12/11/2012 | Yazar: Kaos GL

İlk başvuruyu keyfi olarak kabul etmeyen Ankara Valiliği, Memur-Sen, Kamu-Sen ve KESK’in temsilcileri ile ikinci kez başvuran Emniyet-Sen’in evraklarını kabul etti.

Polis Sendikası Emniyet-Sen Kuruldu Kaos GL - LGBTİ+ Haber Portalı
İlk başvuruyu keyfi olarak kabul etmeyen Ankara Valiliği, Memur-Sen, Kamu-Sen ve KESK’in temsilcileri ile ikinci kez başvuran Emniyet-Sen’in evraklarını kabul etti.
 
Ankara Valiliği, polislerin Cuma günü (9 Kasım 2012) yaptığı başvuruyu reddetmesinin ardından, bugün yapılan başvuruyu kabul etti. Valiliğin polislerin dilekçesini kabul etmesiyle Emniyet-Sen resmen kurulmuş oldu.
 
Emniyetin polis sendikası tahammülsüzlüğü ve keyfiliği
 
Polislerin ve diğer kamu çalışanlarının sendikalaşması önündeki keyfi yasakların kaldırılmalısı, asker ve polis dahil tüm kamu çalışanlarının sendikalaşma hakkının tanınması gerektiğini belirten Aziz Çelik, “Emniyetin polis sendikası tahammülsüzlüğü ve keyfiliği”, T24’de yazdı
 
Emniyetin (polisin) vatandaşa ve topluma karşı hak ihlallerinin sıradan vaka olduğu ülkemizde, emniyetin kendi mensuplarına karşı hukuksuzluğu ve keyfiliği yadırgatıcı değil. Polislerin sendikalaşma girişimi daha başvuru aşamasında keyfi uygulamalarla yüz yüze kalıyor.  Polis Sendikası Emniyet-Sen’in başvuru evrakları Emniyet Genel Müdürlüğü ve Ankara Valiliği tarafından keyfi bir biçimde alınmadı. Polis sendikasının başvuru dilekçesinin engellenmesi tam bir hukuksuzluk örneği. Konu polislerin sendikalaşmasının ötesinde Emniyet Genel Müdürlüğü’nün ve valiliğin kendisini yargı yerine koyması anlamına geliyor. Bu uygulama sadece polislerin sendikalaşmasında değil Genç-Sen (Öğrenci Gençlik Sendikası) ve Umut-Sen’in (Güvencesiz İşsiz İşçiler Sendikası) kuruluşunda da gündeme gelmişti. Emniyet bu sendikaların evraklarını da almak istememişti. 
 
Sendikalaşma İzne Bağlı Değil 
 
Oysa Türkiye’de sendika ve dernek kuruluşunda izin veya tescil sistemi söz konusu değildir. Ülkemizde sendika, dernek ve siyasi parti kuruluş prosedürü bildirim sistemine tabidir. Kuruluş evraklarının idari makamlara verilmesiyle birlikte tüzel kişilik kazanılır. İdari makamlar (İçişleri Bakanlığı, valilik veya emniyet) başvuru dilekçesini almaya mecburdur. Başvuru dilekçesi idarenin ön denetimine tabi değildir. Bu izin sistemi anlamına gelirdi. Türkiye 1946 Cemiyetler Kanunu değişikliğinden bu yana izin sistemini kaldırmıştır. Sendikaların, derneklerin ve siyasi partilerin kuruluşları ön izne tabi tutulamaz. İdare başvuru dilekçesini alır, yasaya aykırılık olduğunu düşünüyorsa yargıya başvurur. Kendini yargı yerine koyarak temel bir hak olan örgütlenme hakkının kullanılmasını idari bir işlemle (veya işlem yapmayarak)ortadan kaldıramaz. Sendikalaşma ve dernekleşmede izin ve tescil sistemi otoriter rejimlere ve diktatörlüklere özgü bir uygulamadır.
 
İzin sistemi otoriter bir yasa olan 1938 Cemiyetler Kanunu ile getirilmişti. Celal Bayar’ın başbakanlığı döneminde çıkarılan 3512 sayılı Cemiyetler Kanunu ile izin sistemi getirilmiş ve derneklerin (sendika ve partiler dahil)faaliyet gösterebilmesi için tüzüklerinin idari makamlarca (bazı durumlarda İçişleri Bakanlığı) tarafından tescil edilmesi hükmüne yer verilmişti. Yasa ayrıca sınıf adına ve esasına göre dernek kurulmasını da yasaklamıştı. 1938 yasasının bu hükümleri 1946 yılında kaldırılmıştı. O zamandan bu yana Türkiye’de dernek, sendika ve siyasi parti kuruluşunda bildirim sistemi benimsenmiştir. Gerek siyasi parti, gerekse dernekler ve sendikalar mevzuatına göre tüzel kişilik bildirimle birlikle kazanılır. Bu örgütlenme özgürlüğünün en önemli unsurudur. Aksi halde idare kendini yargının yerine koyarak örgütlenme özgürlüğünü çeşitli gerekçelerle engelleyebilir. 
 
Emniyet Genel Müdürlüğü Keyfi Davranıyor
 
Ancak Emniyet Genel Müdürlüğü (EGM) bu temel kuralı hiçe sayarak, tam bir keyfilikle davranıyor ve dilekçeleri almıyor. Bu vahim bir aşamadır. EGM yetkisini aşmakta ve suç işlemektedir. Örgütlenme özgürlüğünün esasını ortadan kaldırmaktadır. Kendilerinin denetleme ve yargılama görevleri yoktur. Dilekçeyi alırlar ve aykırılık olduğunu düşünürlerse yargıya başvururlar. Emniyetin bu hukuksuz uygulaması bile tek başına polise sendika lazım olduğunun kanıtıdır.
 
Gelelim polise sendika hakkının esasına. Ülkemizde sadece polis için değil pek çok kamu görevlisi grubu için sendika yasağı söz konusudur. Türkiye’de sendika yasağı çok geniş ve sadece polisle sınırlı değil. Uluslararası uygulamalara, normlara ve Anayasaya aykırı bu yasak listesi çok uzun.
 
4688 sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları ve Toplu Sözleşme Kanunu’na göre, 
 
Savcı ve yargıçların ve bu meslekten sayılanların sendikalaşması yasak 
TBMM ile Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreterliği ve MGK Genel Sekreterliğinde çalışan sivil kamu görevlilerinin sendikalaşması yasak 
Fakülte dekanları, enstitü ve yüksek okulların müdürleri ile bunların yardımcılarının sendikalaşması yasak 
Millî Savunma Bakanlığı ile Türk Silahlı Kuvvetleri kadrolarında çalışan sivil memurlar ve kamu görevlilerinin sendikalaşması yasak 
Ceza infaz kurumlarında çalışan sivil kamu görevlilerinin sendikalaşması yasak 
Polis ve silahlı kuvvet mensuplarının sendikalaşması yasak 
Ayrıca emeklilerin, öğrencilerin ve işsizlerin de sendikalaşmasını engelleyen çeşitli mevzuat hükümleri var. 
 
Avrupa’da 27 Ülkede 35 Polis Sendikası Var 
 
Oysa dünyada polislerin (ve hatta askerlerin) sendikalaşması yaygın bir uygulama. Avrupa’da 27 ülkede toplam 35 polis sendikası var. Polis sendikasının olduğu ülkeler arasında komşularımız Yunanistan ve Bulgaristan da var. Polis sendikaları Avrupa Polis Sendikaları Konfederasyonu (EuroCop) adlı  Avrupa ölçekli bir örgütün üyesi. EuroCop ise Avrupa Sendikalar Konfederasyonu (ETUC)’a üye 10 Avrupa sendika federasyonundan biri.  EuroCop, sosyal  Avrupayı, polisler için insan haklarını, demokratik denetim altında etkin bir polis hizmetini savunuyor ve polis hizmetlerinde özelleştirmeye karşı çıkıyor. Avrupa Polis Sendikaları Konfederasyonunun başkanı Anna Nellberg İsveçli bir kadın.
 
Sanıldığının aksine polis ve ordu gibi hiyerarşi ve emir-komuta zincirine dayalı yapılarda sendika çok daha önemlidir. Çünkü bu  tip yapılarda keyfilik ve hak ihlali daha yaygındır ve açığa çıkması  çok daha zordur. Kamuoyuna daha çok polis ve ordunun dışa dönük hukuksuzlukları yansımaktadır, oysa bu yapıların kendi içinde de ciddi bir hukuksuzluk, keyfilik  ve özlük hakları ihlali hüküm sürmektedir. Sendika emniyet ve ordu gibi yapılarda iç hukuksuzlukları azaltıcı bir rol oynayabilir.
Polis sendikası sadece polislerin çalışma koşulları ve özlük hakları açısından değil, hukuksuz uygulamaların sınırlanması açısından da önem taşıyor. Polis sendikası polisin kanunsuz-hukuksuz emirlere karşı çıkması açısından da bir güvence oluşturacaktır. 1980’lerin ortasında İstanbul’da düzenlenen bir sendikal toplantıya katılan bir İsveç polis sendikası yöneticisi “işkenceyi önlemek için polisin sendikalaşması şart” demişti.
 
İşçilerin sendikalaşmasının önüne dahi çok sayıda engelin çıkarıldığı, pek çok kamu görevlisinin sendikalaşmasının engellendiği koşullarda polisin sendikalaşması ilk bakışta fantezi gibi gelebilir. Ancak unutulmamalıdır ki, polisin de sendikalaşma hakkı vardır ve onların da haklarını aramaları son derece önemlidir. Polislerin ve diğer kamu çalışanlarının sendikalaşması önündeki keyfi yasaklar kaldırılmalı, asker ve polis dahil tüm kamu çalışanlarının sendikalaşma hakkı tanınmalıdır.

Etiketler: insan hakları, çalışma hayatı
İstihdam