13/04/2006 | Yazar: Kaos GL
"İnsanların pek çoğu gey kültür diye yutturulan uyuşturuculardan fazlasıyla aldılar. Geyler artık gey olmanın insan olmaktan daha iyi ve daha yüce olmadığını kavradılar. İnsan olmak tüm duygu ve duygulanımları içerir ve eşcinsellik de bunlardan birisidir."
"İnsanların pek çoğu gey kültür diye yutturulan uyuşturuculardan fazlasıyla aldılar. Geyler artık gey olmanın insan olmaktan daha iyi ve daha yüce olmadığını kavradılar. İnsan olmak tüm duygu ve duygulanımları içerir ve eşcinsellik de bunlardan birisidir."KAOS GL
İngiltere'de yapılan tartışmalar gey ve beraberinde diğer cinsel azınlık ve egemen heteroseksüel kimliklerinin yaşadığı bunalımı anlatıyor.
Birkaç hafta önce Pink Paper her iki cinsten insanlarla da birlikte olan ancak kendilerini biseksüel olarak tanımlamayan insanlar üzerinde bir araştırma yaptı. Bu kişilerin yaptığı tüm etiketleri reddetmekti. The Independent bu konuyu ele aldı ve söz konusu olguyu "flexisex" (esnekcinsel ya da oynarcinsel) diye tanımladı. Ancak sadece az sayıda yazar -Mark Simpson, Paul Burston ve en son olarak Alan Sinfield "Gey ve Sonrası" adlı kitabında- bu etiketlerin bıkkınlık getirmiş ve tıka basa etiketle doldurulmuş bir toplumda gey kimliğinin geleceği üzerinde duruyorlar.
Aynı-cins ilişkiler yayılıp kabullenildikten sonra geleneksel gey kimliği ve bu kimlikten doğan gey topluma ne olacak? Dünya artık çok değişti. Örneğin Londra'da yayınlanan Time Out dergisi, geçen yıl fantezileri konusunda okurlarıyla anket yaptığında ortaya çok dikkat çekici sonuçlar çıktı. Sitreyt (heteroseksüel) erkeklerin yüzde 17'si aktör George Clooney'i ve yüzde 14'ü Ewan McGregor'u düşlediklerini söylemişler. Sussex Üniversitesi'nden Profesör Alan Sinfield, Gey ve Sonrası'nın yazarı diyor ki: "Cinsel çeşitliliğin büyük oranda kapitalizmin ürünü olması ironiktir. Thatcher hükümeti bizden kaybolmamızı istedi. Bu strateji ailenin parçalanmasına önemli ölçüde katkıda bulundu ve bu da sonuçta eşcinselliğin süregelen meşrulaşmasına neden oldu." Ancak Sinfield gey kültürün önemli bölümünün bir mitolojiye dayandığını söylemektedir. Ve bu mitolojinin günümüzde yapı çözümü yapılmaktadır. Ancak bu da geriye kalan boşluğu neyin dolduracağı sorununu ortaya çıkarmaktadır. Sinfield'a göre cinsel çeşitlilik ya da son zamanlarda esnekcinsel denen şeyin yeni bir kavram olduğu kesinlikle doğru değildir. Bu çeşitlilik her zaman varolmuş ve hatta bazı toplumlarda kurumsallaşmıştır. Daha önemli olan konu gey ve sitreyt terimlerinin cinselliği fazla basitleştirmesi ve hayatı yeterince açıklayamamasıdır. Ancak Sinfield, gey kimliği algılayışlarının mitoloji ve aldanma sınırını aştığına inanmaktadır. "Örneğin Soho'nun bizlerin kendimiz için yarattığı, kendiliğinden oluşan bir gey getto olduğu fikri kadar gerçek dışı bir şey olamaz. Gerçek durum şudur ki kentli iş adamları pazar araştırması yapmış ve Londra'nın merkezinde geylere ait bir semte yönelik artan talebi görmüşlerdir." Sinfield yalnızca küçümseyici bir pazarlamanın nesnesi haline geldiğimize inanmıyor aynı zamanda Pembe Pound (bol para harcayan geyler) düşüncesini de gülünççe hatalı buluyor. "Pek çok lezbiyen ve gey sefalet içinde yaşıyor ve daha da çoğu güvensizlik içinde." Çok sayıda insan için geyliklerini son moda ürünlerle ifade etme daveti (mali) güçlerinin yetmeyeceği bir ayartı. Ancak genç gey erkek ordularının tüketimciliğin tuzağına düşmeleri gerçekte çok tehlikeli. "Bu sömürünün inceltilmiş bir biçiminden başka bir şey değil."
Peki gelecekte ne olacak? "Bunu söylemek çok zor. Ancak "gey"i kimliğimiz olmaktan çıkaramayız. Sahip olduklarımızı siyasal bir düzeyde geliştirmeli ve onun üzerine bir şeyler inşa etmeliyiz." Ancak bu düşünce yazar ve Anti-Gey'in editörü Mark Simpson tarafından eleştiriliyor. Simpson gey kültür ve kimliği hakkındaki bir dizi geleneğe meydan okuyor. "İnsanların pek çoğu gey kültür diye yutturulan uyuşturuculardan fazlasıyla aldılar. Geyler artık gey olmanın insan olmaktan daha iyi ve daha yüce olmadığını kavradılar. İnsan olmak tüm duygu ve duygulanımları içerir ve eşcinsellik de bunlardan birisidir." Simpson Pride'ın (Gey gurur yürüyüş ve şenlikleri) geleceği konusundaki kavgalı tartışmayı gey kimliğinin parçalanışının işareti olarak görüyor. "Gey kimliği krizdedir. Pride bunun güçlü bir örneğidir. Çünkü Pride'ın ne olduğu ve neyi başarmaya çalıştığı konusunda bir uzlaşma yoktur. 'Lezbiyen, Gey, Biseksüel ve Transgender Pride'ı başlığı bile kendi başına herkese her şey olmanın nasıl başarısız bir girişim olduğunu gösteriyor."
Ancak Sinfield gibi Mark Simpson da gelecek hakkında bir öngörüde bulunamıyor. "Bunu söylemek mümkün değil. Ancak cesaret verici olan heteroseksüelliğin de krizde olmasıdır. Erkeklerin kovalayıp kadının naz yaptığı heteroseksüel ilişki tarzı artık yürümemektedir. Tüm kurallar ve roller kırılmış ve bunların yerine neyin alacağı da henüz kesinleşmemiştir."
İki seçkin yazar kendi aralarında tartışa dursunlar sıradan gey ve lezbiyenler bu tartışmadan ne çıkarabilirler? Paul Burston bir süredir İngiltere'yi dolaşarak, sokaktaki eşcinsel halkla konuşup kitabı Queens' Country'yi (Kraliçeler Ülkesi) hazırlamakta. Burston'a göre:
"Londra ve Manchester gibi büyük kentlerden ayrılır ayrılmaz cinselliklerini büyük bir mesele olarak görmeyen lezbiyen ve geylerin var olduğunu görüyorsunuz. Örneğin, Somerset'te küçük bir bar işleten bir gey çiftle tanıştım. Bu barı işletmeye başladıklarında yerel bir gazete bu çiftin gey olduklarını açıklamış. Bu haber çiftin yaşamına düşünülebileceği gibi herhangi bir zarar vermemiş Hatta barın müşterileri ve komşular gelerek gey çifti onları herhangi bir saldırı ve homofobiye karşı koruyacakları sözünü vermişler."
Burston gezisi sırasında Güney Galler'deki eski orta okulunu ziyaret eder. "15 yaşında bir lezbiyen öğrencinin okul müdürüne giderek homofobiden yakındığını duyduğumda şaşkınlığa uğradım. 15 yıl önce ben bu okulda öğrenciyken böyle bir şey asla gerçekleşemezdi."
Ancak Burston'da paranın gey kimliğini canlı tutmadaki rolü konusunda aynı ölçüde eleştirel. "Üzerinden sağlanacak bir kar olduğu sürece her zaman bir gey kimliği varolacaktır. Nihai amacımız gey kimliğinin ortadan kalkmasıdır."
Ancak başka bazı insanlar soruna daha basit şekilde bakıyor. Eski tüfek aktivist Lisa Power'a göre: "Kimliğimizin sınırları zamanla değişiyor. Kanımca lezbiyen ve geyler diğer insanların yatakta ne yaptıkları konusuna artık daha hoşgörüyle yaklaşıyorlar--tıpkı diğer insanların da bizim yatakta ne yaptığımız hakkında daha hoşgörülü olmaları gibi. HIV konusu cinsel kimliğe yönelik tavırların değişmesinde önemli rol oynamıştır, çünkü virüs bizi seks hakkında çok daha dürüst olmaya zorlamıştır--çünkü sorun olan ne söylediğiniz değil ne yaptığınızdır."
Peki gelecekte ne olacak? Toplum ve eşcinsellik arasındaki ilişkinin son bir turnusol testi olarak , Pink Paper kuzey Londra'dan bir grup öğrenciyle konuştu: 15 yaşındaki Damian "Bir insanın gey olup olmaması beni ilgilendirmiyor. Okulda bazı gey oğlanlar tanıyorum ve eğer birileri sataşacak olursa yardım etmeye çalışıyorum. Çok sayıda genç insanın ara sıra gey ilişkiyi denediğini sanıyorum. Kuzenim bir lezbiyen ve onunla aramız gerçekten çok iyi. Geyler AIDS'e yakalanmamaya özen göstermeli ve kondom kullanmalılar."
14 yaşındaki Mark daha etkileyici bir gözlemde bulunuyor. "Yalnızca başka bir oğlanla gey seks yaşamış olmanız gey olduğunuz anlamına gelmez değil mi?" Çeşitliliğe saygı duymak bakımından gelecek kuşaklardan umutlu olmak için bir hayli sebep varmış gibi görünüyor.
****
Araştırmalar Geylerin Varlıklı Olduğuna Dair Miti Boş Çıkardı (NGLTF)
ABD'de yeni yayınlanmış bir araştırma, yaygın bir şekilde kabul görmüş olan gey, lezbiyen ve biseksüellerin varlıklı insanlar olduğu fikrinin gerçek olmadığını ortaya koydu. Gey, lezbiyen ve biseksüeller heteroseksüellerden çok kazanmak bir yana, daha az bile kazanıyorlar.
Birçok bilimsel çalışmanın gösterdiğine göre gey, lezbiyen ve biseksüeller tek tek de, çiftler halinde de heteroseksüellerden fazla kazanmıyorlar. Bazıları fakir, bazıları zengin, çoğu heteroseksüellerde de olduğu gibi orta sınıftan.
Eşcinsellerin varlıklılığı bir çok sağ görüşlü organizasyon ve kişi tarafından eşcinselliğe yapılan saldırılarda temel alınan bir görüştü.
Çeviri: Selçuk
Kaynak: Pink Paper, 24 Nisan 1998
Etiketler: