29/11/2014 | Yazar: Kaos GL

Devrim sakallarına, erkekliklerine öykünülen abilerimizin anlı şanlı kahramanlıklarından mı ibaret?

Sakalsız bir oğlanı sevememek Kaos GL - LGBTİ+ Haber Portalı
Hasan Polat Arkadaş Z. Özger’in şiirine ve kitabıyla ilgili yapılan tartışmalara ilişkin yazdı:
 
Bir şey olmak ile onun imkânı arasındaki sınırda yaşayaduran hallerimizin ne menem bir körlük, ne görkemli bir sağırlıkla haşır neşir olduğunu kim söyleyebilir bize?
 
Yaşamın sakin, dingin korosuna inat çok sesli yüzler, illet bedenler, ille de o hep bildiklerimiz, kıyıdakiler.
 
Şiiri resmi gömlekleriyle örtmeye niyetlilerden, o en çok bilenlerimiz güruhundan sıyrılarak pencereler, şehir, ev, kaçmak, ölmek üzerine nasıl konuşmaya vakit bulamıyorsak; öyle de durup kalıyoruz o sınırda, bir defa geçersek o sınırı asla geri dönemeyeceğimizden korkuyoruz.
 
Oysa tezatlar da aynılıklar üretir, faşizm kedisizdir, ölmek tebdil-i mekânın reddidir, canlardan dökülenler tenimize saplanır, erkekliğin vicdanı yoktur, Arkadaş erkek değildir.
 
Öyleyse sorulmalıdır:
 
Ah’lar Ağacı’nın gölgesine gömülenle gömülmeyen bir olur mu?
 
Bir olur mu hiç kemirgen sevişgenlerle, aşkını acıyla büyütüp bir sevişmeyi öğrenenler?
 
Bir kediden bin sevgi devşirenlerle, bir sevgiyi bin kedide öldürenler?
 
Çokça söylenmiştir: Bilge Karasu’nun kediler üzerinden biz kedisevmezlere söyledikleri kitabi değildir, yanlışlanmayacak bir sevgiyi imler bu sözler. Eşitliğe inanabilmenin, sevgiyi çoğaltabilmenin, öldürmeden yaşayabilmenin imkânını verir. Arkadaşça söylersek: Merhaba Canım.
 
Evet, hayat trajik bir homoseksüeldir. Niye?
 
Yirmi beş yaşında mintanıyla gömülmüş bir şairi aynı tekrarlarla devrimci erkek şair yapmanın uğraşını, bu uğraşın halet-i ruhiyesini, bu ruhun neyi besleyeceğini düşündükçe; evet, barışı ve eşek arılarını hiç unutmuyorum. Ne diye?
 
Devrimden erkek, erkekten devrim araklamanın devrimsizliğini; devrim şairliğinin devlet şairliğinin neresine düşeceğini bildikçe; evet, güneşe ve penise tapan rüzgârın yönü. Neden?
 
Sakalı kesik bir oğlanın yüzüne mürekkeple sakal yapmanın vicdansızlığını, sloganlardan değil şiirden ve sevdadan feragat etmenin korkunçluğunu düşündükçe; evet, zeki müreni seviniz.
 
Mayıs Yayınları tarafından Sevdadır adıyla yayımlanan bir kitabı var Arkadaş Z. Özger’in. Arkadaş’ın yakınında olmuş herkes söylüyor: Yaşasaydı yayımlanacak kitabının adını Sakalsız Bir Oğlanın Tragedyası koyacaktı. Ve Yayınevi, şiirleri Sakalsız Bir Oğlanın Tragedyası adıyla yayımladı ancak Arkadaş’ın ailesi gerekli izinlerin alınmadığı ve izinsiz yayımlandığına dair bir açıklama yaptı. Bu mevzu böyle sürüp gittikçe tamamlanamamış bir ömrün çoğul şiirinin yolculuğu da tamamlanamıyor.
 
Adını kendi kulağına fısıldamış, kendisine konulan adın tek harfini alıp yeni bir ada doğmuş bir şairin kitabının adını, o öldükten sonra yayımlansa bile değiştirmiş olmanın gerekçesini devrimci etiğin neresinde bulacağız sorusu ortada duruyor halen. Bu durumun iyi niyetle açıklanamayacak bir tarafı var çünkü, Arkadaş’ı sevememekle ilgili bir tarafı da.
 
Devrimci olmak ve eşcinsel olmak yan yana durmaması gereken iki kimlik gibi birbirinden ayrılıp sıfırlandıkça, tragedya hiç bitmiyor.
 
Burada şunu düşünüyor insan: Arkadaş’ın eşcinselliği, nezdinizde onun devrimciliğini tehdit mi ediyor?
 
Devrim sakallarına, erkekliklerine öykünülen abilerimizin anlı şanlı kahramanlıklarından mı ibaret?
 
Arkadaş erkek değildir, görmek istediği kitabının adı Sevdadır değildir.
 
Bu sakalsız oğlanı gerçekten sevebildiğimizde ancak tutacak elimizden Ferhat. 

Etiketler: kültür sanat
İstihdam