06/03/2022 | Yazar: Kaos GL
Kocaeli Dayanışma Akademisi, “Pandemiye Rağmen” kitabını yayınladı. Kitapta Kaos GL’den Yıldız Tar, arşiv taramaları üzerinden dünden bugüne LGBTİ+’ların sendikal haklar mücadelesini anlatıyor.
Kocaeli Dayanışma Akademisi (KODA), 2020 ve 2021 etkinliklerinden seçmece yazıların yer aldığı “Pandemiye Rağmen” kitabını yayınladı.
Matbu ve çevrimiçi olarak yayınlanan kitabı Akademi şöyle tanıtıyor:
“Kocaeli Dayanışma Akademisi (KODA), elinizdeki bu kitapla, bilimsel düşünme ve çalışmanın önüne her türlü engelin geldiği ve getirildiği içinden geçtiğimiz şu koşullarda bir yayın daha üretebilmiş olmanın sevincini taşıyor.
“Bu kitap, 11-12 Haziran 2021’de düzenlediğimiz “COVID-19 Pandemisi Neyi Anlatıyor, Neden Önlenemiyor?” Konferansı’nda, 2020 Güz ve 2021 Bahar dönemlerinde gerçekleştirilen Çarşamba Seminerleri ile KODA atölye ve tartışma dizilerinde KODA içinden ve dışından bilim insanları, toplumsal ve siyasi mücadelede yorulmaksızın emek veren dostlarımız ve öğrencilerimiz tarafından sunulan metinlerden, yapılan konuşmalardan oluşuyor. Kitabın içeriğine bakıldığında, yaşadığımız süreci birebir yansıttığı görülüyor. Yazıların büyük bir çoğunluğu, 2020 başından, hatta 2019 sonbaharından itibaren hem bir bütün olarak insanlığı ve gezegeni etkileyen hem de yaşadığımız uluslararası-ulusal-yerel ölçeklerde ve nihayetinde ev-iş-dijital mekânlar düzleminde toplumsal ve bireysel hayatlarımızı değiştiren, zorlayan ve sorgulatan COVID-19 pandemisiyle ilgili elbette.”
Kitapta Kaos GL’den Yıldız Tar’ın da “LGBTİ+ Hakları Sendikal Haklardır” başlıklı yazısı yer alıyor. Tar, arşiv taraması üzerinden dünden bugüne LGBTİ+’ların sendikal haklar mücadelesinin seyrini anlattığı yazıda şöyle diyor:
“Sendikalarda LGBTİ+ işçi ve emekçilerin açık olup olmamasının tartışıldığını, hatta dedikodu malzemesi yapıldığını biliyoruz ancak artık sendikaların LGBTİ+ işçi ve emekçilere ne kadar açık olduğunu, açık olmak için çaba sarf edip etmediğini tartışmamızın vakti geldi de geçiyor.
“LGBTİ+’ların hükümetin ifade ettiği ‘o gemide’ olmadıklarını nefret kampanyaları çok açık şekilde göstermişken, sendikalarla aynı gemide olup olmadığı, aynı gemideyse dahi kimlerin kaptan kamarasında kimlerinse geminin en alt kamaralarında olduğu ise henüz bir muamma. Her ne kadar hedef göstermelere karşı birçok sendika sosyal medyadan ses çıkarsa, kınama açıklamaları yayınlasa da bu duruşun senenin her gününe yayılması ve sadece hükümeti ve hükümet yanlısı kurum ve kuruluşları eleştirmek için akla gelmemesi elzem. Ve en önemlisi, LGBTİ+ işçi ve emekçilerin sorunlarına ilişkin olarak sendikaların toplu iş sözleşmelerinden işyerinde eşitlik politikalarına her alanda bir irade göstermesi gerekiyor. Bu irade güçlendikçe, pandemide hak gasplarına karşı mücadele de güçlenecektir.
“İstanbul Sözleşmesi’nden Türkiye’nin çekilmesi ve çekilme kararı ardından Cumhurbaşkanlığının homofobik açıklamasının da gösterdiği üzere, LGBTİ+ hakları hiç olmadığı kadar siyasetin gündeminde. Buna karşılık, temel hak ve özgürlükler için mücadele eden kurumlar ise tarihe geçecek ayrımcı kararlara imza atma hatasını (Tar, 2021) yapıyor. Bu resmi değiştirmek için LGBTİ+ haklarını merkeze çekmek ve dışlamaya karşı merkezi düzeyde politikalar geliştirmek ise tarihsel bir görev…”
Etiketler: insan hakları, çalışma hayatı, eğitim, tarihimizden