13/11/2019 | Yazar: Kaos GL
Heinrich Böll “Sağ Popülizmin Yükselişi ve Sosyal Hareketlerin Mücadele Yöntemleri” konferansında, sağ popülizmin sosyal hareketlerin önüne koyduğu sorunlar ve tehditler konuşulacak.
Heinrich Böll
“Sağ PopülizminYükselişi ve Sosyal Harektlerin Mücadele Yöntemleri” konferansı düzenliyor.
15-16
Kasım tarihlerinde, İstanbul’da düzenlenecek olan konferansın konuşmacılarından
biri de Kaos GL’den Aylime Aslı Demir. Demir, 16 Kasım Cumartesi günü
gerçekleşecek olan “Sağ Popülizme Karşı Direniş ve Sosyal Hareketler”
tartışmasında “Öngörülemez zamanlar: Türkiye'de siyaseti Queerlemek!” başlığı
ile konuşacak.
Konferans,
sağ popülizmin yükseliş nedenlerini ve demokratik rejimler üzerindeki
etkilerini değerlendirmeyi, aynı zamanda da sosyal hareketlerin önüne koyduğu
sorunları ve tehditleri tartışmayı amaçlıyor.
Demir,
16 Kasım Cumartesi günü gerçekleşecek olan “Sağ Popülizme Karşı Direniş ve Sosyal
Hareketler” tartışmasında “Öngörülemez zamanlar: Türkiye'de siyaseti
Queerlemek!” başlığı ile konuşacak.
Konferans’ın çağrı metni
şöyle:
“Popülizmin
yükselişte olduğu, popülizm çalışmalarının da revaçta olduğu bir dönemin
içindeyiz. Bir zamanlar “doğuş halindeki demokrasilerin” ürettiği geçici bir
siyasal olgu olarak görülürken, bugün popülizm otoriter, hatta bazı
biçimlerinde ırkçı ve kadın düşmanı sağ parti ve oluşumlardan sol kitle
hareketlerine uzanan bir çeşitlilikte tüm dünyada yükselişte olan siyasal
hareketleri tanımlamakta kullanılıyor. Popülist olarak tanımlanan hareketleri
ortaklaştıran temel bir özellik, kendilerini elitist olarak nitelendirdikleri
geleneksel temsili demokrasinin kurumlarına bir alternatif olarak sunmaları,
halkın iradesini doğrudan yansıtma iddiasında olmalarıdır.
“Popülizmin
tanımsal çeşitliliği devam etmekle beraber son dönemde öne çıkan tanımlarının
hepsinin popülizmi siyasal bir olgu olarak gördüğünü, saf ve temiz “halk” ile
yozlaşmış “elit” ikiliğini tanımlarına dâhil ettiklerini belirtmek gerekir.
Popülist hareketler her zaman halka referans verirler ve eylemlerini halkla
özdeşlik kurarak veya ona hitap ederek gerekçelendirirler; elit-karşıtı
duygulara dayanırlar ve halkı [ve elitleri] içinde ayrımlar olmayan yekpare bir
grup olarak görürler. Bir siyasal strateji olarak popülizmin ilgili literatürde
dört unsuru vurgulanmıştır: kişiselleştirilmiş ve ataerkil bir siyasi liderlik
kalıbı, çok sınıflı bir koalisyon, şekilsiz ve eklektik bir ideoloji, siyasi
desteği güçlendirmek için maddi hediyeler dağıtılması.
“Her
ne kadar popülizm kavramının tekrar siyasetin gündemine girmesini 2008 küresel
krizinin etkilerine (özellikle kurulu siyasal temsil biçimlerinin krizi ve
neoliberal ekonomik oydaşmanın krizi), büyük ölçekli göç hareketlerine, ABD’de
Donald Trump’ın seçilmesine ve Birleşik Krallık’ta Brexit oylamasına borçlu
olsak da, popülizm olgusu Brezilya’dan Tayland’a ve Türkiye’ye kadar çevre
kapitalist toplumsal formasyonlar açısından daha eski bir olguya işaret eder.
Akademik çalışmalar popülizmi ithal ikameci sanayileşmenin kolay aşamasında
serpilmiş milliyetçi ve içe dönük iktisadi politikalarla özdeşleştirmişlerdir.
Ancak bu toplumlarda popülizmin 1990’lı yıllarda tekrar kendisini göstermesi ve
ekonomik liberalizm ile bir arada olabileceğini kanıtlaması, bu argümanın
sorgulanmasına neden olmuştur.
“Özellikle
dikkat çeken husus sağ popülist parti ve hareketlerin son yıllarda
kaydettikleri büyük gelişmedir. Pek çok ülkede “müesses nizam” ve “halk”
arasında politik bir sınır çizen sağ popülistler, küreselleşme süreçlerinin
neden olduğu değişen ekonomik ve sosyal koşullarda kendilerini dışlanmış
hisseden toplumsal kesimlerin taleplerini yabancı düşmanı bir söylem altında
eklemlemeyi başarmışlardır. Nüfuz kazandıkları yerlerde siyasal gündemi
belirleme ve merkez siyaseti temsil eden partilerin politikaları üzerinde uzun
dönemli etkiler yaratma şansını kazanmışlardır. İktidara geldikleri ülkelerde
ise (Türkiye, Polonya, Macaristan gibi), demokratik kurumları zayıflatmış veya
istikrarsızlaştırmışlar ve kendilerini güçler ayrımı, insan hakları gibi kurucu
demokratik prensiplerden uzaklaştırmışlardır.
“Bu
konferans sağ popülizmin yükseliş nedenlerini ve demokratik rejimler üzerindeki
etkilerini değerlendirmeyi, aynı zamanda da sosyal hareketlerin önüne koyduğu
sorunları ve tehditleri tartışmayı amaçlamaktadır. Konferans sağ popülizmin
yükselişinin bağlamı, günümüz konjontürünün hangi unsurlarınca desteklendiği ve
bu olguyla nasıl mücadele edilebileceği üzerine bir tartışmayı kışkırtmayı
hedeflemektedir. Farklı uluslararası deneyimleri bir araya getirerek küresel
bir olgu olan popülizm üzerine karşılaştırmalı bir tartışma zemini sunmayı
istiyoruz. Konferans hem konuya ilgi duyan araştırmacıları hem de sağ popülist
hareketlerle farklı düzeylerde mücadele eden aktivistleri buluşturarak; hukukun
üstünlüğünü, denge ve fren mekanizmalarını, bağımsız sivil toplumu, bireysel ve
sosyal hakları ve çoğulculuğu aşındıran otoriter pratikler ve kurumsal
düzenlemeler karşısında hangi siyasal ve toplumsal kapasitelerin harekete
geçirilebileceğini tartışabileceğimiz bir platform sunmayı hedeflemektedir.
Özellikle sağ popülizm karşısında başarılı toplumsal hareket örneklerini öne
çıkartmak ve deneyimlerini ortaklaştırmak hedeflenmektedir.”
Etiketler: yaşam, siyaset