24/09/2012 | Yazar: Kaos GL

Üniversiteden bu yıl mezun olan Zeynep Oral’ın trans bireyleri anlattığı "Ben, Sen, O..." filmi bu yılki Adana Altın Koza’da ödül kazandı ve Antalya Altın Portakal’da ise finale kaldı.

Yaşar Üniversitesi’nden bu yıl mezun olan Zeynep Oral’ın iki trans kadının hikâyesini anlattığı "Ben, Sen,O..." belgesel filmi 19. Uluslararası Adana Altın Koza Film Festivali’nde "En İyi Belgesel" ödülünü kazandı; 49. Uluslararası Antalya Altın Portakal Film Festivali’nde ise finale kaldı. 

Oral’la "Ben, Sen, O" belgesel filmini ve sinemaya dair gelecekte neler yapmak istediğini konuştuk.

LGBT bireylere ilişkin bir film çekmeye nasıl karar verdin?
LGBT bireyleri her zaman merak etmiştim. Çünkü LGBT bireylere özellikle de transseksüellere ilişkin o kadar çok şey yazılıp çiziliyor ki... İster istemez zihnimizi ele geçirmeye başlıyor tüm bu yargılar, öğretilenler, şartlanmalar.

İzmir’de Baki Koşar’ı anmak için Siyah Pembe Üçgen İzmir Derneği her yıl anma haftası niteliğinde nefret suçları kapsamında bir hafta düzenliyor. Ben de bu yıl düzenlenen 4. Baki Koşar Nefret Suçları ile Mücadele Haftasına katıldım. Bakmadığım birçok açıdan baktım meseleye. Gündelik hayatta içselleştirerek kullandığımız nefret söylemlerinin farkına varmamı sağladı bu yılki mücadele haftası.
 
Çok istedim mezun olmak üzere olan bir sinema öğrencisi olarak tüm bu öğrendiklerimi sadece belleğime değil kamerama da kaydedebilmeyi. Tabi sonradan bu isteğin gerçeklemesinin o kadar da kolay olmadığını anladım. Çünkü insanların hayatına kamerayı sokup aniden: "Hadi şimdi de buraya anlatın derdinizi" demek çok yersiz olacaktı. 

Sonra Siyah Pembe Üçgen kadınlarının toplantılarına katılmaya başladım. Bu grup, kadın meseleleri üzerine düşünen ve dayanışan, bir anda kendimi içinde bulduğum ve çok mutlu olduğum bir gruptu. Ve orada Demet Yanardağ isimli transseksüelle tanıştım. Çok yürekliydi, kendisini harika ifade ediyordu ve bilgisi dinlenmeye değerdi. Ve kendi kendime "İşte o kadın" dedim. "O kadının belgeselini çekmeliyim!"

Peki oyuncuları nasıl ikna ettin?

Demet’le birbirimize güvendik. Öncelikle dostluğumuz gelişti. Zaten aksi olsaydı ne ben ne de o samimi duygularla böyle bir belgesele girişemezdik. Selma ise Demet’in ev arkadaşıydı. O da hiç düşünmeden bana yardım etmeyi kabul etti. Başlarda hepimizin ufak tefek çekinceleri oldu ancak bu hiçbir zaman bu filmden vazgeçirmedi bizi.
 
Filmde vermek istediğin mesaj neydi?
Filmin mesajını yönetmen olarak benim vermem ne kadar doğru olur bilemiyorum. Daha doğrusu herkesin yorumu farklı olabilir filme dair. Ama ben çevremdeki insanlardan yola çıkarak şunu demek istedim: Bize benzemeyene beslediğimiz bu kin ve nefret niye? Bunun yanında film ayrımcılığa uğrayan bireyleri, tabii başta LGBT’leri görünür olmaya, mücadele etmeye çağırıyor. Ben de Demet’te filmdeki bu cesur kadını sonuna kadar destekliyoruz.

Filmin ismi neden "Ben, Sen, O..."?

Filmin ismi bize ilkokulda öğretilen " Ben, sen , o" dan geliyor. Çok masum gibi görünen "O" zamiri... Nedense aslında uzak olandır, dışarıdakidir.

Ne kadar zamanda çektin ve kaç dakikalık bir film? 
Filmin süresi 17 dakika 45 saniye. Bu belgeseli aynı zaman da üniversitede bitirme ödevim olarak da sundum. Bu yüzden sürem sınırlıydı. Yaklaşık 1 aylık bir sürede çekimleri bitirdik.

Festivallere göndermeye nasıl karar verdin? Finale kalacağını düşünüyor muydun?
Altın Portakal benim için çok önemliydi. Geçen yıl yani 48. Antalya Altın Portakal’da 3. Sınıfta çektiğim kısa filmim ilk kez özel gösterim almıştı ve bir sinema öğrencisi olarak bundan büyük onur duymuştum. Altın Koza ise öğrenciler için ulusal yarışma düzenliyordu. Ve bu Altın Koza gibi prestijli bir festivalin öğrencilere yaptığı hoş bir jestti. Hiç düşünmeden ikisine de başvurdum ve önce Altın Koza’da daha sonra Altın Portakal’da finale kaldığımızı öğrendim.  Ne diyebilirim ki, bazen hala rüya gibi geliyor.
 
Daha önce hangi tarz filmler çektin?
Daha önce ders kapsamında kısa film denemelerim olmuştu. İlk kısa filmim olan Teker, 48. Antalya Altın Portakal Film Festivalinde jüri özel gösterimi ödülünü almıştı.
 
İlerisi için neler yapmayı planlıyorsun?
Film yapmayı her zaman çok istiyorum. Bu çok stresli bir süreç ama sonucunda kendi yarattığınız bir şeyi izlemenin hazzı da bambaşka. Tabii bu kurmaca film için hissettiğim bir durum. 

Belgesel çok daha hassas benim için. Çünkü belgeselle, gerçek olan bir durumu kendi doğrularınızla yeniden inşa ediyorsunuz. Bu da olaylara daha boyutlu bakmanızı sağlıyor. En azından benim için bu böyle. Ama her şeye rağmen yaşadığım müddetçe film yapmak ya da yapan arkadaşlara dahil olmak istiyorum. Benim için önemli olan filmin yönetmeni olmak değil, inandığım bir işin içinde yer almak. (Serhat Korkmaz/bianet)
 
Not: Bu söyleşi Altın Koza sonuçları açıklanmadan önce yapıldı.

Etiketler: kültür sanat
İstihdam