03/04/2023 | Yazar: Aslı Alpar

Komşularının on sekiz yıldır sistematik transfobik ayrımcılığa, hakarete ve şiddete maruz bıraktığı gazeteci Ajda Ender, komşularının avukatının şikâyetiyle yargılanacak! Süreci Ajda Ender anlattı.

“Polis ifademi almadı, savcılık aldığım ölüm tehditlerine takipsizlik verdi ama ben yargılanıyorum” Kaos GL - LGBTİ+ Haber Portalı

Komşuları tarafından on sekiz yıldır sistematik transfobik ayrımcılığa, hakarete ve şiddete maruz bırakılan gazeteci Ajda Ender bu kez de barınma hakkını ihlal eden kişilerin şikâyetiyle yargılanacak!

Komşuları tarafından defalarca barınma hakkı engellenen, psikolojik ve fiziksel şiddete maruz bırakılan Ajda Ender, komşuları ve komşusunun avukatı Murat B.’ye hakaret etmekle suçlanıyor. 11 Mayıs Perşembe günü, İstanbul, Çağlayan 26.Asliye Ceza Mahkemesi’nde görülecek duruşma öncesinde Ajda Ender’le on sekiz yıl süren mücadelesini konuştuk.

On sekiz yıl süren sistematik şiddet ve barınma hakkınızın defalarca engellendiği süreç nasıl başladı?

Cinsiyet kimliğimden dolayı babamdan şiddet gördüğüm için aile evinden ayrılarak, annemin Şişli’deki evine taşındım 2003 yılında. Başlarda sadece komşuların rahatsız edici bakışları vardı çok geçmeden beni gözetlemeye başladılar, ardından da yoluma çıkıp “sende bir gariplik var” gibi taciz cümlelerine dönüştü durum.

İki sene sonra tacizlerini artırdılar. Sadece cinsiyet kimliğime duydukları nefret nedeniyle ”Evinden cinsel sesler geliyor” diye iftira atmaya başladılar. Evde fuhuş yaptığımı ileri sürerek bu yalanı tüm apartmana yaydılar. Seks işçiliği işçiliktir ancak ben seks işçiliği yapmıyorum, bu söylemlerin yalan ve nefret dolu olduğumu söyledim kendilerine.

Tacizleri bitmedi… Aynı sene apartman girişine elle yazılmış bir not astılar; notta evimden cinsel sesler geldiği ve ahlak polisine bastıracaklarını belirtiyorlardı. Notu aldım ve sorumlusu olan kişiyi şikâyet edeceğimi söyledim. Alenen hedef göstermeye ve iftiraya uğradım.

Şiddetin dozu giderek arttı. Defalarca kapıma geldiler, bıçakla kapıma vurdular, internet ve elektrik kablolarımı kestiler. Bunu belirli periyotlarla senelerce sürdürdüler. Defalarca usta çağırmak zorunda kaldım, yaşadıklarımın maddi sonucu da oluyordu.

2011’de alt katta oturan R.T. bir kez daha kapıma geldi, yumruklarla… Ben birine bir şey oldu yardım istiyorlar diye düşünürken kapıyı açar açmaz karşılaştığım manzara felaketti; üstüme saldırdı “Lan travesti, öldüreceğim seni, orospu çocuğu” diyerek hakaretlerini sürdürdü. Kapıma dayanma gerekçeleri “eve sürekli erkek” girmesi… Sürekli evime giren çıkanı gözetledikleri yetmiyor gibi bir de bunu haklılaştırarak saldırdılar.

Polise gittiniz mi?

Evet, bu olayın ardından Feriköy Polis Karakolu’na gittim. Burada ifademi almadılar… Polise yaşadıklarımı anlattım, yıllardır apartmandakilerin bana rahat vermediğini, psikolojik şiddeti, maddi manevi yaşadığım zararı, sözlü tacizlerin o gün fiziksel saldırıya döndüğünü ifade ettim ve şikâyetçi olmak istediğimi söyledim.

Polis memuru “Bakın aynı apartmanda oturuyorsunuz, uğraşmayın, sizi rahat bırakmazlar” diyerek almadı ifademi. Şikâyetçi olamadım ama bugün yaşadıklarımın mesajını o gün aldım…

Polis: “Bu yaşadıklarınız görüntünüzden kaynaklanıyor, farkında mısınız”

Ama onlar sizi dava etti…

Öyle oldu… Bu saldırılar şiddeti değişerek 2011’den 2019’a dek devam etti. Hatta apartmana nereden buldularsa sevgilimle olan fotoğrafları asmışlar. Tüm katları dolaşıp topladım hepsini. Şimdi bu özel hayatın gizliliğinin ihlali değil mi?

Bu olayın ardından yeniden polise gittiniz mi?

Düşündüm ama daha önce ifademi almadıkları için vazgeçtim. Ta ki beni şikâyet ettikleri o güne kadar… 2019’da yine kapıma geldiler ama bu defa kalabalık biçimde ve bıçaklarla kapılara vurarak… Polisi aradım, can güvenliğim yok kapıma dayandılar gelin saldırganları alın dedim. Polis diyor ki gelirsek onları da sizi de alırız, sizi onlarla yan yana götürmek zorundayız deyip gelmediler.

O sırada saldırganlar da polis çağırmış, “fuhuş” yaptığımı ileri sürerek. Polis geldi sanki suçlu benmişim gibi kimliği aldı, karakola götürmeye çalıştı beni, kimliği geri alıp kendim gideceğimi söyledim.

Annemi de yanımda olsun diye alıp karakola gittim. Evden çıktığımda bile arkamdan üst katta oturan N.A. ve S.A. hakaretleri, küfürleri sürdürdü…

Bu defa ifadenizi aldılar mı?

Aldılar ama nasıl… O dönem Feriköy Karakolu’nda bir halkla ilişkiler birimi var önce oraya gittim, kapkaranlık içerisi. Olayları en başından anlattım. Polis memuru dinledi ve annemin yanında bana “Bu yaşadıklarınız görüntünüzden kaynaklanıyor, farkında mısınız” dedi. Annemin yanında kendimi çok kötü hissettim, annem çıksın konuşalım dedim, annemi çıkarmadı. Yalandan ifademi aldı, hakareti yazdı ama darp edildiğimi, haneye tecavüzü yazmadı. Karakola şikâyete gittim transfobiye maruz kaldım.

Ardından annem de olayların bir kısmına tanık olduğu için o da şikâyetçi olmak istedi, bu sefer annemin tanıklığını ve şikâyetini alıyorlar, memur küçümser şekilde “Ablacım sen neyden şikâyetçi olacak ya” diyor…

Şikâyetiniz işe yaradı mı? İfadeye çağırıldılar mı?

Bir hafta sonra, benim ısrarlarımla, her gün karakolu aramamla ifadeye aldılar onları. Polis memuru diyor ki ifadeye gelirlerse ifadelerini alırım…

Düşünsenize sizi ölümle tehdit eden, hanenize bıçakla girmeye çalışan, hakaret eden, iftira atan, sizi darp eden insanlar bunlar… Polis ifadelerini bile rica minnet alıyor. Ve bu süreçte benim kapının kilidini bozdular eve defalarca girmedim, kapıda gördüklerinde “dönme” diye bağırıyorlar… Kapımdaki bıçak izlerini görseniz…

Sizi neyle suçluyorlar?

Hakaretle…

Bu olayın ardından Çağlayan Adliyesi’ne gittim, savcılığa başvurdum. Savcılık onları ifadeye çağırdı, orada birbirlerine yalancı şahitlik yaptılar. İfadelerinde “evine erkek alıyor, fuhuş yapıyor, bu kişi dönme, travesti, şizofreni” diyorlar. Seks işçilerini, transları ve psikolojik rahatsızlıkları olan kişilere yönelik ayrımcılık taşıyan ifadelerine şunu da ekliyorlar, “Gelenek, örf ve adetlerimize aykırı bunlar, apartmanımızda, çevremizde travesti istemiyoruz” diyorlar.

Savcılık benim şikâyetime takipsizlik verip, onların avukatı olan Murat B.’a hakaret ettiğim ve kişisel bilgilerin hukuka aykırı olarak paylaşılması iddiasıyla hakkımda soruşturma başlatıyor…

Bu kişilerin avukatı Murat B. da bana defalarca saldıran ve bana defalarca hakaret eden bir kişi. Ben avukatı baroya şikâyet ettim. Hem aynı apartmanda yaşadığım ve beni ölümle tehdit eden kişiler hem de avukat hakkında uzaklaştırma kararları çıkardım 2022’ye dek, kararalar çok kez bozuldu…

“Transfobik, heteropatriyarkal aile değerleri en temel insan hakları üzerinde tutuldu”

Pandemide eve giremediğiniz bir süreç de olmuştu…

Ne yazık ki evet. Sahte ihbarlarla bana uzaklaştırma kararı çıkardılar, suç uydurarak çıkardıkları kararlar nedeniyle evime giremedim.

Ve bu olaylar sonucunda ben onlara açtığım davanın görülmesini beklerken onların bana açtığı dava nedeniyle 11 Mayıs’ta yargılanacağım.

11 Mayıs’taki duruşmanız için ne söylemek istersiniz?

Özetle ben bu sürecin her adımında en temel hakkım olan barınma hakkımı kullanmak istediğim için defalarca transfobiye, nefrete maruz bırakıldım. Transfobik, heteropatriyarkal aile değerleri en temel insan hakları üzerinde tutuldu. Yaşam hakkım tehdit edildi, kolluk şikâyetimi almadı, savcı takipsizlik verdi ve sistematik nefrete maruz kalan ben yargılanacağım…

Toplum translarla eşitlenmek istemiyor, gazeteciyim, kendi konutumda herkes gibi yaşamak istiyorum ama onlarla eşitlenmemi istemiyorlar, Translar, LGBTİ+’lar görünmez olsun, yok olsun istiyorlar, barınamasınlar, evsiz kalsınlar istiyorlar. Bu nefret çok fazla.

Nefrete karşı herkesi 11 Mayıs Perşembe, 11:15’te İstanbul, Çağlayan 26.Asliye Ceza Mahkemesi’ne bekliyorum.


Etiketler: insan hakları, nefret suçları, barınma
nefret