Öğrenci Harçları Eğitim Eşitsizliklerini Derinleştiriyor!

Çalışma Grubu’nun yaptığı açıklamada; eğitimin bir ‘hak’ olduğunun altı çizildi. ‘Bilgiyi ‘meta’, üniversiteyi ‘şirket’, öğrencileri ‘müşteri’ olarak gören zihniyet ile mücadele eden muhalif öğrencilerin ve diğer toplumsal kesimlerin yanında olduğumuzu ilân ediyoruz’ denildi.

Eğitimde Ayrımcılık Çalışma Grubu’nun 29 Temmuz’da yaptığı ‘Öğrenci Har(a)çları Eğitim Eşitsizliklerini Derinleştiriyor!’ başlıklı yazılı açıklamanın tam metnini yayınlıyoruz.
 

‘12 Eylül askeri rejiminin ürünü olarak üniversiteyi gerici-piyasacı bir zihniyet doğrultusunda dönüştürmeyi misyon edinmiş olan Yüksek Öğretim Kurulu (YÖK), bu amaç doğrultusunda hemen her yıl yaptığı gibi bu yıl da üniversite harçlarına % 8 ile % 500 arasında zamlar yapmış; üniversitelere bu oranların dışında % 20’ye kadar ek zam yapabilme opsiyonu tanımıştır.
 

Türkiye’de ‘girişimci üniversite’ adı altında ‘üniversitenin kendi kaynaklarını kendisinin yaratması’ söylemini savunan yöneticilerin hâkim olduğu bir üniversite yapısının mevcudiyeti göz önüne alındığında üniversite yönetimlerinin azami oran olan % 20 oranında ek zam yapacakları şimdiden öngörülebilir. Bu ise, en düşük üniversite harcının % 30’a varan oranda artması anlamına gelmektedir.
 

Kapitalizmin küresel krizinin yoksulluğu ve yoksunluğu daha da derinleştirdiği bir süreçte, ‘meslek liselerinin önünü açıyorum(!)’ görüntüsü altında üniversiteye girişte katsayı düzenlemeleri yaparak eğitimde fırsat eşitliğini sağladığını iddia eden YÖK acaba öğrenci harçlarına yaptığı zamlarla çok daha büyük eğitim eşitsizlikleri yarattığının farkında değil midir?
 

Öğrenci harçlarına yapılan zamlar; eğitimde eşitliği katsayıya indirgeyen YÖK’ün ve onun temsili ettiği zihniyetin aslında eşitlik gibi bir derdinin olmadığını, aksine eşitlik körü olduğu bütün çıplaklığıyla gözler önüne sermiştir.
 

Üstelik Türkiye’yi özgürlükler ülkesi haline getirdiğini iddia eden AKP Hükümeti ve üniversitelerde yasakların kalkacağını söyleyen bir YÖK başkanı döneminde bu zamları protesto eden öğrencilere polis saldırmakta; öğrenciler gözaltına alınmaktadır.

Milli Eğitim Bakanının açılış konuşmasını yaptığı özel üniversitelerin rektörlerinin, mütevelli heyetlerinin ve bu üniversitelerdeki akademisyenlerin katılımıyla gerçekleştirilen ve üniversitede demokrasiden bahsedilen Yükseköğretim Çalıştayı’nda, haklı talepleri çerçevesinde demokratik tepkilerini ortaya koymak isteyen öğrenciler susturulmakta, polis öğrencileri tartaklayarak salondan çıkarmaktadır. Bu manzara karşısında Milli Eğitim Bakanı sessiz kalmakta, yorum yap(a)mayacağını söyleyebilmektedir. Bu olay AKP’nin ve YÖK’ün sahte özgürlükçülüğünü, özgürlük ve demokrasi söylemi arkasındaki otoriter zihniyeti bir kez daha ortaya çıkarmıştır.
 

Bizler, KAOS GL Eğitimde Ayrımcılık Çalışma Grubu olarak; eğitimin bir ‘hak’ dolayısıyla, herkesin parasız ve eşit bir biçimde ulaşabileceği, kamusal kaynaklarla kamu tarafından yerine getirilmesi gereken bir hizmet olduğu noktasından hareketle,  bilgiyi ‘meta’, üniversiteyi ‘şirket’, öğrencileri ‘müşteri’ olarak gören bu sözde özgürlükçü zihniyet ile mücadele eden muhalif öğrencilerin ve diğer toplumsal kesimlerin yanında olduğumuzu ilân ediyoruz.’
 

KAOS GL EĞİTİMDE AYRIMCILIK ÇALIŞMA GRUBU