve bu haklar hakkında farkındalık yaratmak için KAOS GL’nin gerçekten mükemmel bir yol kat ettiğini görüyoruz.  30 yıllık deneyimi, kurumsal mirası ve kapasitesiyle KAOS GL de sadece LGBTİQ+ haklarını değil, Türkiye’de aynı zamanda bütün hak temelli sivil alanın haklarını savunmak üzere çok büyük mücadele veriyor.”

“KAOS GL’nin hikâyesi hiçbir zaman sadece KAOS GL’nin ya da sadece LGBTİQ+ inisiyatiflerinin hikâyesiyle oluşmadı”

KAOS GL Program Koordinatörü Aylime Aslı Demir de KAOS GL’nin 30 yıllık hareketini özetledi:

“KAOS GL’nin hikâyesi hiçbir zaman sadece KAOS GL’nin ya da sadece LGBTİQ+ inisiyatiflerinin hikâyesiyle oluşmadı. KAOS GL, bağımsız bir LGBTİQ+ örgütlenmesinin önemli öncülerinden bir tanesiydi ama aynı zamanda bu hareketi örgütlerken yatay düzlemde farklı toplumsal hareketlerle kurmuş olduğu ittifaklarla bugünkü söylemini oluşturmuş oldu. Bu ittifaklar anti-militarist hareketti, bu ittifaklar feminist hareketti, bu ittifak bazen ekoloji hareketiyle kesişti, Kürt hareketiyle kesişti, zaman zaman Alevilerle örgütlediğimiz toplantılar ve konferanslarla Alevi dünyasına açıldı. Ermenilerle örgütlendi. Dolayısıyla aslında bu coğrafyanın ötelediği, bu coğrafyanın mevcut iktidarıyla derdi olanların hikâyesiydi. Bütün bu 30 yılda birlikte yürüdüğümüz ya da bazen ayrılığa düştüğümüz ama aslında hepimizin hikayesi olan bu büyük bizi oluşturan herkese teşekkürler. Birlikte kutlayabilmek mutluluk verici.”

Yeşiller Milletvekili Max Lucks ise konuşmasında İstanbul’da katıldığı Onur Yürüyüşü deneyimlerini aktardı:

“2016 Onur Yürüyüşü’ne katılmıştım ve hatta tutuklanmıştım. Kendi deneyimim o kadar önemli değildi aslında. Ama o karakolda geçirdiğim süre Türkiye’deki hareket hakkında bana çok şey öğretti açıkçası. Otobüste bizi karakola götürürlerken bir baktım, gey arkadaşlarım hemen konuşmaya başlamış, birbirlerine numaralarını veriyorlar ve irtibatta kalmak için hemen bir ağ oluşturmaya başlamışlar. Bu gerçekten bana çok ilham ve umut verdi. Hükümetin bütün baskısına rağmen mutlu kalmaya devam ediyorlar, asla umutlarını kaybetmeyip mücadeleye devam ediyorlar. Bu sadece benim için değil bütün dünyadaki siyasi hareket için çok ilham verici olmalı.”

“Alan çoğaltarak genişleyelim”

Gelecek 30 yılı tartışmak için KAOS GL’nin Kadın Kadına Öykü yarışmasında danışmanlık ve jüri üyeliği yapan yazar Karin Karakaşlı ise şunları söyledi:

“Bu umut kelimesi ağıza çok büyük kaçıyor. Yani ortada hukuk yok. Dolayısıyla aranacak adalet yok. Sen orada el yordamı hayatta kalmaya çalışıyorsun. Hal böyle olunca böyle kocaman umut demeyelim de, ‘umduğumuz hayat’ diyelim dedik.

Dünya genelinde zaten aşırı milliyetçi, ırkçı, yabancı, göçmen düşmanı ve LGBTİQ+’ları da özellikle ortak saldırı hedefine dönüştüren akıllar bir hayli güç kazandı. Türkiye de bu açıdan tabii ki istisna değil. Çok şenlikli bir ifade ile “LGBT’ci olmak” diye bir illegal terör örgütü var. Tehlike; onurunu haykırdığın, yan yana ortaya çıkıp durduğun yerde, anında hedef gösterme, yasak ve şiddetle sarmalanmanla başlıyor. Birileri sürekli sana rağmen, senin adına konuşuyor. Artık sen onlarsın.

Kat edilecek mesafelerin çok kıymetli olduğunu düşünüyorum. Oralar bize bahşedilmedi. Hiçbirimiz bir sonraki yeri kurarken lütfen bir öncekini yıkmayalım. Alan çoğaltarak genişleyelim. Benim içim çok acıyor bir yerler kapandığında ve bu kapanmalar devlet eliyle olmadığında. Nesneleşmesin bir zahmet insanlar. Nerede susup nerede konuşacağımızı bilelim. Bazen sadece mikrofonu vermen gerekir. Verirsin küçük bir devrim olur ve o insan oluşur. Bazen de onun konuşacak hali yoktur o zaman zaten senin söz alman gerekir, onun adına değil, en çok kendin için.”


Etiketler: insan hakları, yaşam
2024