13/02/2007 | Yazar: Kaos GL

‘Sen oradayken de günler geçti. Ben herkesten sakladım senin gittiğini. Gidişini söyleyip de inanmak istemedim. Diyemedim beni bırakıp benden daha çok sevdiği yârine gitti diyemedim. Belki yadırgarlar beni, ‘senin yüzünden, senin sevgisizliğinden gitti’ diyecekler diye korktum. Oysa yiğidim ben seni herkesten daha çok sevmiştim.’

‘Sen oradayken de günler geçti. Ben herkesten sakladım senin gittiğini. Gidişini söyleyip de inanmak istemedim. Diyemedim beni bırakıp benden daha çok sevdiği yârine gitti diyemedim. Belki yadırgarlar beni, ‘senin yüzünden, senin sevgisizliğinden gitti’ diyecekler diye korktum. Oysa yiğidim ben seni herkesten daha çok sevmiştim.’

KAOS GL

Jiyan Kureyşan

Günler geçiyor yiğidim. Her şey değişiyor. Zaman elimde olmadan su gibi akıp gidiyor. Bir tek sen kalıyorsun geriye. Adınla, şanınla. Seni uzun selvi gibi boyunla, derin ama hep derin bakan gözlerinle hatırlıyorum. Ve o ayrışılış anımızı. Bana söylememiştin fakat ben anlamıştım senin gideceğini. Bana söyleyerek belki acı çektirmek istemedin ama ben belki senin gideceğini önceden bilseydim böyle acılar çekmezdim. Şark kahvesinde oturup çay içtiğimiz o günün son demlerini yaşarken, belki içimden bir ses söyledi seni son görüşüm olacağını ama ben duymak istemedim onu. Ertesi gün telefonlar kapandı. Ses gelmez oldu. Duydum ki gitmişsin. Her şey yoluna girmişken sen beni yalnız koymuşsun. Benim sevgimle yetinmeyip diğer sevgiline koşmuşsun. Sarıp sarmalamışsın onu benim yerime. Sevgili diye bağrına basmışsın. Belki daha çok sevdin onu benden ama şunu bil ki; benden daha çok sevememiştir o seni. Benim gibi gözyaşları döküp, gidişine ağıt yakmamıştır ardından.

Sen oradayken de günler geçti. Ben herkesten sakladım senin gittiğini. Gidişini söyleyip de inanmak istemedim. Diyemedim beni bırakıp benden daha çok sevdiği yârine gitti diyemedim. Belki yadırgarlar beni, ‘senin yüzünden, senin sevgisizliğinden gitti’ diyecekler diye korktum. Oysa yiğidim ben seni herkesten daha çok sevmiştim. Sen oradayken üç bahar oldu. Nergisler açtı, çiğdemler sarı yapraklarını gökyüzüne uzattı; ama ben hiç görmedim. Sen sevgilinin bağrında onlara daha yakındın. Seni ve sevgilini kıskandım, içimdeki ses git dedi, yapamadım. Senin yanına gelip yârinle paylaşmak istemedim seni. Yüreğim parça parça oldu ama ben dayandım. Üç bahar sonra kış geldi. Yağmurlar yağdı. Her yağmur yağışında, her beyaz karın toprağa düşmesinde ben senin yerine üşüdüm. Çünkü yeni sevgilinin seni ısıtamayacağını hep bildim. Derken bir haber geldi, ben alışıktım gecenin zamansız bir vaktinde telefonla gelen haberlere. Biliyorsun önceki haber de böyle gelmişti. Elim telefona varmak istemedi. Ama hiç titremedim. Uzandım sonra telefona ve dinledim sadece. Bana ikinci düğününün olduğunu söylediler. Birincisi sevgiline koşarken, ikincisi ise sevgilinin seni bağrına bastığı gün. Düğün! Ama gözümden hiç yaş gelmedi inan. Üzülemedim senin için. Mutluydun, onun bağrında huzurluydun. Beni acılara boğsan da artık sen onunla sonsuzluğa yürümüştün.

O haberi alınca seni kıskandım mı bilmiyorum ama ben yine de seni o sevgilinden daha çok sevdiğime inanıyorum hala. Seni anlamaya çalıştım. Son gün çay içerken bana söylediğin sözler geldi aklıma. ‘Bu sevda ki beni har har yakar, bedenim yakıp küllere atar’ anladım seni yiğidim, öncekini anladığım gibi senin sevdanı da anladım. Hep yasak olandaydı gözün, gönlün. İnatçılığını, isyankârlığını anladım. Beni neden bırakıp gittiğini, benim için sevgilinle düğün günleri yaptığını, gözyaşlarıma dayanamayacağın için giderken bana neden söylemediğini, uzaklarda bile olsan hep beni düşündüğünü anladım. Ama beklerdim seni ey Dersimin yiğidi! Geleceğini bilsem, bana döneceğine dair bir umut beslesem beklerdim seni, değil üç sene, üç yüz sene bile beklerdim seni.

Günler geçiyor yiğidim. Her şey değişiyor, zaman elimde olmadan su gibi akıp gidiyor. Ve ben biliyorum ki artık yasak aşkın yasak sevdalıları, aşklarını dağlara, taşlara yazmıyor.

Şimdi tek adın kaldı senden bana ve bir de gizlice el tutuşmalarımız gözden ırak, gönüle yakın mekânlarda. Şimdi içimde az kalmış olan kırgınlıkla soruyorum ‘O’nun sevgisi ne kadardı anlat bana?’

O’nun sevgisi dağlar kadar yüceydi inan bana.

Kaynak: Kaos GL, Kasım-Aralık 2003, Sayı 18

Etiketler:
İstihdam