29/06/2021 | Yazar: Defne Güzel
“Bulaşıcı enfeksiyonunuz varsa eşyalarınız kapıya atılıp kovulabilirsiniz.”
29. İstanbul LGBTİ+ Onur Haftası kapsamında dün (23 Haziran) Türkiye’de seks işçiliği konuşuldu. Etkinliğin yürütücülüğünü SPoD Hukuk Alan Koordinatörü Av. Hatice Demir ve Kaos GL Hukuk Koordinatörü Av. Kerem Dikmen gerçekleştirirken, 17 Mayıs Derneği Hukuk Koordinatörü Av. Kardelen Yılmaz ise sunumlarını gerçekleştirdi.
“Uygulama kayıtlı, kayıtsız kendi mevzuatını oluşturmuş”
Etkinlik kapsamında Türkiye’de seks işçiliğinde yasal mevzuatı ve pratiği karşılaştıran Yılmaz şöyle ifade etti:
“Kayıtlı seks işçiliğinde geçmiş dönemde sigorta pirimlerinin ödenmesinde yaşanan problemleri biliyoruz. Günde 16-17 saat kadar çalışanlar var. Girişte bir ücret, odaya girişte ayrıca bir ücret ödeniyor. Oradaki aylık veya günlük kazancı bu sebeplerle de hesaplamak zor. En büyük sorunlardan biri seyahat diye bir şey yok. Genelev çalışanlar için bir yaşam alanı haline geliyor. Mesai sonrası genelev dışına çıkabilmek emniyetin veya patronun inisiyatifine kalıyor. Bunlar bir yerde yazmıyor. Uygulama kayıtlı kayıtsız kendi mevzuatını oluşturmuş.”
“Giriş problemli olduğu gibi çıkış da problemli. Sigorta pirimleri ödenmediği için emeklilik hakkını geç kazanabilenler oluyor. Genelev patronları kişiye senet imzalattırıp kişiyi borçlandırarak genelevde çalışmasına imkan sağlayabiliyor. Doğal olarak kişi dört, beş yıl boyunca senet borcu ödemek için çalışıyor. Fahişeliğin Tarihi kitabında kilisenin varolabilmesi için bir günahkarın olması gerektiği bu yüzden de kilisenin hem fahişeliği teşvik edip hem günah gösterdiği işleniyor ve fahişeliğin kilisenin tekelinde olduğu vurgusu yapılıyor. Oradaki kilisenin yerine isterseniz ataerkiyi, isterseniz patronu koyun. Seks işçiliği alanı böyle bir alan.”
Mevzuatta ve pratikte; “fuhuş, hayasızca hareketler ve müstehcenlik”
Sunumunun devamında fuhuş, hayasızca hareketler ve müstehcenlik terimlerini pratik ve mevzuat yönünden değerlendiren Yılmaz şöyle örneklerde bulundu:
“Seks işçilerinden birinin aktardığına göre; caddede müşteri bekleyen seks işçisinin ifadesi alınıyor ve bırakılıyor. Dört gün sonra yine alınıyor ve bırakılıyor. Polis dekolte ve açık kıyafetlerle caddede beklemeyi hayasızca hareketler suçunun işlendiği gerekçesiyle tutanak altına alıyor. Seks işçiliği yapmayan bir kişiye böyle bir sebeple velev ki tutanak tutuldu. Bu yayılır. Muhtemelen herkes sesini çıkarır ama seks işçiliği olunca bu kadar duyulmuyor.”
“Seks işçiliği zaten kriminal bir olaymış gibi görülüyor. Değil. Türkiye’de seks işçiliği suç değil. Fuhuş diye düzenlenen suçta fail olan hep bir üçüncü kişi. Fuhuş yapan mevzuata göre fail değil mağdurdur. Burada bir hak ihlali var mı diye düşünmüyor kimse. Fuhuş maddesinin isminde sıkıntı var çünkü suç değil. Fuhuş yarı belli şartlarla yasallaşmış ve kontrol haline getirilmiş bir alan. O yüzden maddenin adının fuhuş olması da sıkıntılı. Sanki fuhuş suçmuş gibi ama aslında fuhuşa teşvik suç.”
Kabahatler Kanunu ve pandemi
Sunumunun sonlarına doğru Kabahatler Kanunu’na da değinen Yılmaz sözlerine şöyle devam etti: “Cadde ve sokakta müşteri bekleyen seks işçilerine sistematik olarak para ceezası kesiliyor. Dört ayrı başlıktan aynı günde idari para cezası kestiklerini gördük. Bu bunla kalmıyor. Mesele kesmek de değil. Bütün mesaiyi karakolda geçirtiyorlar. Markete sigara almaya giderken karakola götürüp idari para cezası kestikleri oluyor.” Pandemi dönemine dair gelen soruya ilişkin ise Yılmaz şu eklemelerde bulundu:
“Genelevleri anlatabilirim. Son on ayı bilmiyorum ama pandeminin başladığı dönem genelevleri kapattılar. Nereye gidecekleri en büyük sorundu. Ailesinin evi olan ya da evi olanlar gidebildi. Arkadaşlarının yanına taşınanlar oldu. Bakmakla yükümlü olduğu çocukları olan kişiler ekonomik zorluğa girdi. Patronlar tarafından bilgilendirme yapılmadı. Kısa çalışma ödeneğine de başvurmadılar.”
Yılmaz’ın sunumunun ardından soru-cevap bölümüne geçildi ve oturum sonlandı. *Bu etkinlik, Expertise France’ın desteklediği “Türkiye’de LGBTİ+ Hakları İçin Savunuculuk” ve İsveç Kalkınma Ajansı’nın (SIDA) desteklediği “Gökkuşağı Projesi” kapsamında yapılmaktadır. Bu durum, etkinlik içeriğinin ve etkinlikte konuşulanların Expertise France’ın ve/veya SIDA’nın resmi görüşünü yansıttığı anlamına gelmemektedir.
Etiketler: insan hakları, yaşam