Ortaöğretimde başörtüsüne tepkiler sürüyor

 

Ortaöğretim kurumlarında başörtüsünün serbest bırakılmasının ardından tartışmalar sürüyor. Eğitim emekçileri, kadın örgütleri ve sivil toplum kuruluşları AKP hükümetinin hak ve özgürlük kavramlarının içini boşalttığını söylüyor.

 

Eşitlik İzleme Kadın Grubu (EŞİTİZ), ortaöğretimde başörtüsüne karşı olduklarını belirterek, “Özgürlük gibi sunulan bu değişiklik, eşitsizliği ve kız çocukları üzerindeki baskıyı pekiştirecektir” dedi.

 

EŞİTİZ, anaokulları dâhil tüm okul öncesi eğitim kurumları ve ilkokullarda da başörtüsü serbestliği getirmeye yeltenildiğini ancak son anda ortaöğretimle sınırlı bir değişiklik getirildiğini hatırlattı.

 

EŞİTİZ’e göre, “vücut hatlarını belli eden şort, tayt gibi kıyafetler ile diz üstü etek, derin yırtmaçlı etek, kısa pantolon, kolsuz tişört ve kolsuz gömlek” gibi yasaklara dövme ve piercing yasaklarının da eklenmesi ile kıyafet konusunda ayrımcılık yapılıyor.

 

Üniversitede başörtüsü takmanın kişinin kendi özgür iradesiyle yaptığı bir tercih olduğunu hatırlatan EŞİTİZ, kız çocuklarının orta öğretim gibi çok erken bir dönemde kendi iradesiyle “başını ya da yüzünü örtmeyi seçtiğini” savunmanın mümkün olmadığını söyledi, Kadın cinayetleri davalarında askılı bluz, tayt gibi kıyafetler nedeniyle “tahrik indirimleri” yapıldığını hatırlattı.

 

Türk Tabipleri Birliği ve Çocuk ve Ergen Psikiyatrisi Derneği ise 29 Eylül’de düzenledikleri ortak basın toplantısıyla çocuk ve ergenlere yönelik başörtüsü düzenlemesinin bir özgürlük konusu olmadığı ve çok ciddi sakıncaları olduğunu vurguladı.

 

Açıklamanın ana başlıkları şöyle:

 

“10 yaşındaki bir çocuğun baş örtmeye karar vermesi kendi özgür düşüncesiyle aldığı bir karar olamayacaktır. Ortaöğretim çağı çocuğu baş örtmenin soyut dini gerekçelerini henüz tam olarak kavrayamayacağından ailesi ve/veya okulundaki erişkinlerin etkisi altında kalarak baş örtme gerekçelerini benimsemek zorunda kalacaktır.

 

“Başörtüsü takma, kız ve erkek çocuğuna kimliklerinin henüz geliştiği bir dönemde kızların erkeklerden sosyal anlamda farklı olduklarını, kız çocuğunun artık cinsel bir nesne durumuna geldiği mesajını da verecektir. Gelişim düzeyi bakımından cinselliği de henüz bilmeyen ve toplumsal anlamını tam olarak kavrayamayacak olan çocuklar bu uygulamayla gereğinden erken bir yaşta cinsellik konusuna ilişkin sorgulamalara maruz bırakılacaklardır.”

 

Açıklamanın tamamına şuradan ulaşılabilir.