30/01/2013 | Yazar: Nayat Karaköse

Sumru Yavrucuk’un hem oyuncu hem de yönetmen olarak harikalar yarattığı ‘Kimsenin Ölmediği Bir Günün Ertesiydi’ adlı oyun, ‘Bugün çok mutluyum, kimse ölmedi’ cümlesiyle başlıyor.

"Bugün Çok Mutluyum, Kimse Ölmedi" Kaos GL - LGBTİ+ Haber Portalı

 

Türkiye tiyatrosuna çok değerli metinler hediye eden, toplumsal dertlere seyirci kalmayıp bu dertleri kaleme alan ve belki de o dertlere seyirci kalanları o dertlerin izleyicisi haline getirip sorgulatan Ebru Nihan Celkan’ın yazdığı ve Sumru Yavrucuk’un hem oyuncu hem de yönetmen olarak harikalar yarattığı ‘Kimsenin Ölmediği Bir Günün Ertesiydi’ adlı oyun, “Bugün çok mutluyum, kimse ölmedi” cümlesiyle başlıyor. Oyun, Altıdan Sonra Yapım tarafından, Yiğit Sertdemir’in sanat yönetmenliğinde yürütülen ‘6 Üstü Oyun’ projesinin ilk ürünü. Bu proje kapsamında altı yerli oyun yazarının kaleme alacağı ‘bugün’ temalı oyunlar her ay Kumbaracı 50’de tiyatro severlerle buluşacak. Neredeyse her gün birilerinin ölmesine veya öldürülmesine tanıklık ettiğimiz günümüzde, kimsenin ölmemesi bir mutluluk nedeni. Kötülük sıradanlaştıkça ister istemez mutluluğun tanımı da değişiyor; çok başka şeylerle mutlu olabilecekken, iyi şeyler olmasından değil de, kötü bir şey olmamasından mutluluk duyuyoruz. Oyunun açılış cümlesi ve Sumru Yavrucuk’un bu cümleyi söylerken izleyiciye yansıttığı hissiyat, daha ilk andan izleyicinin yüreğini titretiyor.

Bir transseksüelin hikâyesi

Yavrucuk, oyunda ‘Umut’ adında bir transseksüeli canlandırıyor. Bir gününe tanıklık ettiğimiz Umut, hayatını bir film şeridi gibi anlatmaya başlıyor; güzel anlar, mutlu anlar, korkunç anlar, hayaller, hayal kırıklıkları, hayat kırıklıkları, kederler, sevinçler, hayatın attığı tokatlar, hepsi birer birer canlanıyor izleyicinin gözünün önünde. Asker bir babanın oğlu, annesinin ‘umudu’ olan Umut, Allah’a kadın olmasına yardımcı olması için dua etmiş hep ve sonunda gemileri yakıp evden kaçmış. Kendisinden asıl ‘ben’i yaratmak için yola çıkan Umut’un en büyük yarası, annesi. Oyunda, Umut’un on yıldır telefonla aradığı annesine açılmasına, annesinin ise suskunluğuna tanıklık oluyoruz. Umut annesini çok özlüyor, annesinden bahsederken evlatlığı elinden alınmış bir çocuk oluyor. Bazen insan ölmeden önce ölür ve her unutuluş bir ölümdür; Umut da bu yüzden “Annen seni unuttuysa ölmüşsündür” diyor ve her telefonda, belki de dirilmeyi umarak, annesinden bir kelam bekliyor. Umut yaşıyor ama yaşarken arkadaşlarının öldürülüşüne, transseksüellere yapılan zulme şahitlik ediyor. İşte bu yüzden kimsenin ölmediği günler çok mutlu onun için. Oyun, izleyiciye “Kaçımız bir transın hikâyesiyle ilgileniyoruz ki?” sorusunu sorduruyor. Aynen apartman kapıcısının Umut’a hitap ettiği gibi, transları ‘şey’e indirgiyoruz ister istemez. “Gözden uzak olsunlar da başlarına ne gelirse gelsin” düşüncesi, toplumun geneline hâkim. Umut anlatıyor, dile geliyor ve dinleyenler, onun samimiyetinden etkileniyor.

Sumru Yavrucuk’tan çarpıcı performans

Oyunda sahne tasarımı çok yerinde kullanılmış. Sokağa açılan kapı, içerde yaratılan dünyaya dış dünyanın da dahil edilmesi, gerçeklik hissini güçlendiren bir unsur olmuş. Zaten metnin en büyük gücü, hakikiliği ve içtenliği. Kısa sürede çok şey anlatan bir metin yazmak, işin en zor yanı, ve Ebru Nihan Celkan bunu çok iyi başarmış. Kullanılan müzikler de ayrıca güzel, Radiohead’in ‘Exit Music for a Film’ adlı şarkısının enstrümantal versiyonu ve Orhan Gencebay’ın ‘Batsın Bu Dünya’sı, metnin ruhuna çok iyi uymuş. Oyun bitiminde Sumru Yavrucuk’tan da müzikle ilgili bir sürprizle karşılaşıyor izleyici. Yavrucuk’u izlerken “Bir metnin hakkı ancak bu kadar iyi verilebilirdi” diyorsunuz. O bir duayen ama oyunu izlerken, hayatı boyunca bu rolü beklemiş ve şevkle, gönül yakınlığıyla Umut’u doğurmuş hissiyatına kapılıyorsunuz. Bazı karakterler yaratılır, bazılarına ise gebe kalınır, sancılar çekilir ve sonunda doğurulur. Sumru Yavrucuk da bedeninden yepyeni bir beden yaratmış, bunu yaparken İlyas Odman’dan destek almış ve sonuçta, izleyicinin hafızasına özel olarak not düşeceği bir performans sergilemeyi  aşarmış. Sezon boyunca devam edecek olan ‘Kimsenin Ölmediği Bir Günün Ertesiydi’ 25, 26 Ocak, 2, 13-17 Şubat tarihlerinde Kumbaracı 50’de izlenebilir

Kaynak: Agos

 


Etiketler: kültür sanat
İstihdam