11/02/2021 | Yazar: Özde Çakmak

Polonya’daki ayrımcı “LGBT’siz bölgeler” nasıl hayata geçti? Öncesinde neler oldu? Uygulama nelere yol açıyor?

Polonya’daki “LGBT’siz bölgeler”in analizi: Nasıl gerçekleşti? Kaos GL - LGBTİ+ Haber Portalı

Özde Çakmak, Brig News’ta bu yazıyı KaosGL.org için Türkçeleştirdi.

Son on yıla bakıldığında, Polonya hoşgörü konusunda iyi bir sicile sahip değil. İktidar partisi Law & Justice (PiS) (Hukuk ve Adalet) 2015 yılında iktidara geldiğinden bu yana durum daha da kötüleşti.

LGBTQ+ topluluğuna yönelik nefret dünyada her zaman vardı. Fakat diğer Avrupalı ülkeler ilerlemeye, daha ilerici ve daha hoşgörülü olmaya başladıklarında Polonya gözle görülür biçimde geride kaldı.

Bunun neden olduğu sorulabilir. Neden bir ülke vatandaşlarını kuirfobiye karşı korumak istemez?

PiS 2015 yılında, ardından 2019’da parlamento seçimini kazandı. Mevcut başkan Andrzej Duda seçimi iki kez kazandı. İkinci ve son dönemi 2025’de sona erinceye dek görevde kalacak. Duda PiS ile siyasi olarak ilişkili.

Polonya güçlerin geleneksel olarak üçe ayrılmasına uyarak yetkiyi yasama, yürütme ve yargı arasında bölüştürüyor. PiS’in parlamentoda çoğunlukta olması onları yasama haline getiriyor. Başkan Duda yürütme gücü. Böylece geriye yargı kalıyor.

İktidar partisi mahkemelerin “kontrolünü ele geçirince” sorun yaşandı. Anayasa Mahkemesi’nin yargıçları 2015 ve 2016 yılında görev süreleri bitmemesine rağmen görevden alındılar. Yeni seçilen yargıçlar PiS sempatizanı olarak kabul edildiler.

2018 yılında Özgür Mahkemeler İnisiyatifi ve Polonya Yüksek Mahkemesine ilişkin yeni yasaların kabul edilmesine yönelik protestolar başladı. Sokaklardaki gösterilere rağmen, kanun tasarıları geçti ve şimdi çok sayıda vatandaş iktidar partisinin “yargının sahibi olduğunu” iddia ediyor.

Dolayısıyla, PiS’in gayriresmi olarak artık Polonya Cumhuriyeti’nde nerdeyse mutlak gücü elinde tuttuğu söylenebilir. Ne var ki, partinin hala seçmenlerin desteğine ihtiyacı var. Ve destek alıyorlar.

Toplumsal araştırmalar ve piyasa araştırmaları alanında uzmanlaşan bir sivil toplum kuruluşu olan IBRİS’in gerçekleştirdiği bir ankete göre PiS 9 Ocak 2021 itibariyle hala %33.2 desteğe sahip. Hiçbir siyasi parti seçmenlerden daha çok destek almadı.

İhtiyaç duyduğu desteği alan PiS gücünü ve nüfuzunu ülkeyi yeniden şekillendirmek için kullanıyor. Siyasi gündemlerinin arasında LGBTQ+ topluluğuna yönelik nefreti yaymak da var. Queerler Polonyalı politikacılar ve hükümet destekli kitle iletişim araçları tarafından sürekli “LGBT ideolojisi” olarak adlandırılıyorlar.

Önyargılı basın ve hükümetin teşviğiyle homofobikler dizginleri ele aldılar. Polonya’nın kuzeydoğusundaki bir şehir olan Bialystok’ta gerçekleşen 2019 onur yürüyüşü sırasında homofobik kişiler yürüyüş yapanlara bağırarak küfür ve hakaret edince arbede yaşandı. Bütün nefretlerini ve saygısızlıklarını ifade etmek için LGBT onur bayrağını yakacak kadar ileri gittiler.

Yürüyüşün bazı katılımcıları agresif kuirfobiklerin saldırısına uğradılar ve hastaneye götürüldüler. İddialara göre, aldıkları yaralar nedeniyle hayatını kaybeden dört kişiden üçü ergendi, ikisi ise reşit değildi.

Onur yürüyüşlerine – en azından onur yürüyüşlerine izin verilen şehirlerde – polisin polis zırhıyla eşlik etmesi Polonya’da sıradanlaştı.

polonya-daki-lgbt-siz-bolgeler-in-analizi-nasil-gerceklesti-1

2019’da, Gazeta Polska (“Lehçe Gazetesi”) yayınladıkları sayıda gökkuşağının üzerine çarpı işareti koyarak “LGBT’siz bölge” yazan özel etiketler iliştirdiler. İnsanlar etiketli Gazeta Polska’nın nüshalarını satın almaya devam ederken kuirfobi devam etti. Pek çok kişi LGBTQ+ topluluğuna yönelik nefreti göstermek için etiketleri pencerelerine yapıştırdı.

Polonyalı devlet başkanı nefreti körüklerken homofobik kabus devam ediyor. Andrzej Duda 2020 yılındaki başkanlık kampanyasında “LGBT ideolojisi”nin komünizmden daha kötü olduğunu ilan etti. Duda şunları söyledi: “Bayanlar baylar, bize onların [LGBT] insan oldukları söyleniyor, bu yalnızca bir ideoloji.”

Başkan sözlerine devam ederek komünist ideolojiye karşı çıkan bir geçmişi anlattı: “Annemin ve babamın kuşağı 40 yıl boyunca komünist ideolojiyi okullardan defetmek için, […] gençlik örgütlerindeki ergenlerin, gençlerin, çocukların, ordudaki askerlerin beynini yıkayamamak ve onları telkin edememek için savaşmamışlardı; şimdi bizler başka bir ideolojiyi, insanlar için daha tehlikeli olan, saygı ve hoşgörü klişeleri altında derin hoşgörüsüzlük gizleyen, ona yenilmek istemeyenleri dışlayan bir ideolojiyi kabul edelim diye savaşmadılar.”

Duda LGBTQ+ topluluğunun bir “ideoloji” olduğunu iddia ederek kendisinin yanlış bilgilendirildiğini ve cahil olduğunu kanıtladı. Dünyanın dört bir yanındaki kuirleri üzmekle kalmadı, yanlış bilgilerin yayılmasını da sağladı. LGBTQ+ belli bir yaşam tarzını reddedenleri dışlayan bir tarikat değildir. Halihazırda dışlanmış hisseden, aykırı olarak görülmek istemeyen, sapkın olarak görülmek istemeyen, sevdikleri için kendilerinden nefret edilmesini istemeyen bir insan topluluğudur.

Duda’nın konuşmasından sonra, daha fazla sayıda Polonyalı LGBTQ+ topluluğunun bir grup insandan ziyade, bir “ideoloji” olduğuna inanmaya başladı. Kendi sözlerinin ve düşüncelerinin ne kadar yıkıcı ve toksik olduğunu fark etmeyerek onlara “yıkıcı” dedi.

Polonya’daki Katolik Kilisesi LGBTQ+ topluluğunu kabul etmiyor. Cis-heteronormativite dışındaki her şeyin “günah” olduğunu ve dinleriyle çeliştiğini düşünüyorlar. PiS Katolik Kilisesi ile yakından bağlı, ikisi birbirine dayanıyor.

Rahip Tadeusz Rydzyk ülkedeki en popüler dini medyayı kuran - Radio Maryja ve Telewizja Trwam – Katolik bir papaz. PiS yıllardır Rahip Rydzyk’ı finanse ederek çeşitli projelerini hükümetin parasıyla ödüyor. Karşılığında ise Polonya’daki Katolik Kilisesi iktidar partisini destekliyor. Örneğin, seçim boyunca partinin ve Duda’nın zaferi için dua etmek amacıyla ayinleri kullandı.

Polonyalılar genellikle çok dindarlar, çoğu Katolikliği savunuyor. Çoğu zaman PiS’e oy vermeleri ya da kuirleri adlandırdıkları üzere “sapkınlar” ve “pedofiller” ile savaşmalarını söyleyen vaazlar veren papazları dinliyorlar.

Başpiskopos Marek Jędraszewski LGBTQ+ topluluğunu bir “gökkuşağı vebası” olarak adlandırdı. Bu yalnızca pek çok kişinin kendilerine sevgi ve kabullenme getireceğine inandıkları Kilise’nin insanları küçümsediğini ve sözde koruması gereken kişilere zulmedilmesine yardım ettiğini kanıtlıyor.

polonya-daki-lgbt-siz-bolgeler-in-analizi-nasil-gerceklesti-2 

Polonya haritası. Kırmızı alanlar LGBT karşıtı yasaların olduğu, yeşil alanlar bu yasaların reddedildiği, sarılar ise lobi faaliyetlerinin sürdüğü alanlar. Kaynak: Nefret Atlası (atlasnienawisci.pl)

Bu da bizi büyük finale, bu yazıyı okuma nedeninize getiriyor: kötü şöhretli “LGBT’siz bölgeler

Polonya’daki çoğu ilçe ya da kasaba homofobik yasaları onaylayarak bölgeyi “LGBT ideolojisi”nden arındırılmış ilan etti. Bunlardan bazıları bahsi geçen kuirfobik Başpiskopos Jędraszewski’yi destekledi.

LGBT-aktivisti Bartosz “Bart” Staszewski bu kasabaları ziyaret etmeye ve bölgelerin isim plakalarının altına “LGBT’siz bölge” levhaları koymaya başladı. Daha sonra levhaların fotoğrafını çekti ve orada kabul edilen kuirfobik yasaların mesajını yaymak için sosyal medyada paylaştı.

Yabancı basın bu hikayeyi ele almaya başladığında, Polonya Başbakanı Mateusz Morawiecki dahil olmak üzere iktidar partisinden çok sayıda politikacı Bart’ı yalan söylemekle ve yanlış bilgileri yaymakla suçladı.

Morawiecki Polonya’daki LGBT karşıtı bölgeler bakımından “LGBT-serbest bölgeler” ifadesini kullanmanın “sahte haber,” “deep fake” ve “aldatmaca” olduğunu belirtti. Bu arada kuirfobik kasabaların, kazaların ve ilçelerin varlığı PiS’in iddiaları yalanlamasına rağmen gerçektir.

Morawiecki kullandığından daha farklı bir anlama sahip olan “deepfake” [sahte görüntü, yapay montaj] ifadesini kullandı. Deep fake ses ve video kayıtlarını manipüle etmek için bir yapay zekayı kullanma yöntemidir. Video üretmek için kullanılır, örneğin Channel 4 tarafından yayınlanan Kraliçe II. Elizabeth’in 2020 Alternatif Noel mesajı bir deep fake idi. Bu yüzden, Staszewski’nin projesine ilişkin olarak bu ifadenin kullanılması yanlıştır.

Staszewski Polonya’nın dört bir yanına seyahat etmeye, farklı bölgelerin fotoğraflarını çekmeye ve hoşgörüsüzlüklerini çevrimiçi göstermeye devam ediyor.

polonya-daki-lgbt-siz-bolgeler-in-analizi-nasil-gerceklesti-3

2020’de, Avrupa Eşitlik Komisyonu üyesi Helena Dalli LGBT karşıtı yasaları hayata geçiren altı Polonya kazasının AB fonu taleplerinin reddedileceğini duyurdu.

28 Temmuz 2020’de Twitter’da, “Üye devletler ve devlet yetkilileri AB değerlerine ve temel haklara saygı duymalıdırlar,” dedi.

“Bu nedenle ‘LGBT’siz bölgeler’ ya da ‘aile hakları’ kararlarını benimseyen Polonyalı yetkilileri kapsayan 6 kasabanın ikiz başvuruları reddedildi.”

Polonya Adalet Bakanı Zbigniew Ziobro AB’nin kararına uymadı ve reddedilen kazalardan biri olan Tuchów’a istediği meblağın üç katını verdi. Tuchów AB parasını alamadı ama bunun üç katı hükümet fonu aldı.

LGBTQ+ topluluğu hakkında görüş ayrılıkları var. Białystok’ta olduğu gibi polisin gözü önünde kuirlere saldıran Katolik aşırılıkçılarla birlikte eşitlik ve hoşgörü için mücadele eden Bart Staszewski gibi kişiler de mevcut.

Hükümet kuir Polonyalıların umutlarını kırmaya çalıştığında, AB umut veriyor. Karanlık çağlardan kalma yasaları hayata geçirmeye devam ettikçe hiçbir devlet ilerleyemez ve daha ilerici olamaz. Korkudan kim olduğunu açıklayamadığı bir ülkede yaşamayı kim ister? Seni kabul etmeyen bir komşu yüzünden evden her çıkışında korkudan taş kesilmeyi kim ister? Yalnızca kendi nefretlerini değil, hükümetin de nefretini sana yansıtan homofobikler tarafından saldırıya uğrayabileceğine dair sürekli, sonsuz bir anksiyete hali içerisinde yaşamayı kim ister?

Hükümet kendi vatandaşlarını korumayı reddettiğinde, harekete geçmek zorundasın. Her şeyin daha iyi olacağını umut et. Umut mücadeleyi sürdürmene yardım edecek. Mücadele gerçek, ama senin gücün de öyle.

Kesin olan bir şey var. Biz buradayız, biz kuiriz ve hiçbir yere gitmiyoruz.


Etiketler: insan hakları, yaşam, nefret suçları, kent hakkı, dünyadan
nefret