28/08/2023 | Yazar: Kaos GL
İşkence ve kötü muamele gördüğü için 2022 yılında Türkiye İnsan Hakları Vakfı’na başvuranların sayısı bir önceki yıla göre yüzde 22 arttı. Başvuranların yüzde 4’ü ise ise LGBTİ+’lardı.
Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV) 2022 Yılı Tedavi ve Rehabilitasyon Merkezleri Raporu Türkiye’de işkence gerçeğini bir kez daha ortaya koydu.
Rapora göre, vakfa geçtiğimiz yıl 1201 kişi kendisi ya da bir yakını işkence ve kötü muameleye maruz kaldığı için başvurdu. Böylece, 1990 yılından bu yana işkence görenler ve yakınları için tedavi ve rehabilitasyon çalışmaları yürüten TİHV’in tarihinde, 2001 yılındaki en yüksek başvuru sayısından sonraki en yüksek ikinci başvuru sayısına ulaşılmış oldu.
TİHV Başkanı Metin Bakkalcı da raporun sunuş yazısında bu duruma dikkat çekti. Bakkalcı, 2022 yılı için 530 yeni başvuru beklerken, bunun iki mislinden fazla kişinin gördükleri işkence nedeniyle kendilerine başvurmasının, insan hakları konusundaki kötü gidişatın bir göstergesi olduğunu belirtti.
Rapora göre, vakfa başvuran 1201 kişiden 1117’si kendisi, 84’ü ise bir yakını işkence ve diğer kötü muamele gördüğü için TİHV temsilciliklerine ulaştı. Başvuranların 1079’unun Türkiye içinde, 38’inin ise Türkiye dışında işkence ve kötü muamele gördüğü belirlendi. Bunların 756’sı 2022 yılı içinde, diğerleri ise önceki yıllarda işkence ve kötü muamele gördüğü için başvurdu.
Onur ayında işkence arttı
Gördüğü işkence ve kötü muamele nedeniyle başvuranların en küçüğü 3 yaşında, en büyüğü 76 yaşında. Başvuranların yüzde 4’ü ise ise LGBTİ+’lardı. Vakıf, LGBTİ+’lara işkencedeki artışta, siyasi iktidarın nefret söylemlerinin etkili olduğunu söyledi:
“Siyasi iktidarın LGBTİ+lar başta olmak üzere cinsiyet çeşitli/çeşitliliği olanlara yönelik nefret söylemleri, toplumsal cinsiyet kimliklerinin görünür olduğu toplantı ve gösteri yürüyüşlerine yönelik şiddet içeren fiillerinin 2022 yılında da artarak devam etmesi başvuru oranlarına da yansımaktadır. Aynı zamanda TİHV’in cinsiyet kimlikleri ve cinsiyet yönelimlerinin temsili ile işkenceye maruz kalan tüm çevrelerin görünür olması için yürüttüğü çalışmaların bu artışta etkili olduğu değerlendirilebilir.”
Raporda Onur Ayı etkinliklerine yönelik engellemeler ve kolluk müdahaleleri nedeniyle İstanbul, Ankara ve İzmir’deki tedavi merkezlerine yapılan başvuruların Haziran ayında ciddi şekilde yoğunlaştığına dikkat çekildi.
Raporun genel değerlendirme bölümünde devletlerin yanı sıra toplumsal düzeyde yaşanan değişime de dikkat çekildi:
“Devletlerin yanı sıra ve belki daha önemli olmak üzere toplumsal düzeyde yaşanan bir değişim de var. Özcü aidiyetler temelinde kurgulanan ‘cemaatçiliğin’ yükselişi, yabancı ve mülteci düşmanlığının yaygınlaşması, birçok ülkede kadınların, LGBTİQ+’ların kazanılmış haklarına saldırılar ve her türden ayrımcılığı besleyen reaksiyoner ideolojilerin adım adım daha fazla zemin kazanması ‒ tüm bunlar - toplumların kendilerini hak temelli biraradalıklar olarak görmekten giderek uzaklaşması ve ortaklık fikrinin değer yitirmesi sonucunu doğuruyor.”
Raporda ayrıca, kadınlar ve LGBTİ+ hakları için yapılmak istenen en az 30 barışçıl toplantı ve gösteriye kolluk kuvvetlerinin müdahale ettiği hatırlatıldı. Vakfa göre, 35’i çocuk en az 1032 kişi işkence ve kötü muamele niteliğinde uygulamalara maruz alarak gözaltına alındı, en az 6 kişi yaralandı. Onur yürüyüşlerine yönelik kolluk kuvvetleri tarafından yapılan 7 müdahale sonucu 34’ü çocuk en az 526 kişi işkence ve kötü muamele ile gözaltına alındı.
Sokakta da karakolda da işkence
Vakfa başvuranların yüzde 70,2’sinin fiziksel müdahaleye, yüzde 83,4’nün tehdit ve hakarete, yüzde 45,2’si pozisyonel işkenceye uğradı. 497 kişi ters kelepçeli halde bekletildi.
Başvuranların yüzde 43,5’i cinsel işkence gördüğü tespit edilirken, 3 kişinin tecavüze uğradığı aktarıldı. 80 kişi ise fiziksel cinsel tacize uğradı.
Barışçıl toplantı ve gösterilere yönelik artan baskı ve engellemeler, bu yıl da TİHV Tedavi ve Rehabilitasyon Merkezleri raporuna da yansıdı. Gözaltı sürecinde işkence görenlerin yarısından fazlasının (yüzde 50,6’sı) sokakta ya da açık alanda işkence ve kötü muamele gördü.
Gözaltı sürecinde işkence gördüğünü belirten her iki kişiden birinin (50,7) götürüldüğü emniyet müdürlüklerinde işkenceye ve kötü muameleye maruz kaldığı tespit edildi. Vakfa başvuranlardan 131’i İstanbul Emniyet Müdürlüğü’nde, 103’ü Van Emniyet Müdürlüğü’nde işkence ve kötü muamele gördüğünü belirtti.
Karakollar, jandarma komutanlıkları/karakolları kadar gözaltı araçlarında da işkence ve kötü muamele sürdü. Gözaltı sürecinde işkence görenlerin yüzde 30,7’si araç içinde kolluk güçlerinin işkence ve kötü muamelesine maruz kaldı.
Diyarbakır, Van ve Cizre’deki merkezlere başvuru arttı
Raporda Diyarbakır, Van ve Cizre’deki TİHV merkezlerine yapılan başvuruların her yıl giderek arttığının da altı çizildi. Bu durumun bölgede ifade özgürlüğü ile barışçıl toplantı ve gösteri özgürlüğüne yönelik yasaklamalarla birlikte ele alınması gerektiği vurgulandı.
Ayrıca raporda, gördüğü işkence ve kötü muamele nedeniyle vakfa başvuranların yüzde 68,8’nin Güneydoğu ve Doğu Anadolu bölgesi doğumlu kişiler olduğu aktarıldı.
Gözaltında adli muayene süreçlerinde yaşanan hak ihlalleri de TİHV’in raporuna yansıdı. İşkence gördüğü için TİHV’e başvuranların çoğunluğu, gözaltı süreçlerinde adli muayeneleri yapılırken kolluk güçleri muayenehaneden çıkarılmadığını, yakınmalarının dinlenmediğini anlattı.
Etiketler: insan hakları, nefret suçları, onur yürüyüşü