18/04/2016 | Yazar: Ömer Akpınar

‘Kendinizi sevmezseniz, bir başkasını nasıl seveceksiniz? Buna bir amin alabilir miyim?’ Dünyaca ünlü drag queen RuPaul’un gösteri dünyası, kimlik politikası ve tabii ki drag hakkında konuştuğu söyleşiden öne çıkanları KaosGL.org Türkçeleştirdi.

RuPaul: Canına yandığım hayatı fazla ciddiye alma Kaos GL - LGBTİ+ Haber Portalı

“Kendinizi sevmezseniz, bir başkasını nasıl seveceksiniz? Buna bir amin alabilir miyim?” Dünyaca ünlü drag queen RuPaul, “Amerika’nın bir sonraki drag süperstar”ını seçtiği “Drag Yarışı”nın her bölümünde bu cümleyi kuruyordu.

Bu ayın başında “Gay for Play” adında yeni bir yarışma programıyla ekranlara çıkan RuPaul gösteri dünyası, kimlik politikası ve tabii ki drag hakkında LGBT dergisi Metro Weekly’ye konuştu. O söyleşiden öne çıkanları KaosGL.org Türkçeleştirdi:

Metro Weekly: Yeni yarışma programın Gay for Play ile başlayalım.

RuPaul: Bu yarışmanın vizyonu, evimde misafir ağırladığımdaki ortamı yakalamaktı. Zihni çalıştıran oyunlar oynamaya bayılırım. İçinde sayılar olan oyunlarda iyi değilimdir ama bir insanın entelektüel DNA’sını kazıp çıkarmanız gereken psikolojik oyunları severim. Benim ilgimi bunlar çekiyor.

“Drag’e aşığım”

MW: Gay for Play’dan uzun zaman önce, şimdilerde sekizinci sezonu gösterilen Drag Yarışı geldi tabii. Bu programın bu kadar uzun süreceğini ve böylesi bir etki uyandıracağını tahmin edebilmiş miydin?

RuPaul: Gösteri dünyası çok ama çok sert bir endüstri. Hiçbir şeyin gerçekten başarıya ulaşacağını bekleyemiyorsunuz. Bir programın başarılı olması çok şaşırtıcı ve heyecan verici oluyor. Ama çoğu iş başarılı olamıyor. Ben sahneye atladığım otuz küsur yılda pek çok şey yaptım ve büyük bir kısmı insanlarla bir bağ kuramadı.

Yani hayır, programın bu kadar uzun sürmesini beklemiyordum, ama bunu yapmaktan hoşlandığımı da biliyordum. Drag’e, drag sanatına aşığım.

“Geniş kitleler hakkında düşünmemeye çalışıyorum”

MW: Drag Yarışı geniş kitleler üzerinde, en azından drag queen’lerin kabul edilirliği ve popülerliği açısından, çok büyük bir etki yarattı.  

RuPaul: Geniş kitleler ve onları neyin etkilediği hakkında pek düşünmemeye çalışıyorum. Ben işimi yapıyor muyum, yapıyorum, eğleniyor muyum, eğleniyorum, bitmiştir. Her konuya bu şekilde yaklaşıyorum. Demek istediğim, geniş kitleler Donald Trump’a ölüp bitiyor. Bu geniş kitleler hakkında neyi gösteriyor?

“Drag dördüncü duvarı yıkıyor”

Drag queen’ler hiçbir zaman kabul edilmeyecek. Zaten drag’lerin istediği de kabul görmek değil. Başka insanlar kabul görmek isteyebilir ama drag istemez. Drag’in amacı kültüre kendini fazla ciddiye almamasını hatırlatmaktır. Bizim amentümüz, canına yandığım hayatı fazla ciddiye alma’dır. İnsanlar bunu anlamıyor. Ama drag dördüncü duvarı yıkıyor ve kültürümüzde bizim fazla ciddiye aldığımız ne varsa onlarla dalgasını geçiyor. Bu yüzden de hiçbir zaman anaakım olmayacak zira insanların çoğu kendine farklı bir açıdan bakma kavramını idrak edemiyor.

“Drag kimliğe meydan okur”

Tam da bu yüzden drag çok tehlikeli. Drag her zaman punk rock olagelmiştir çünkü kimliğe meydan okur. Kimliği alır karşısına ve der ki “Bak hele! Şimdi tamamen başka bir şey oldum. Böyle giyindim.” Ve bizim kültürümüz bunu gerçekten anlamıyor ya da buna bir alan tanımıyor. Herkesin belli bir kutuya girmesi gerekiyor. Senin yerin o kutu ve ömrün billah orada kalacaksın.

“Her şey boka sarabilir”

MW: ABD’de artık ülke genelinde evlilik eşitliği var. Eşcinsel haklarının ilerlemesi konusunda iyimser misin

RuPaul: Ben uzun süredir buralardayım, eğilimlerin yükselişini ve düşüşünü gördüm. İlerlemeyi de gördüm, gerilemeyi de ki sadece eşcinsel hareketlerinde değil, cinsiyet olsun ırk olsun bütün hareketlerde. Ekonomide bir değişim yaşanırsa her şey boka sarabilir, ciddiyim. Bunun gerçekleştiğine kendi ömrümde bizzat şahit oldum. Deneyimlerim ve gözlemlerim bana insanların sevgi ve açıklıktan ziyade korkuyla daha rahat hissettiklerini gösterdi. Kimsenin moralini bozmak istemem. Ama insanlardan gelebilecekler konusunda her daim temkinliyimdir.


Etiketler: kültür sanat
nefret