18/10/2006 | Yazar: KAOS GL

‘15 Ekim 2006 tarihinde Star TV’de yayınlanan "Popstar Alaturka" adlı yarışma programında Bülent Ersoy ve Ebru Gündeş arasında yaşanılan tartışmadan öğrendik ki, yarışmaya aday olan bir kişi sesinin güzelliği, sesini kullanma becerisi/yeteneği gibi özellikleriyle değerlendirilmeyip, programda tarif edildiği üzere "kırık" olması nedeniyle elemeleri geçememiştir.’ Lambdaistanbul LGBTT Dayanışma Derneği ‘kırık’ tartışmalarına basın açıklamasıyla yanıt veriyor.

‘15 Ekim 2006 tarihinde Star TV’de yayınlanan "Popstar Alaturka" adlı yarışma programında Bülent Ersoy ve Ebru Gündeş arasında yaşanılan tartışmadan öğrendik ki, yarışmaya aday olan bir kişi sesinin güzelliği, sesini kullanma becerisi/yeteneği gibi özellikleriyle değerlendirilmeyip, programda tarif edildiği üzere "kırık" olması nedeniyle elemeleri geçememiştir.’ Lambdaistanbul LGBTT Dayanışma Derneği ‘kırık’ tartışmalarına basın açıklamasıyla yanıt veriyor.

KAOS GL

15 Ekim 2006 tarihinde Star TV’de yayınlanan "Popstar Alaturka" adlı yarışma programında Bülent Ersoy ve Ebru Gündeş arasında yaşanılan tartışmadan öğrendik ki, yarışmaya aday olan bir kişi sesinin güzelliği, sesini kullanma becerisi/yeteneği gibi özellikleriyle değerlendirilmeyip, programda tarif edildiği üzere "kırık" olması nedeniyle elemeleri geçememiştir.

Yarışmaya katılmış bu adayın "kırık" olduğu söylenerek ima edilen, eşcinsel olmasıdır. Bir insanın eşcinsel olduğunu kendisi söylemedikçe bilemeyiz. Ancak bu durumda da ortaya çıktığı gibi mesele, bu kişinin eşcinsel olması değil, "eşcinsel varsayılması", ve bu nedenle haksızlığa uğramasıdır. Televizyon seyircilerinin gözleri önünde ortaya çıkan bu gerçek, eşcinsel, biseksüel, travesti ve transseksüellerin cinsel yönelimleri ve/veya cinsiyet kimlikleri nedeniyle çalışma hayatında karşılaştıkları sorunlardan birine örnek teşkil etmektedir. İki sene önce Türk Ceza Kanunu'na "cinsel yönelim ve cinsiyet kimliği temelli ayrımcılığın suç sayılmasını" istememizin nedeni, işte bu şekildeki ayrımcılıkların ve yaşanılan haksızlıkların karşısında yasal bir yaptırıma ihtiyaç duymamızdı. Yasalar LGBTT bireylere yönelik ayrımcılığı suç olarak tanımlamadıkça pek çok insan bu şekilde yeteneklerini, bilgi birikimini, becerilerini kullanmak isterken çeşitli engellemelerle karşılaşacak ve yasalar da bu engellemelerin destekleyicisi olmaya devam edecek.

Bülent Ersoy bu durumu televizyon seyircilerinin karşısında açık etmemiş olsaydı, çoğumuzun bu ayrımcılıktan haberi olmayacaktı. Bir insan daha hem haksızlığa uğramış hem de sessizliğe itilmiş olacaktı. Şimdi en azından yaşananlar açığa çıkmıştır. Bu durum "Popstar Alaturka" yarışma programı jürisinin, yarışmanın amacına uygun olmayan kriterlerle çalıştığını göstermektedir. Bizler, programın yapımcılarının bu hatayı düzeltmelerini, yarışmaya katılan ve izleyen insanların güvenini bu şekilde sarsıcı kriterlerin gelecekte tekrar geçerli olmayacağını ifade etmelerini temenni ediyoruz. Çünkü "Popstar Alaturka" yarışması, bu haliyle bir "ses yarışması" olmaktan uzaklaşmıştır.

* Yukarıdaki metni Star Televizyonu Görüş ve Öneriler Bölümü'ne ve D Productions Prodüksiyonlardan Sorumlu Direktör Armağan Çağlayan'a ilettik.

Lambdaistanbul LGBTT Dayanışma Derneği


Etiketler: medya
nefret