19/10/2009 | Yazar: Kaos GL

Cinsel kimlikleri yüzünden toplum tarafından dışlanan ve geçtikleri her yerde alay konusu olup hakaretlere uğrayan travesti ve transeksüellerin hayatı polis tarafından çembere alındı.

Polisten transeksüellere ev hapsi işkencesi Kaos GL - LGBTİ+ Haber Portalı

Cinsel kimlikleri yüzünden toplum tarafından dışlanan ve geçtikleri her yerde alay konusu olup hakaretlere uğrayan travesti ve transeksüellerin hayatı polis tarafından çembere alındı. AKP'nin iktidara gelmesiyle zaten zor olan yaşamlarının cehenneme çevrildiğine dikkat çeken travesti ve transeksüeller,  özellikle Hüseyin Çapkın'ın İstanbul Emniyet Müdürü olmasının ardından polislerin kendilerine bakkala bile giderken Kabahatler Kanunu’ndan para cezası kestiğini, arabaları olmadığı halde trafik cezası kesildiğini duyurdu. Hatta yine bir transeksüel için tutulan polis tutanağında şu ifadeler yer alıyordu: ‘Tarlabaşı Bulvarı’nda uygunsuz kıyafetler ve davranışlarla çevreyi rahatsız ettiği tespit edilen bayan kıyafetli erkek…’


Sadece var oldukları için ölüme varan tehditlere, ağza alınmayacak hakaretlere maruz kaldıklarını anlatan travesti ve transeksüeller, Hüseyin Çapkın İstanbul Emniyet Müdürlüğü’ne getirildikten sonra polis tarafından tamamen ev hapsine itildiklerini, bunda Çapkın'ın getirdiği "puan" sisteminin etkili olduğunu söyledi.

‘İntihara Sürükleniyoruz’
İstanbul LGBTT Sivil Toplum Girişimi Kurucusu Demet Demir, transeksüellerin ve travestilerin çoğunun üniversite bitirmiş olmasına rağmen çalışma hakları olmadığına, istihdamdan dışlandıklarına dikkat çekti. Bu nedenle politik mücadelelerini daha çok transeksüellerin ve travestilerin var olma hakkı üzerinde yürüttüklerini dile getiren Demir, seks işçiliği yapan transeksüellerin ve travestilerin, olmayan can güvenliğinin sağlanması için de senelerdir uğraştıklarını belirtti. Gelişmiş ülkelerde transeksüel ve travestilere çalışmaları için özel bir yerin temin edildiğini hatırlatan Demir, ancak AKP’nin 2002 yılında iktidara gelmesiyle birlikte, transeksüel ve travestilerin zaten zor olan hayatlarının daha da içinden çıkılmaz bir hal aldığını söyledi. AKP’nin 2003 yılında ‘Teşhircilik yasası’ diye bir yasa çıkartarak travesti ve transeksüellerinin hayatını cehenneme çevirdiğini belirten Demir, bu yasaya dayanarak resmi polisler tarafından kendilerine keyfi olarak ceza kesilmeye başlandığını hatırlattı.  Bu yasa karşısında tepkilerini göstermek için dernek olarak kampanya başlattıklarını anlatan Demir,’’Verdiğimiz mücadele sonucunda bu yasa iptal edildi ve arkadaşlarımız beraat etti, ancak bu defa da ismini değiştirerek aynı işlevi gören ‘Kabahatler Kanunu’nu önümüze getirdiler. Daha çok seyyar satıcılara kesilen bu ceza aslında şikâyetlere dayalı bir ceza, ama bunu polisler keyfi olarak travesti ve transeksüellere kesiyor. Düşünebiliyor musunuz, yolda yürürken seni alıyor ve sana 69 TL’lik bir ceza kesiyor’’ dedi.

‘Amaç Yok Etmek’
Özellikle bu keyfi uygulamanın Hüseyin Çapkın’ın Emniyet Müdürlüğü’ne getirilmesiyle daha da yoğunlaştığına dikkat çeken Demir,’’Artık travestiler ve transeksüeller gündüz alınıyor, bakkala, evlerine erzak almaya giderken alınıyor, sokakta yürürken alınıyor. Kopeğini gezdirirken  alınıyor. Üstelik polisler arkadaşlarımızı marketin, bakkalın içine girerek herkesin ortasında alıyor. Kuaföre gidiyorsun kuaförün içine girip alıyorlar. Bir kafede kahve içiyorsun kafeden alıyorlar. Dayanılması çok güç bir baskı gerçekten’’ diye sitem etti. Polislerin çevreden hiçbir şikâyet olmamasına rağmen  ‘çevreyi rahatsız ediyorsunuz’ gerekçesini öne sürerek travesti ve transeksüellere ceza kesip onları şubeye götürdüğünü anlatan Demir,’’ Sırf seçtiğimiz cinsel kimlikten dolayı bizleri sokaklardan tecrit etmek için yapıyorlar bu uygulamayı. Bu yüzden çoğu arkadaşımız bunalıma girdi, intiharın eşiğine geldi’’ diye konuştu.

Arabası Olmayanlara Trafik Cezası
Sistemin kendisine normal bir işte çalışma olanağı yaratmadığı için seks işçiliği yaptığını belirten Ece Dalamar ise yaşananları şöyle anlattı: ’’Taksim’de ara sokaklarda evime giderken beni durduruyorlar ve arabam olmamasına rağmen trafik cezası kesiliyor. Diğer bir arkadaşımız İstiklal Caddesi’nde yürürken alınıyor ve sanki iş yapıyormuş gibi göstermek için ‘Tarlabaşı Bulvarı’nda otostop çekerken alınmıştır’ diye tutanak tutuluyor. Suçlu olarak göstermeye çalışıyorlar. Bir keresinde Şişli’de keyfi olarak arkadaşımla otururken alındım ve  bu defa da ‘Cumhuriyet Caddesi’nde alındı’ diye tutanak tuttular. Keyfi ceza kesmek için zaten bahaneleri hazır, o da onları rahatsız eden cinsiyet seçimimiz.’ Dün yine arkadaşlarından birisinin Kadıköy’de alındığını dile getiren Dalamar, ‘Arkadaşım Kadıköy’de alınıyor, oradan çıkıyor, bu defa aynı günde evinden alınıyor ve tekrar karakola götürülüyor ve yine ceza kesiliyor. Düşünebiliyor musunuz? Tamamen bir yok etme sistematiği’’ dedi. Yaşadıkları evlerin de, fuhuş evleri olarak gösterilip sürekli mühürlendiğini belirten Dalamar, içerde müşteri olmadığı için polisin kendini müşteri olarak yazdırdığına dikkat çekti.

‘Tekme Tokat İfade İmzalatılıyor’
Ev çalıştırmak gibi yalan suçlamalar yüzünden iki transeksüelin hapse atıldığını aktaran Dalamar, ’’Polis eve geliyor orada oturan arkadaşlarımıza ‘Karakola gidiyoruz size bir şey imzalatacağım’ dedi. Karakola gelindiğinde önlerine önceden yazılmış polis tutanağı koyuluyor ve imzalamaya zorlanıyorlar. İmzalamayı kabul etmediğin takdirde ise seni tekme tokat döverek imzalattırıyorlar’’dedi. Yapılan yürüyüş protestosu sonrasında polisin yeni bir metot uygulamaya başladığını söyleyen Dalamar, ’’Bizi karakola götürüyorlar fakat yazdıkları tutanağı bize göstermiyorlar. Böylece 15 gün içerisinde itiraz etmen gerektiği için bizim haberimiz olmadan cezalar kesiliyor. Sonra da evimize icra geliyor ya da hapse atılıyoruz’’ diye konuştu. Emniyet Müdürü Hüseyin Çapkın’ın gelmesiyle birlikte, artık travesti ve transeksüellerin sokakta bile dolaşma özgürlüğünün ellerinden alındığını belirten Dalamar, sözlerini şöyle sürdürdü: ’’Polisler bizleri evlerimiz önünde bekler oldu. Kapıdan çıkar çıkamaz emniyete götürülüyoruz. Düşünsene senin dolaşma özgürlüğünü yok ediyorlar. Öyle bir baskı. Karşı çıkarsak da şiddete maruz kalıyoruz.’’ Açık seçik giyinmemesine rağmen 15 defa teşhircilikten ceza aldığını belirten Dalamar, ‘’Fuhuş yapmaya çıkmadığım halde defalarca polisten sokakta dayak yedim. Şikâyetçi olduğumda, polisler mahkemeye beni vuran polisi değil de başka bir polis getirdiklerinden teşhis yapamıyorum ve böylece savcılıkta ‘Aranan şahıs bulunamamıştır’ diyerek kovuşturmaya yer olmadığı karar veriliyor ve dava kapanıyor’’ diye yaşadıklarını aktardı.

‘Artık Sokağa Çıkamıyoruz’
Polisin çalıştıkları evlerin eşyalarını çıkartıp yaktıklarını da anlatan Dalamar, bu yetmezmiş gibi hızını alamayan polisin mahalle halkını kışkırtarak kendilerini linç ettirmeye çalıştığına da dikkat çekti. Bu yoğun baskıları özellikle  kendilerine Önleyici Ekipler Büro Amirliği isimli ekibin yaptığını belirten Dalamar, ‘Beni balık pazarından alıp Kasımpaşa Karakolu’na getirdiler, yine keyfi ceza kestiler, tutanağı imzalamam için yanımda bulunan arkadaşımı tokatlayıp çeşitli işkenceler yaptılar, ben de dayanamayıp imzaladım’’ dedi. Bu baskı psikolojisi yüzünden artık dışarı bile çıkamadığı ifade eden Dalamar, kirasını ödeyemez hale geldiğini belirtti. Avrupa’da olduğu gibi, seks işçiliği yapanlara devlet tarafından bir düzenleme getirilmesini isteyen Dalamar,’’ Mademki travesti ve transeksüellere devlet alternatif çalışma ve eğitim alternatifi sunmuyor, o zaman para kazanabilmemiz için Avrupa’da olduğu gibi bizim çalışabileceğimiz ortamlar sağlasınlar. Barda çalışmak isteyenlere bar ortamı ayarlansın, otostop yapmak isteyenlere İstanbul’da polis koruması altında bir bölge ayarlansın, randevu evleri açılsın. Sen bana iş verdin de mi ben fuhuş yaptım, ya da eğitim hakkı mı verdin? Hiçbir olanak sağlamadan insanları yargılamaya kalkarsanız bu işin sonu iyi olmaz. Şiddet şiddetti doğurur’’ diye konuştu.

Seks işçiliği yapmadığı halde polis tarafından sadece sokakta dolaştığı için ceza kesildiğine dikkat çeken Seyhan Kaya ise başından geçenleri şöyle anlattı: ’’Bir gün arkadaşımla buluşmak üzere evimden çıktım ve Taksim’de yürürken birden polis yanıma gelerek bana, ‘Burada ne yapıyorsun ?‘ diye sordu.  Ben de ‘arkadaşımla randevum var’ dedim. Bana ‘Hiçbir yere gitmiyorsun, yürü bakayım ekip arabasına’ diye çıkıştı. Tabii bunu duyar duymaz hemen avukatımı arayacağımı söyledim, o anda durakladı.’

‘Polisten Ölüm Tehdidi’
Bu arada ekip arabasının yanına getirildiğini belirten Kaya, ''Aramanın içerisinde daha 18 yaşını doldurmamış iki çocuk bulunuyordu ve çocuklar beni gördüklerinde polislerle ' Abi bak onu aldınız bizi bırakın' diye pazarlık yaptıklarını duydum ve çok üzüldüm. Çünkü sanki travesti olmak terörist olmakla eşdeğermiş gibi bir önyargı yaratılmış çocukların zihninde bile'' diye sitem etti. Sonradan avukatı aradığını görünce polisin paniklediğine dikkat çeken Kaya, kendisine karşı hiçbir suçlama yöneltemeyeceği için 'Hadi git gözüm görmesin' diyerek kendisini bıraktığını anlattı. Artık evden çıkamadığına dikkat çeken Kaya, çıktığında ise ‘hangi ara sokağı kullanayım da polislere denk gelmeyeyim’ diye kendi kendine sorduğunu ifade etti.

Her sokağa çıktığında polis çemberine alındığına dikkat çeken Ebru Aşkın, 'Bir sabah bir akşam kontrol, hep de aynı polis ekibi tarafından ve sürekli ceza parası. Bir keresinde kulübün içerisindeyim ve içeri geldiler. Aralarından bir polis gözlerini mekânda gezdirerek benimle göz göze geldiğinde parmağını bana dikerek ' Sen gel'  dedi. Ben karşı çıktım, beni dışarıya götürdüler ve ağza alınmayacak küfürler ederek beni zorla arabaya bindirdiler. Beni parmağıyla işaret eden aynı polis bana dönerek 'Benim bir düğmem koparsa sen 7 ay alırsın. Sana istediğim gibi suç atarım, istediğin kadar itiraz et, ne de olsa bana inanırlar'' dedi.  Bir daha beni çağırdıkları takdirde arabaya kuzu kuzu bineceğimi söyleyerek bıraktı'' diye anlatıyor. Yine aynı memurun kulübe gelip kulüp sahibine beni bir daha kulübün içerisine almaması emrini verdiğini dile getiren Aşkın, ‘Bana bak, gözümüze fazla batıyorsun, bir gün seni halledeceğiz. Seni vuracağız ne de olsa kim vurduya gitti denir'' diye ölümle tehdit edildiğini söyledi.


Etiketler: insan hakları
İstihdam