31/03/2022 | Yazar: Doğu Gabe
Ömür, Taleen ve Selim’in cinsiyet uyum süreçleri pandemi ve ekonomik krizin etkilerini ortaya koyuyor: Kapanan servisler, hormona zam, dil bariyeri ve transfobi…
Fotoğraf: Serra Akcan / csgorselarsiv.org
Pandemi, sağlık sektöründe beklenmeyen bir yoğunluğa sebep olarak sağlık hizmetine erişimi olduğundan daha zor bir noktaya getirdi. Peki trans+’lar bu dönemde “cinsiyet uyum süreçleri”nde ne yaşadı?
Covid-19 salgını öncesi, Ankara ve çevre illerde trans+’ların cinsiyet uyum süreci için önerdikleri ve başvurdukları iki hastane, Ankara Üniversitesi Hastanesi ve Hacettepe Hastanesi. LGBTİ+ derneklerine gelen başvurulara göre; son yıllarda çalışan hekimlerin transfobik davranışlarından dolayı Ankara Üniversitesi artık trans+’ların tercih etmek istemediği bir hastaneye dönüştü. Hacettepe Üniversitesi Hastanesi ise salgın dolayısıyla uzun süre boyunca psikiyatri dalında hasta kabul sistemini kapattı.
Bir yanda transfobiyle karşılaşma ihtimali, diğer yanda pandemi gerekçesiyle kapanan psikiyatri dalı… Cinsiyet uyum sürecinin pandemide nasıl bir cendereye sıkıştığını trans+larla konuştuk.
“Cinsiyet uyum sürecinin varlığını hekim benden öğrendi”
Ömür, Ankara’da yaşayan aktivist, biseksüel bir trans erkek. Ömür, “Randevu alma adımına gelmek zorken, bir de randevu alma kararı sonrası pandeminin patlamasıyla hayal kırıklığı ve endişe yaşadım” sözleriyle ilk hislerini aktarıyor.
Ömür, pandeminin başında Ankara’daki cinsiyet uyum süreci konusunda en çok tercih edilen hastane olan Hacettepe Hastanesine her yola başvurup randevu alamayınca, Ankara Üniversitesi Eğitim ve Araştırma Hastanesine yöneldi. Yaklaşık 6 ay boyunca transfobiye ve kötü muameleye maruz kalan Ömür, sonra zor da olsa randevu bulup Hacettepe Üniversitesi Hastanesine naklini aldırdığını belirtti:
“Ben oraya gittiğimde muhtemelen uzman olmayan bir doktorla konuştum ve bu kişi cinsiyet uyum süreci ile ilgili bilgisi dahi olmayan bir doktordu. Ben kendisine durumu açıkladım. Böyle bir şeyin varlığını da sanırım kendisi benden öğrendi.”
Aynı zamanda Ömür, pandemide sağlık sektörünün yoğunluğu nedeniyle randevuların ertelenmeye başladığını, sonrasında kendisinin onayı dışında çevrimiçi seanslarla devam edildiğini de ekledi:
“İsyan gibi aslında. Ben buraya kadar gelmişim, buna karar vermişim, onca güçlüğe rağmen büyük bir adım atmışım. Ama sen sürekli görüşme süresini erteleyip beni kısıtlıyorsun.”
Sistematik şekilde rahatsız eden durumlar yaşadığını, uyarmasına rağmen bunlara devam edildiğini, kendisine sürekli kimlik ismiyle hitap edildiğini söyleyen Ömür, “cinsiyetleri ayırıp ayıramadığını” anlamak için test adı altında kendisine fotoğraflar gösterilip normatif bir şekilde cinsiyetleri söylemesini istediklerini dile getirdi. Rapor çıktığında ise, verdiği cevaplara göre “androjen” ve “ne kadın ne de erkek” olduğunu açıkladıklarını beyan etti. Bu sebeple de hormona başlayamayacağı cevabı verildi. Tüm bunları yaşadıktan sonra Ömür, naklini Hacettepe Hastanesine aldırmaya çalışırken de transfobiye ve ayrımcılığa uğradı.
Dil engeli aşılamıyor
Taleen, Türkiye’de 3 yıldır yaşayan, ODTÜ’de tarih öğrencisi bir trans kadın. Kendi çevresine açılmış olsa da, pandemi sonucunda medikal sürecine başlayamadı.
Uyum sürecine başlamak için randevu almakta zorlandığını ifade eden Taleen, ilk görüşmesinde iyi derecede ingilizce konuşan bir terapistle görüştü, sonrasında ise İngilizce konuşacak bir doktor bulamadıklarını bahane ederek süreci başlamadan bitirdiklerini belirtti.
Taleen, “Hacettepe hastanesine transfer olmamı söylediler, ki bu çok zor bir şey. Belgelerimi de transfer etmeye bile uğraşmayıp süreci durdular” diyerek süreçte yalnız hissettiğini belirtti. Süreçteki karşılaştığı zorluklardan dolayı reçetesiz bir şekilde hormon almayı daha ciddi bir şekilde düşünmeye başladığını ve bunun iyi bir durum olmadığını, normalde bu, onun düşüneceği bir şey olmayacağını anlattı.
Hormona zam: erişim zorlaştı
Selim, yapay zeka alanında doktora yapan bir trans erkek. Sürece pandemi başlamadan kısa süre önce Hacettepe Hastanesinde başladı.
Pandemi patladıktan sonra ise, hormon kullanım onayını verecek olan kurulunun kaldırıldığını, bunun sürecini hızlandırması gereken bir durum olduğu halde hormona başlamasının 4 ay ertelendiğini, hastanenin kapanmasından dolayı ise rapor yazılmadığını ve hormon reçetesinin verilmediği üzerine dikkati çekti.
Selim aynı zamanda, endokrinoloji randevusunda doktorun sorduğu soruların ve tavrının atanmış cinsiyetine yönelik olduğunu, üreme sorunu yaşayan bir birey olduğu varsayımı yönünde olduğunu söyledi.
Hormona başlayabilmiş olan Selim, her aşamada yeni çekinceler getiren bir sistemde ilerlediğini hissediyor.
Sürecinde maddi olarak zorlandığını belirten Selim, hormon fiyatlarına zam gelmeden önce elinde bulundurmaya imkanı varsa biraz fazla almaya gayret ediyor, gerekirse diğer zorunlu ihtiyaçlarından kısıyor.
Bir yanda zamlar, diğer yandan randevu alma zorluğu
Ömür, bir aksilik çıkmazsa haziranda uzun zamandır beklediği testosteronu almaya başlayacak. Fakat daha başlamadan, ekonomik krizin patlamasıyla, gelecekte testosteron hormonunu alacak maddi imkanı olur mu olmaz mı endişesi yaşıyor.
Selim ise, testosterona başladı. Nisan ayında 22’nci iğnesini vurduracak, endişe ve kaygı dolu bir süreç sonrasında, hormona erişebilmiş olduğu için kendini daha iyi hissediyor. Bir yandan ise, hormon fiyatlarının artışı maddi olarak onu zorlamaya devam ediyor.
Diğer taraftan Taleen, aynı zamanda Hacettepe’den randevu almak için neredeyse her pazar akşamı randevu alım sistemine girip randevu bulmaya çalıştığını, fakat alamadığı için artık denemenin heves kırıcı olduğunu belirti. Şu an Hacettepe’de cinsiyet uyum süreci konusunda çalışan bir psikiyatristten randevu almak için iletişim halinde.
Pandemi, herkesi çok etkilemiş olsa da, trans+’ların üzerindeki etkisi özellikle de sağlığa ve sürece erişim konusunda çok etkiledi. Gerek ekonomik kriz, gerek sağlık sektöründe yaşanılan transfobi, bir de üstüne randevu almanın imkansız hissettirdiği bir sistemin içinde var olmaya devam edecek olan trans+’lar, var oluş mücadelelerini sürdüreceklerini belirtiyor.
*Bu haber Kaos GL Medya Okulu kapsamında hazırlanıp yayınlanmıştır.
Etiketler: insan hakları, sağlık, medya okulu