12/06/2006 | Yazar: Kaos GL

Orhan Pamuk, 'Vicdani Ret Bir İnsan Hakkıdır' başlıklı yazısından ötürü 'halkı askerlikten soğuttuğu' gerekçesiyle üç yıl hapsi istenen Perihan Mağden'i, İngiliz The Guardian gazetesine yazdığı bir yazıyla savundu: "Bugünlerde açılan pek çok düşünce suçu davası gibi, Perihan Mağden'in davası da Türkiye'nin Avrupa Birliği hayallerinin ne kadar derin olduğunu bir kere daha dünyaya gösterecek."

Orhan Pamuk, 'Vicdani Ret Bir İnsan Hakkıdır' başlıklı yazısından ötürü 'halkı askerlikten soğuttuğu' gerekçesiyle üç yıl hapsi istenen Perihan Mağden'i, İngiliz The Guardian gazetesine yazdığı bir yazıyla savundu: "Bugünlerde açılan pek çok düşünce suçu davası gibi, Perihan Mağden'in davası da Türkiye'nin Avrupa Birliği hayallerinin ne kadar derin olduğunu bir kere daha dünyaya gösterecek."


KAOS GL

'Demokratlar onu yalnız bırakmayacak'

Perihan Mağden günümüzün en parlak, yaratıcı ve açıksözlü yazarlarından biri. Türkçe'yi eğip bükerek kullanması, günümüz Türk ve dünya popüler kültürünün çekici ve itici bütün ayrıntılarını zevk ve heyecanla ele alması, herkesin düşünüp aklından geçirdiği ama "Ne olur, ne olmaz," diye ağzını açmadığı konularda açıksözlülük ve cesaretle kalem koşturması, onu günümüz Türk yazarları içerisinde çok özel ve çok da saygın bir yere koymuştur.

Gazetelerde, dergilerde her zaman çok okunan, sevilen -birçoklarını da öfkelendiren- köşe yazılarının şeytani dilini ve biçim zekasını Perihan Mağden romanlarının yapısında ve grotesk havasında da gösterir. İngilizceye çevrilmiş olan ‘İki Genç Kızın Romanı’ ve benim asıl sevdiğim ‘Haberci Çocuk Cinayetleri’ bu parlak yazarın duyarlılığının ve özel dünyasının başka hiçbir şeye indirgenemeyeceğini kanıtlar. Benim gibi, her sabah güne öfkeyle, neşeyle ve zeki birinin sözleriyle başlamak isteyen büyük bir kalabalık ise gazetelerdeki köşe yazılarının tiryakisidir. Perihan Mağden, sivri dilini, kendini olduğundan daha Batılı ve tabii daha yukarı sınıftan göstermek isteyen bir popüler şarkıcıya; yapmacıklı bir tiyatro adamına; kitsch'e ve bayağılığa sonuna kadar batmış bir devlet büyüğüne; her gün televizyonda gözükmek için yeni bir numara yapan medya kraliçesine; arabesk şarkıcılarımızın ve film starlarımızın çeşit çeşit manevralarına; berbat şiirlerini yollayan hayran okuruna; hapishanelerdeki açlık grevlerine ilgisiz kalan kalpsiz bir bakana; dini siyasete alet eden sıradan bir siyasetçiye ya da en zalimce baskıları, yasakları mazur göstermek için akıl almaz bahaneler icat eden maruzatçı köşe yazarlarına batırdığında, parlak ve zeki şakalarına gülmem yalnızca; ayrıca kelimeleri, düşünceleri nasıl böylesine eğip bükebildiğine hayret ederek, onun nasıl biri olduğunu da merak ederim.

1960 doğumlu Mağden, İstanbulludur, sanata yatkın, okumuş yazmış bir ailenin kızıdır. Üniversitede psikoloji okumuş, gençlik düşü olan yazarlığa bağlı kalmıştır. Bugün 12 yaşında bir kız çocuğu annesidir, kocasından ayrılmıştır, bekârdır ve yazılarının geliriyle İstanbul'da kızıyla tek başına yaşamak gibi zor bir işi başarmıştır. Türkiye'de kamuoyunun oluşturulmasında gazetelerin haber sayfaları kadar, her gün, her konuda yazan köşe yazarlarının da büyük bir etkisi var. Her şeyin profesörü denilebilecek ve Kara Kitap'ta sevgi ve mizahla ele aldığım bu Türk köşe yazarları arasında çok az kadın var. Bunların bir kısmı da kocaları ve açık gizli aile ilişkileri tarafından korundukları için bağımsız sayılamazlar. Koruyucu erkeği olmayan bir kadın köşe yazarı, öfkeyle dilinin ucuna gelivereni söylemesinin karşılığında çok ağır bedeller ödeyebilir. Mağden, geçmişte eleştirdiği bazı insanların, misilleme olsun diye kendisinin telefonlarını dinlettiklerini ve özel hayatı hakkında bilgi topladıklarını düşünüyor. Düşmanlarının bile kalpten gelen öfkelerine, bağımsız kavgacı ruhuna ve hiç zedelenmeyen içtenliğine saygı duyduğu Perihan Mağden, Atatürk'ün Türkiye'de yerleştirmeye çalıştığı özgür, bağımsız kadın idealinin yaşayan parlak bir örneğidir. Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşunun kalbinde yatan Kemal Atatürk'ün Batılılaşma reformları, dinin kamusal alandaki etkisini azaltmak kadar, kadınları geleneksel erkek baskısından nispeten korumayı, bağımsızlaştırıp özgürleştirmeyi de amaçlamıştı. Ama tarihin garip bir tecellisi, şimdi bu özgürlük 'Atatürk devrimlerinin savunucusu' Türk Silahlı Kuvvetleri'nin ihbarı üzerine açılan bir davayla tehdit altında. Pek çok kereler yazıları yüzünden hakkında kamu davaları ve kişisel davalar açılmış olan Perihan Mağden'in bu sefer savcı üç yıl hapsini istiyor. Yazara 'halkı askerlikten soğuttuğu' gerekçesiyle böyle bir davanın açılmasını Türk Silahlı Kuvvetleri istedi ama daha sonra yazdığı yazılarda Mağden böyle bir niyeti olmadığını açıkça belirtti. Ordunun ve savcının suç bulduğu 'Vicdani Red Bir İnsan Hakkıdır' adlı yazısında Perihan Mağden, vicdani nedenlerle, ilkesel olarak askerlik yapmayı reddeden ve şu anda başı iyice belada olan Mehmet Tarhan'ı savunmuş, Birleşmiş Milletler'in 1970'lerden beri vicdani reddi bir insan hakkı olarak tanıdığını, Avrupa Konseyi'ne üye 46 ülke içerisinde yalnızca Azerbaycan ve Türkiye'de bu hakkın devlet tarafından tanınmadığını Türk okurlarına hatırlatmıştı. Eşcinsel olan Mehmet Tarhan, Türkiye'de eşcinseller orduda bir çeşit özürlü ya da sakat muamelesi gördüğü için tıbbi bir muayeneden geçmeye razı olsaydı askerlikten 'muaf' tutulacaktı, ama o bu aşağılayıcı 'kusurlu' muamelesine, 'total retçi' olduğu için karşı çıkıyor. Bir yanda eşcinsel bir erkek, yalnız bir kadın yazar, bir yanda da bu vatandaşların cezalandırılmasını isteyen Türk Silahlı Kuvvetleri olduğu için bu konuda karar verecek olan yargıçlar da çok dikkatli olmak zorundalar.

Bugünlerde açılan pek çok düşünce suçu davası gibi, Perihan Mağden'in davası da Türkiye'nin Avrupa Birliği hayallerinin ne kadar derin olduğunu bir kere daha dünyaya gösterecek. 7 Haziran'daki ilk celsede, Türkiye'nin ve dünyanın demokratları Perihan Mağden'i yalnız bırakmayacaktır. Bundan 125 yıl önce, Tolstoy'un da ülkesindeki vicdani retçilere destek çıktığını ve başının Rus Çarı'yla hiçbir derde girmediğini unutmayalım.

Kaynak: Sabah, 3 Haziran 2006



*İlgili haberler:

[[FT: Savcılar reforma karşı]]

[[Işığa tutulmuş tavşan gibiydim]]

[[‘Kolay kolay silinemeyecek belleğimden’]]

[[Anlamak ne zamandan beri suç?]]

Etiketler: insan hakları, askerlik
nefret