19/05/2025 | Yazar: Kaos GL

“Toplu sözleşmelerin; kadın, erkek, LGBTİ+, genç, yaşlı, engelli ayrımı gözetmeksizin sendika üyesi tüm işçilerin çalışma koşulları, sosyal ve ekonomik haklarının tamamını içermesi gerekir.”

Necla Akgökçe, Ayşecan Ay ve Genel-İş Sendikası Kadıköy eski Şube Başkanı Nazan Gevher Çam Ay ile konuştu Kaos GL - LGBTİ+ Haber Portalı

Kadın İşçi’den Necla Akgökçe, Ayşecan Ay ve Genel-İş Sendikası Kadıköy eski Şube Başkanı Nazan Gevher Çam Ay ile toplu iş sözleşmeleri üzerine konuştu. Akgökçe’nin söyleşisinden satırbaşları şöyle:

“Toplu sözleşmelerin; kadın, erkek, LGBTİ+, genç yaşlı, engelli ayrım gözetmeksizin sendika üyesi tüm işçilerin çalışma koşulları, sosyal ve ekonomik haklarının tamamını içermesi gerekir. Her bir insanın çalışma yaşamında karşılaştığı tüm sorunlar, çalışma yaşamını etkileyen kimi başka sorunlar da yani emek-ücret ilişkisinin her bir değişkeni işvereni ilgilendirir. Bu başlıkları kabaca sendikal haklar (sendikal güvence), taban ücretleri, ücret artışları, çalışma saatleri, ikramiye, ücretli ve ücretsiz izinler, sosyal haklar, disiplin kurulları ve disiplin cetveli olarak özetleyebiliriz.”

“Toplu iş sözleşmesi hazırlanmasında kadınların, LGBTİ+’ların müdahil olmasının o metni çok daha kapsayıcı kıldığı biliniyor”

Toplu iş sözleşmesinin hazırlık aşamasında kadınların ve LGBTİ+’ların müdahil olmasının sözleşmeyi çok daha kapsayıcı kılmasının vurgulandığı söyleşide şu ifadeler yer aldı:

“TİS’e eklenmesi gereken pek çok maddeyi tek tek sayabiliriz fakat temelde yatan sorun, metni kimin yazdığı. Toplu iş sözleşmesi hazırlanmasında ve müzakere edilmesinde kadınların, LGBTİ+’ların bizzat bulunması, müdahil olmasının o metni çok daha kapsayıcı kıldığı biliniyor. Bunun için de sürece dahil olmak gerekiyor, belli başlı eğitimlerle insanları bu müdahaleye hazırlamak, gerekli donanımı sağlamak gerekiyor. Herkesi ilgilendiren, herkesin yaşamını doğrudan etkileyen hiçbir metin tek başına muktedir bir kesimin insafına, inisiyatifine bırakılamaz.”

Kadınlara ve LGBTİ+’lara dair çıkar ve taleplerin toplu sözleşmelere girmesinin bu sözleşmelerin cinsiyetçi yapısını değiştireceği fakat bunun tek başına yeterli olmadığı vurgulanarak yapının kendisinin dönüştürülmesi gerektiği ifade edildi:

“Değiştirir fakat yeterli olmaz. Sözleşmeye yazıp bin bir müzakereyle kazandığımız hakların ilk fırsatta geri alınabileceğini biliyoruz. Kaldı ki Türkiye bunun büyük ölçekli örneği. Biliyoruz ki köklü bir paradigma değişimi için yapının kendisini dönüştürmek gerekiyor. Çeşitli işçi kesimlerinin sendikaların en altından en üstüne değin her kademesinde eşit temsil edilmesi, tüzüklerin de bu doğrultuda yeniden yazılması ve söz konusu eşitlikçi yapının güvence altına alınması gerekiyor. Kadın kotası da tek başına yeterli değil. Bugüne dek bu karar mekanizmalarının özellikle dışında tutulmuş insanlara en başta fırsat eşitliği tanınması gerek. Gerekli eğitimlerin verilmesi, katılımı kolaylaştırıcı imkânların sağlanması vs. Ataerkil sendika bürokrasisi, talebimizin yalnızca sayısal değil siyasal bir değişim olduğunu biliyor ve asıl direnç gösterdiği bu değişim. O direncin kırılması için de toplumun farklı kesimleri, kurumları ve örgütleriyle ittifak içinde olmak gerekiyor.”

Söyleşinin tamamını okumak için tıklayın.


Etiketler: insan hakları, kadın, çalışma hayatı
İstihdam