Polis Bedenimden Elini Çek

Pembe Hayat LGBTT Dayanışma Derneği’nin 3 Mart Dünya Seks İşçileri Günü nedeniyle organize ettiği Seks İşçileri ve İnsan hakları Konferansı başladı.  Beşincisi gerçekleştirilen etkinliğin bu sene teması polis baskısı, sloganı ise “Polis elini bedenimden çek!”

 

Açılış konuşmasını yapan dernek üyesi Sinem Kuzucan, Güney Afrika’dan Kamboçya’ya dünyanın pek çok ülkesinde seks işçilerine kolluk kuvvetlerince yöneltilen şiddetten söz etti. Kuzucan, Pembe Hayat üyesi insan hakları savunucularının Yargıtay’daki davalarını anımsattı. Geçtiğimiz yıl polisin haksız uygulamasına karşı çıkan trans aktivistlere, polise direndikleri ve kamu malına zarar gerekçeleri ile dava açılmıştı; aktivistlerin soruşturma talebi ise savcılık tarafından reddedilmişti. Yerel mahkeme, Pembe Hayat üyelerine 6 ay ile 1,5 yıl arası ceza vermişti.

 

Kuzucan, konuşmasında ayrıca güvensiz çalışma koşullarına ve ekonomik, sosyal, kültürel hak ihlallerine dikkat çekti: “Seks işçilerine yönelik sistematik şiddet, yaşam hakkı ihlallerine dek varıyor; ihlaller kamu otoritelerince etkin soruşturulmuyor, cezalandırılmıyor. Hükümete iletilen yasal ve fiili politika değişikliği önerileri reddediliyor. Seks işçileri, tam tersine kamu yetkililerince hedef gösteriliyor. Oysa ne anayasa ve diğer ulusal yasalar, ne de Türkiye’nin taraf olduğu uluslararası sözleşmeler, hak ve özgürlükler açısından seks işçilerini dışarıda bırakmamakta.”

 

Trans bireylere yönelik ekonomik şiddetin konu alındığı panelde konuşan sosyolog Selin Berghan. “Bu panelin odağı Kabahatler Kanunu olacak ama tabii ki sorun çok daha sistematik. Eğitimden, çalışma yaşamına yoğun dışlamalar var. Kabahatler Kanunu ise, seks işçilerinin caddelerden de yok edilmelerinin bir aracı olarak ortaya çıkıyor.” dedi. 

 

Derya Tunç ise 5326 sayılı bu kanunun uygulama şeklinin, mevcut yasalar ve çağdaş hukuk mantığı ile çeliştiğini söyledi. Tunç, “Bu kanun; kamu sağlığını, kamu düzenini, çevreyi, trafiği, ekonomiyi düzenliyor. Yasalara göre trans olmak kabahat değil. Bu kanun translara uygulanınca TCK’nın 122. maddesi, yani ayrımcılık yasağı çiğneniyor. Bir de polis, haklarımızı bildiğimizi ifade ettiğimizde kendisini küçük düşürülmüş hissediyor.  20 milyar TL’ye kadar ceza alanımız var.” şeklinde konuştu.

 

Avukat Soner Tanrıkulu, Antalya’da seks işçisi müvekkillerinin sıklıkla Kabahatler Kanunu’nun 32. maddesinden, “emre aykırı davranıştan” ceza aldıklarını söyledi. Tanrıkulu sözlerine şöyle devam etti: “Oysa bu madde sadece hukuken uygun emirler ve durumlar için uygulanabilir. Kanunda açık bir hüküm olmalı, diyor. Antalya’da otostopu yasakladılar ama sadece seks işçilerine ceza kesildi. Bu eşitlik ilkesine aykırıdır. Antalya’da Manşet Gazetesi yazarı Erol Çiçek “Travestilere kim dur diyecek” başlıklı yazı yazıyor, valiliği göreve çağırıyor. Emniyet yanıt olarak otostopu yasakladık, diyor. Otostop yasaklanamaz. Hukuka aykırı. Anayasadaki seyahat özgürlüğüne bir ihlal olur.  Bu yaptırım hukuka aykırıdır. Seks işçilerini direkt gözaltına almak da hukuka aykırıdır. Trans bireyler dava açmaya yanaşamıyor, özellikle davayı kaybederlerse bir sürü para ödemiş olurlar. Seks işçiliğini düzenleyen mevzuatın açık ve net olmasını istiyoruz.” 

 

İtalyalı Fahişeler İçin Medeni Haklar Derneği’nden Pia Covre ise “1985-90 yıllarında İtalya’da mücadele verdik. Benzer sorunlarımız hala var.  Devletin seks işçileri ile ilgili politikalarında değişiklik talep ediyoruz. Haklarımız için her gün mücadele ediyoruz; her gün yeniden onları elde ediyoruz. Sağlık hakkı, adalete erişim ve savunuculuk üzerine yoğunlaşıyoruz.  Seks işçilerinin yaşam kalitelerini arttırmalıyız. Şiddete karşı mücadele etmeliyiz. Devlet ayrımcılık yaptıkça, müşteriler de  kötü muamele ve şiddet konusunda cesaretleniyorlar.” dedi.