22/06/2023 | Yazar: Aslı Alpar
Yeşil Sol Parti İstanbul Milletvekili Özgül Saki, Meclis’te düzenlediği basın toplantısında İstanbul LGBTİ+ Onur Yürüyüşü’nün yasaklanmasını ve ÇEDES projesini gündeme getirdi.
Yeşil Sol Parti İstanbul Milletvekili Özgül Saki dün (21 Haziran) 31. İstanbul LGBTİ+ Onur Haftası’na ve Çedes Projesi olarak bilinen, devlet okullarındaki öğrencilere imam, vaiz, din hizmetleri uzmanı ve Kur'an kursu hocalarının ders vereceği “Çevreme Duyarlıyım, Değerlerime Sahip Çıkıyorum (ÇEDES)” protokolüne yönelik basın toplantısı düzenledi.
Meclis’te gerçekleşen toplantıda Özgül Saki’ye, vekiller Sümeyye Boz, Sevilay Çelenk, Burcugül Çubuk, Peri’han Koca, Sevda Karaca ve Kezban Konukçu da eşlik etti.
Saki basın toplantısındaen temel haklarının ihlal edildiği LGBTİ+’ların aynı zamanda kriminalleştirildiğine de dikkat çekiyor.
Saki’nin konuşmasının tamamı şöyle:
“1969 Stonewall Ayaklanması’ndan bu yana dünyanın her yerinde LGBTİ+lar özgür ve eşit bir yaşam için mücadele etmeye, dayanışmaya, örgütlenmeye devam ediyor. Türkiye’de de 2003 yılında başlayarak, 2013’te onbinlerin katılımıyla, İstiklal Caddesi’nde yapılan Onur Yürüyüşü, 2015’ten beri AKP-MHP iktidarı tarafından yasaklanıyor.
“Onur Yürüyüşü’nü yasaklayan erkek-devlet, LGBTİ+’lara yönelik hedef gösterme, nefret söylemleri ve özellikle trans kadınlara yönelik kamusal alanlardaki saldırılar yoluyla cezasızlıktan güç alan failler yaratmak istiyor. LGBTİ+’ların toplantı ve gösteri yürüyüşü hakkı ile ifade özgürlüklerinin yok sayıldığı bu siyasal iklimde; geçen yıl İstanbul Onur Yürüyüşü’nde bir günde 373 kişi gözaltına alındı. Hiçbir teamüle sığmayan bu ihlaller, nefret söylemlerini ve tehditleri teşvik ederken LGBTİ+’lara yönelik şiddetin cezasız kalacağına işaret ediyor.
“LGBTİ+ların başta yaşam hakkı olmak üzere barınma, eğitim, istihdam, sağlık, sosyal güvence, örgütlenme haklarından yoksun bırakıldığı, homofobi, transfobi ve ayrımcılıkla yaşamaya zorlandığı koşullarda gökkuşağı bayrağından piknik etkinliğine, çay buluşmasından film gösterimine kadar her tür sembol ve toplanma yasaklanarak kriminalize ediliyor.
“İktidar tüm kurumlarıyla her gün LGBTİ+ları hedef göstererek toplumsal kesimler arasında düşmanlık üretmeye çalışıyor!
“Nitekim bu nefret politikalarının sonucu ayrımcılık ve şiddet konulu başvuruların bir önceki yıla göre yüzde 240 arttığını görüyoruz!
“Geçtiğimiz yıllarda olduğu gibi bu yıl da çeşitli illerin valilikleri ve ilçe kaymakamlıkları siyasal iktidarın talimatıyla hukuksuz yasaklama kararları alıyor… Bu yasaklama kararların hiçbir şekilde meşru bir gerekçisi yok! Toplantı ve gösteri yürüyüşleri hakkını kullanan, örgütlenme hakkını kullanan insanlara karşı kolluk kuvvetlerince şiddete başvurulmasının kendisi suçtur!
“Mevcut iktidar ve yeni ittifakları; LGBTİ+ düşmanlığını tırmandırırken “kutsal aile” söylemi yeniden kuruluyor. Devletin en tepesindekilerden en küçük birimindeki görevlilere dek “aileyi korumak” adına kadınların haklarının gasp edilmesi, LGBTİ+ların düşmanlaştırılması politikası güdülüyor... iktidarın asıl amacının ‘ailenin korunması’ maskesiyle kendi varlığını tahkim etmek ve sürdürmek olduğunun farkındayız.
“Onuru, varoluşu, özgürlüğü için direnenlerle bir aradayız. LGBTİ+lar yalnız değildir! Onur Yürüyüşü yasaklanamaz!
“Herkes gayet iyi bilmektedir ki; iktidar hakları için sesini yükselten itiraz eden bunun için sokağa çıkan hemen hemen her toplumsal kesimi; Kürtleri, kadınları, gençleri, işçileri, tarım emekçilerini, eğitim emekçilerini, ekoloji mücadelesi yürütenleri krimine etmeye çalışıyor!
“LGBTİ’+Lar da her an ayrımcılığın, şiddetin, nefretin her türlüsüne maruz bırakılırken kımıldamayanlar, LGBTİ’Lar en küçük bir hak talebinde bulunurken ceberrut yüzünü hemen gösteriyor!
“İzmir’de 9 Eylül Üniversitesi’nde Onur Haftası etkinliği olarak piknik yapmak isteyen 5 öğrenci halk otobüsünden yaka paça indirilerek gözaltına alınıyor!
Datça’da Onur Haftası kapsamında düzenlenen etkinlikler yasaklanıyor, LGBTİ+ların bir araya gelip çay içecekleri, sohbet edecekleri etkinlik Kadıköy Kaymakamlığı’nca yasaklanıyor! Ankara ve İzmir Barolarının panel ve kahvaltı etkinlikleri hedef gösteriliyor!
“Silivri Kavaklı İlköğretim Okulu’nda karne günü çekilen fotoğrafın arkasındaki gökkuşağı sebebiyle sınıf öğretmeni hakkında soruşturma başlatılıyor!
“Milli Eğitim Bakanı; ‘Aile hukukunu korumak birinci vazifemiz’ diye açıklama yapıyor.
Sayın Bakan sizin göreviniz; ayrımcılığa teşvik etmek değil, sizin göreviniz ‘aileyi korumak’ adı altında nefreti körüklemek değil! Sizin göreviniz ülkede aç karnına yatağa giren milyonlarca çocuğun eşit koşullarda eğitime katılmasını sağlamaktır. Sizin göreviniz okulda olması gerekirken sokaklarda yaşayan ve her türlü istismara açık olan çocukların eğitim hakkını korumaktır! 4+4+4 eğitim sisteminden sonra eğitimden mahrum bırakılan kız çocuklarının eğitime devam etmesini sağlamaktır!
“Öğrenci Veli Derneği’nin 2022-23 Eğitim-Öğretim Yılı Değerlendirme Raporu’na göre; toplamda 1,5 milyonu aşkın kız çocuğu eğitim sisteminin dışında. Evet Sayın bakan sizin göreviniz, bu kız çocuklarının okula gitmesini sağlamaktır. Atanamayan ve özel sektörde her türlü hakkı gasp edilirken intihara sürüklenen öğretmenlerin çalışma hakkını korumaktır!
“Evet atanmayı bekleyen binlerce Eğitim Fakültesi mezunu öğretmen varken Milli Eğitim Bakanlığı okullara imam atıyor! Yıllardır eğitim alanını dinci-piyasacı sentezle dizayn etmeye çalışan iktidar şimdi de ‘ Çevreme Duyarlıyım, Değerlerime Sahip Çıkıyorum (ÇEDES) projesiyle, ‘Manevi danışmanlık’ adı altında çocukların, gençlerin hayatlarını kuşatmaya çalışıyor.
“Bizler bu ‘Manevi Danışmanlık’ uygulamalarının nasıl işlediğini gayet iyi biliyoruz! 2003 yılından itibaren Aile ve Dinî Rehberlik Büro veya Merkezleri’nce uygulanan ‘Manevi Danışmanlık’; Sığınaklardaki şiddet görmüş kadınlara; şiddeti kabullenmeyi teşvik ediyordu… Hatayı kendilerinde aramayı, aile içinde çözmeyi ve resmi kurumlara başvurmayı yapılacak en son iş olarak görmeleri gerektiğini tavsiye ediyordu…
“Şimdi de devlet okullarındaki çocuklar için aynı yöntem uygulanıyor!
Hiçbir bilimsel ölçüte tabi tutulmayan, çocukların eğitim ve öğretim hayatına etkisinin nasıl olacağı bilinmeyen ve iktidarın ‘dindar-kindar’ nesil projesinin bir ürünü olan bu uygulamadan derhal vazgeçilmesi gerekmektedir!
“Çocukların ve gençlerin; bağımsız ve özgür düşünme, öğrenme ve inanma hakları var!
Bakanlığın din ve inanç konusunda çocuklara ve gençlere karşı tek sorumluluğu; çocukların hak ve özgürlüklerini bütüncül bir şekilde korumak ve çocuklara özgür düşünme ve ifadenin olanak ve ortamını sağlamaktır!”
Etiketler: insan hakları, nefret suçları, siyaset