22/03/2019 | Yazar: Gözde Demirbilek
Çocuk - Ergen Psikiyatri Uzmanı Serdar Alparslan, Netflix’in “eşcinsel yaşam tarzını normalleştirme propagandası” yaptığını iddia etti. Homofobik paylaşımını yoruma kapatan Alparslan’ın yazısı hâlâ yayında.
Çocuk - Ergen Psikiyatri Uzmanı Serdar Alparslan, Netflix’in “eşcinsel yaşam tarzını normalleştirme propagandası” yaptığını iddia etti. Homofobik paylaşımını yoruma kapatan Alparslan’ın yazısı hâlâ yayında.
Serdar Alparslan
Haliç Üniversitesi Klinik Psikoloji Yüksek Lisans programında öğretim üyeliği yapan ve Çocuk ve Ergen Psikopatoloji dersleri veren Yrd. Doç. Dr. Serdar Alparslan iki gün önce yaptığı paylaşımda, Netflix’in (dizi-film yapımcısı ve dağıtımcı şirket) “eşcinsel yaşam tarzını normalleştirme propagandası” yaptığını iddia etti. Alparslan homofobik yazısının bir kısmını Instagram üzerinden paylaştı. Ancak, yazısına gelen tepkiler üzerine paylaşımını yoruma kapatan Alparslan’ın yazısının tamamı internet sitesinde hâlâ erişilebilir durumda.
Cinsel Eğitim Tedavi ve Araştırma Derneği (CETAD), ruh sağlığı çalışanlarının görevinin çocuğun, ergenin ve erişkinin kendi cinsiyet kimliği ve ifadesini keşfetmesi sürecinde kişiye yardımcı olmak, kendisini utanmadan tanıma ortamı yaratmak olduğunu, kendi doğrularını yansıtmak ya da dayatmak olmadığını söylüyor.
“Gençlere Netflix tuzağı”
Yazısına “Gençlere Netflix tuzağı” başlığını veren Serdar Alparslan başında “Maalesef Netflix dizilerinde gençlerimizin izlerken bile fark edemediği bir takım propagandalar gizlenmiştir. Bu propagandaların en tehlikelilerinden biri ise eşcinsel yaşam tarzını normalleştirme propagandasıdır. Aslında eşcinsel kişi için normal olan ilişki tarzı, Netflix dizilerinde, heteroseksüllerin de rahatlıkla yaşayabileceği bir hayat gibi gösterilerek eşcinsel yaşam tarzı normaleştirilmeye çalışılmaktadır” gibi eşcinselliğe dair “normal olan ilişki tarzı” ifadesini kullansa da yazının devamında şu cümlelerle homofobik fikrini temellendirdi:
“Günümüzde Netflix dizilerinin amacı, gençlerimizin kafa karışıklığı yaşayarak eşcinsel ilişkinin sadece eşcinsel kişiler için olduğunu unutup kendilerinin de bu ilişki tarzını yaşayabileceklerini, hatta bu ilişkileri anlık heyecanlar olarak tecrübe edebilecekleri zararsız aktiviteler olarak görmelerini sağlamaktır. Bu çok tehlikeli algı oyunları cinsel kimlik gelişimindeki gençleri oldukça olumsuz etkilemektedir. Genç zihinler, yeni deneyimlere açık beyinlere sahiptirler. Her şeyi deneme eğilimi ve cesaretleri vardır. Bu nedenle genç insanların, nasıl uyuşturucu ve alkole başlama ve bağımlı olma eğilimleri yüksekse bu tip cinsel beyin yıkamalara da eğilimleri yüksektir.”
Aileleri ve devleti kontrole çağırdı
Alparslanoğlu, “eşcinsel propagandaya karşı” kaleme aldığı homofobik yazıda aileleri harekete geçmeye şöyle çağırdı:
“Bu tip zihin yönlendirme çalışmalarının yakın bir gelecekte genç jenerasyon üzerindeki cinsel etkilerini görmüş olacağız. Çok geç olmadan bu konuda gerekli eğitim ve tedbirlerin alınması gerekmektedir. Ne yazık ki ailelerin gençlerin bilgisayar ve tabletlerde neler izlediklerini takip etmekte zorlanması ve devlet kurumlarının da dijital ortamdaki bu dizileri ve filmleri kontrol altına alacak düzenlemelerinin henüz olmaması, bu tedbirlerin alınmasını zorlaştırmaktadır. Bu nedenle ailelerin bu konudaki farkındalığının arttırılması ve sorumluluğun büyük bölümünü sırtlanması gerekmektedir.”
“Ruh sağlığı çalışanına düşen kendi doğrularını dayatmak değildir”
Cinsel Eğitim Tedavi ve Araştırma Derneği (CETAD), 19 Temmuz 2018’de yayınladığı yazıda “Çocukların ve ailelerin yargılanmaya ve karşılığı olmayan ümitlere bağlanmaya değil, toplumda karşılaşabilecekleri olumsuz tutumlara başa çıkabilir hale gelmeye, desteklenmeye ihtiyaçları vardır” diyerek ruh sağlığı çalışanlarını, çocukların kendisini utanmadan tanıma ortamı yaratmaya çağırmıştı:
“Çocukta çekirdek cinsiyet kimliğinin nasıl belirdiği, nasıl geliştiği bu alanda yapılan araştırmalara rağmen bilinmemektedir. Dolayısıyla cinsiyet kimliğinin belirlenmesinin yetiştirmeyle, sosyal ilişkiyle ilgili olduğunu söylemek de, bedensel özelliklerin doğal sonucu olduğunu söylemek de doğru değildir. Bazı çocuklar doğduklarında bedensel özelliklerine bakılarak tayin edildiklerinden farklı bir cinsiyet kimliği ve cinsiyet ifadesi geliştirirler. Tayin edilen cinsiyetle deneyimledikleri cinsiyet arasındaki fark nedeniyle yaşanan hoşnutsuzluk ruh sağlığı uzmanlarının yardımını gerektirebilir.”
“Yardım arayana çocuk ve ailelere ruh sağlığı çalışanlarının destek sağlaması gereklidir. Ancak güncel psikiyatri, psikoloji ve tıp bilgisi çocuk ya da erişkinin cinsiyet kimliği, cinsiyet ifadesi ve cinsel yöneliminin aile tarafından belirlenemediği, yönlendirilemediği gibi, ruh sağlığı çalışanlarınca da şekillendirilemeyeceğini açıkça ortaya koymaktadır. Ruh sağlığı çalışanlarına düşen çocuğun, ergenin ve erişkinin kendi cinsiyet kimliği ve ifadesini keşfetmesi sürecinde kişiye yardımcı olmak, kendisini utanmadan tanıma ortamı yaratmaktır; kendi doğrularını yansıtmak ya da dayatmak değil.”
Etiketler: insan hakları, sağlık