17/06/2022 | Yazar: Selma Koçak
Birleşik Krallık’taki LGBTİ+ hareketinin öncülerinden Tatchell, Onur yürüyüşlerinin aktivist kökenlerine dönmesi, şirketlerin öne çıkmasının ve polislerin yürüyüşe katılmasının engellenmesi gerektiğini söyledi.
LGBTQ+ hak savunuculuğunun öncülerinden olan Peter Tatchell, on yıllardır, lubunyalar için hayatı daha iyi hale getirmek amacıyla mücadele ediyor. Tatchell, 1972 yılında Londra’da düzenlenen ilk Onur yürüyüşüne katılanlar arasındaydı. Eşcinsel Kurtuluş Cephesi (GLF) tarafından düzenlenen bu yürüyüş, tarihte çok güçlü bir anı temsil ediyor, LGBTQ+ toplumunun ayağa kalktığı ve eşit görülmeyi talep ettiği an.
Bu yürüyüşün 50. yıldönümünde, Peter Tatchell ve ilk yürüyüşte yer alan diğer aktivistler, 1 Temmuz’da hükümetin LGBTQ+’lara yönelik kötü muamelesine karşı durmak için Londra sokaklarında olacak.
Peter Tatchell, PinkNews’in yıllık çevrimiçi Onur etkinliği olan Pride for All (Herkes için Onur)’un bir parçası olarak, tarihteki ilk Onur yürüyüşünü konuşmak için haber portalına konuk oldu:
“İnanılmaz derecede heyecan verici, coşkulu ve aslında oldukça da cüretkar bir şeydi çünkü daha önce böyle bir şey hiç yapılmamıştı. Kaç kişinin katılabileceğine dair en ufak bir fikrimiz yoktu” diye anlatıyor Tatchell bu tarihi anı.
Sonuç olarak, var olduklarını – ve elbette homofobisi iliklerine kadar işlemiş bir toplum tarafından yıldırılamayacaklarını – dünyaya göstermek için 700 civarında kişi Londra sokaklarına çıktı.
“O zamanlar LGBTQ+’ların çoğu kapalıydı ve açılmaya cesaret edemiyorlardı çünkü tutuklanmaktan, dayak yemekten, aileleri ve arkadaşları tarafından reddedilmekten ve hatta işlerini kaybetmekten korkuyorlardı” diyor Tatchell ve ekliyor:
“Bu hatırlanmaya değer bir yıldönümü çünkü bu ülkedeki Onur hareketini bu yürüyüş başlattı.”
1 Temmuz’daki yürüyüşleri, LGBTQ+ toplumunun bugün karşı karşıya olduğu pek çok soruna dikkat çekecek olmanın yanı sıra, Birleşik Krallık’ta Onur hareketini başlatan emektar aktivistlere de bir saygı duruşu olacak.
Tatchell, “Birleşik Krallık’ta ve tüm dünyada hâlâ mücadele etmemiz ve kazanmamız gereken çok fazla mesele var. Bu 1 Temmuz bize, 50 yıl önce başladığımız mücadeleyi gerçekten sürdürmek istediğimizi söylüyor” diyor.
Peter Tatchell, Onur yürüyüşünün radikal köklerine dönmesini istiyor
Aynı zamanda bu yürüyüşün, LGBTQ+’lara Onur’un bir kutlama olduğu kadar bir protesto olduğunu da hatırlatmasını umuyor. O ve 1972 yılındaki ilk GLF yürüyüşüne katılanların pek çoğu, Birleşik Krallık’taki anaakım pek çok Onur etkinliğinin ticari ve kurumsal bir şeye dönüşmesinden memnun değiller:
“Elbette sponsorluk ve finansman sağlanmasının gerekli olduğunu kabul ediyoruz ancak şirketler çok fazla baskın çıkıyor – zira ana geçit törenindeki devasa, abartılı platformları sadece onlar karşılayabiliyor. Biz sadece Onur yürüyüşünü, özüne geri döndürmek için, yeniden yapılandırmamız gerektiğini düşünüyoruz. Bu da LGBTQ+ toplumu için ve elbette yine LGBTQ+’lar tarafından yapılabilir. En önde ve merkezde biz olmalıyız. Londra Belediye Başkanı ve diğerleri elbette buyursunlar ama göz önünde olan onlar olmamalı. Bu seneki Onur Yürüyüşü’nün en önünde ve merkezinde 1972 yılından bu yana mücadele eden emektar aktivistler olmalı.”
[Onur]’un düzenli olarak finanse edilmesini sağlamamız gerekiyor elbette, ancak kesinlikle şirketlerin öne çıkması ve siyaset ve insan haklarının geri planda kalması pahasına değil.
Tatchell’a göre İngiltere’de Onur hareketi son yirmi yılda LGBTQ+ hakları için “mücadelenin vurgusunu, önemini” azalttı. Şimdi reset düğmesine basma zamanı. Tatchell; onarım terapisi hâlâ yasalken, LGBTQ+ sığınmacılar Ruanda’ya sınır dışı edilme tehdidiyle karşı karşıya iken ve hükümet Cinsiyet Kimliği Tanıma Kanunu’nu (Gender Recognition Act – GRA) yeniden düzenlemeyi reddediyorken, böyle bir etkinliğin parti olarak lanse edilmemesi gerektiğini düşünüyor.
Ayrıca LGBTQ+ hakları için mücadelenin global olması gerektiğinin altını çiziyor. Pek çok ülke eşcinsel ilişkileri suç saymaya devam ediyor, sayısız hükümet, transların gerçek kimlikleriyle yaşamasını engellemek için yasalar dayatmayı sürdürüyor:
“Savaş kazanılmış olmaktan çok uzak” diyor Tatchell ve ekliyor: “[Onur]’un düzenli olarak finanse edilmesini sağlamamız gerekiyor elbette, ancak kesinlikle şirketlerin öne çıkması ve siyaset ve insan haklarının geri planda kalması pahasına değil.”
Topluma saygı duymadıkları sürece polislerin Onur yürüyüşünde yeri olmamalı
Tatchell, yine aynı nedenlerle kolluk kuvvetlerinin Onur yürüyüşlerinde yer almasının yasaklanması gerektiğine inanıyor. Onur yürüyüşlerinde polis meselesi çok uzun zamandır tartışılan ve üzerinde fikir birliğine varılamayan bir konu olmakla birlikte Tatchell’a göre “ırkçılık, kadın düşmanlığı ve homofobi” gibi sorunları olan üniformalı kuvvetlerin Onur yürüyüşüne katılmalarına izin vermek bir sorun.
Başta Londra Met Polis Teşkilatı olmak üzere, tüm kolluk kuvvetlerinin “kendilerine çekidüzen vermesi” gerektiğini düşünüyor.
“Dünya genelinde çok sayıda Onur komitesi farklı gerekçelerle polisin katılımını yasaklayan kararlar aldı. Burada, İngiltere’de ise polisin ırkçılık, şiddet ve homofobi konusunda sabıkası var ve bunlar, polisin – Londra Polis Teşkilatının – kurumsal olarak homofobik olduğunu gösteren çok güçlü ve ciddi kaygılar.” diyor Tatchell ve ekliyor:
“Bu, kesinlikle seri katil Stephen Port soruşturmasının sonuçlarından biriydi. Polis, LGBTİ+ toplumuyla ilgili basmakalıp önyargılara / varsayımlara dayanarak bir sürü soruşturma hatası yaptı. Üç kurbanın hayatını kurtarabilecek delillere uygun hareket etmediler. Dolayısıyla tüm bunlar nedeniyle, kendilerine çekidüzen verene kadar, polislerin üniformalarıyla Onur yürüyüşüne davet edilmeleri gerektiğine inanmıyorum.”
“Elbette sivil giyimli polislerin gelmesinde bir sorun görmüyorum – hatta çok iyi olur, buyursunlar. Ancak bir kurum olarak Londra Polis Teşkilatı kurumsal olarak yalnızca homofobi, bifobi ve transfobi ile değil aynı zamanda ırkçılık, şiddet ve kadın düşmanlığı ile de suçlanıyor.”
Aslında bize suçlu muamelesi yaptılar
“O zamanlar polisleri şikâyet edebileceğimiz bir mekanizma yoktu, onları sorumlu tutabileceğimiz bir gözlemci yoktu dolayısıyla katlanmak zorunda kaldık.” diye anlatıyor Tatchell. 1967 yılında İngiltere’de ve Galler’de eşcinsellik suç olmaktan kısmen çıkarıldı ancak zulüm bitmedi. Tatchell, aslında polisin buna tepkisinin elinde kalan yasaları, yeni keşfedilmiş bir “gayretkeşlikle” zorla uygulamak olduğunu söylüyor.
İlk Onur yürüyüşü esnasında Tatchell; polisin, hakları için mücadele etmek için orada olan LGBTQ+ topluma karşı “çok, çok saldırgan” olduğunu hissettiğini söylüyor:
“Aslında bize suçlu muamelesi yaptılar ve tabii ki bazı konularda suçluyduk çünkü yaşamlarımızın pek çok yönü hâlâ suç sayılıyordu ve biz hâlâ ciddi bir ayrımcılığa maruz kalıyorduk.”
Onur’un yeniden siyasallaştırılmaya ihtiyacı var
O ilk yürüyüş son derece politikti ve Tatchell, bugünkü Onur hareketinde de aynı enerjiyi görmek istiyor – özellikle LGBTQ+’lar hükümet yetkililerinin saldırısına uğramaya devam ederken. Lubunyaların basit palavralardan daha fazlasına ihtiyacı var:
“Hükümetten istediğimiz tatlı sözler değil, icraat. Trans kardeşlerimiz de dahil olmak üzere tüm toplumumun korunmasını istiyoruz. Hükümetin şu an yaptığı ise trans kültür savaşlarına körükle gitmek, özellikle başsavcının okulların trans çocuklara hitap etmemesi gerektiğini söylediği yakın zamandaki açıklama – bu kesinlikle rezalet, çok acımasız olduğunu düşündüm. Politik puan kazanmak için çocukları kullanmak, pek çok trans çocuğun içinde bulunduğu ağır koşulların farkına varmamak ve destek ihtiyacını anlamamak gerçekten utanç verici.”
Tatchell bu yıl Onur yürüyüşünde gökkuşağı bayrakları ve balonların yanı sıra pankartlar da taşınmasını umuyor.
Son elli yılda elde ettiğimiz tüm kazanımlar, insanların diz çökmekten vazgeçerek ayağa kalkmaları ve tavır almalarının bir sonucu
“Artık bıktığımıza dair güçlü bir mesaj göndermeye ihtiyacımız var. Yetti artık! İngiltere’nin, Avrupa’nın LGBTQ+ haklarına ilişkin en iyi politikalar uygulayan ülkeleri arasında 14. sıraya gerilemesi gerçekten utanç verici. Bizim üstümüzde bir sürü ülke var. Birkaç yıl önce zirvedeydik ve şimdi 14. sıradayız.”
Değişimin anahtarı gelecek neslin elinde olabilir ancak dünyanın nasıl daha iyi bir yere haline getirilebileceğini tahayyül etmek / hesaplamak her zaman kolay değil. Tatchell’ın genç aktivistlere çok basit bir önerisi var, her şeye rağmen – bir LGBTQ+ örgütüne dahil olun, kendiniz ve diğerleri için mücadele etmeye başlayın.
Tatchell, “Son elli yılda elde ettiğimiz tüm kazanımlar, insanların diz çökmekten vazgeçerek ayağa kalkmaları ve dünyaya bir şeylerin değişmesi gerektiğini söyleyerek tavır almalarının bir sonucu.” diyor.
Etiketler: insan hakları, yaşam, dünyadan