16/05/2023 | Yazar: Aslı Alpar

Meclis aritmetiğini sağ muhafazakarlar lehine değiştiren 14 Mayıs’ın ardından LGBTİ+’ların mücadelesi üzerine Kaos GL’den Remzi Altunpolat’la konuştuk.

Sandıktan sonra: Karamsarken de umuda sahip olabiliriz, yeniden başlamak için… Kaos GL - LGBTİ+ Haber Portalı

14 Mayıs Pazar günü gerçekleşen Cumhurbaşkanı ve Milletvekili Seçimi’nin kesin olmayan sonuçlarına göre Cumhurbaşkanlığı seçimleri ikinci tura kaldı. 

Sandık sonuçları Meclis’e LGBTİ+, kadın düşmanı politikalarıyla Yeniden Refah Partisi (YRP) ile AKP listelerinden Hür Dava Partisi’nin (HÜDA PAR) de girdiğini gösteriyor.

Meclis aritmetiğini sağ muhafazakarlar lehine değiştiren seçimin ardından LGBTİ+’ların mücadelesi üzerine Kaos GL’den Remzi Altunpolat’la konuştuk. Altunpolat, LGBTİ+’lar açısından mücadele bitimsiz, diyor ve yeni rotalar oluşturmaya çağırıyor.

Cumhurbaşkanı seçimleri, milletvekili seçimlerini gölgede bırakmış olabilir mi?

Mümkün. 2017 Referandumundan sonra inşa edilen başkanlık sistemini düşündüğümüzde seçimlerin “başkan” figürü etrafında döndüğünü söylemek de mümkün. Hele ki Türkiye’de cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi olarak adlandırılan mevcut sistemin demokratik bir başkanlık sistemi değil başkancı bir sistem olduğu düşünüldüğünde…

Bugünden baktığımızda muhalefet partilerinin “Nasıl olsa Meclis’te çoğunluğu elde ediyoruz” varsayımıyla milletvekili seçimlerini yeteri kadar önemsemediğini düşünebilir, Emek ve Özgürlük İttifakı bileşenlerinin, Millet İttifakı’nın süreç içinde hatalar yaptığı aklımıza gelebilir. Ancak bu yorumlar için erken olduğunu düşünüyorum. Özellikle sosyal medyadan seçimlerin ardından suçlu arayan çok sayıda yorum okuyoruz. Bunun doğru olmadığını düşünüyorum.

Diğer yandan seçim sonuçlarını acaba hangi toplumsal değişimler yaşandı, üzerinden incelemeliyiz. AKP’nin oylarında erime, milliyetçi oylarda yükseliş var; MHP’ye İyi Parti’den, Yeşil Sol’dan TİP’e nasıl bir kayma var bunları iyi ölçmek gerekiyor. 

“Yaşam alanlarımızı daraltacaklarını bilerek yeni stratejiler geliştirmemiz lazım”

LGBTİ+ derneklerinin kapatılması talebiyle Cumhur İttifakı’nda yer alan Yeni Refah Partisi’nin Meclis’e girmesi LGBTİ+ hakları mücadelesini nasıl etkiler?

Olumsuz etki yaratacağı açık. Yeniden Refah Partisi, seçimden önce Meclis dışında dile getirdiği taleplerini Meclis’te daha güçlü dile getirecek. Bu seçim onlara daha meşru bir zemin yaratacak. Diğer taraftan da YRP’nin oy oranına baktığımızda sağ seçmen içinde Gelecek Partisi ya da Saadet Partisi’ne oranla daha etkili olduğu ortada.

Meclis’e LGBTİ+ haklarına dair bir yasal düzenleme geldiğinde Saadet ve Gelecek partilerinin nasıl hareket edeceğini de öngöremiyoruz. 

Sonuç olarak bu süreç, LGBTİ+’lar, kadın ve Kürtler açısından zor bir dönem olacak. LGBTİ+’lar için mücadele bitimsiz. Bu gerçekliği görerek, yaşam alanlarımızı daraltacaklarını, saldırıların artacağını bilerek yeni stratejiler geliştirmemiz lazım. 

Nasıl mesela?

Özellikle Meclis’te LGBTİ+ hareketiyle yan yana durabilecek politikacılar var. Birlikte yeni bir direnci nasıl geliştirebiliriz, Meclis’e sesimizi nasıl taşırız ya da nefrete karşı bir bariyeri nasıl inşa edebiliriz bunları düşünmek gerekiyor. Muhalefet partilerinin LGBTİ+ hakları konusundaki  sessizlik perdesini yırtması gerekiyor, LGBTİ+ aktivistler de onlara en temel insan haklarını savunacak bir perspektifi aşılamalı. 

“Karamsarken de umuda sahip olabiliriz”

Meclis’e açık kimlikli LGBTİ+ adayları giremedi ancak HÜDA PAR’ın dört adayı Meclis’te. Bundan sonra ne yapmalı?

Bu sonucu yorumlarken şunu ortaya koymalıyız; HÜDA PAR’ın Meclis’e dört vekil göndermesi kendi gücünden, tabanından kaynaklanmıyor. HÜDA PAR’ın dört vekili ittifakla Meclis’te. Türkiye çapında güçlü bir parti olduklarını söyleyemeyiz. Bir zemin buldu mu, bulduysa bunu sürdürebilir mi zaman gösterecek. Ne ölçüde varlığını devam edebilir, ne ölçüde kitleleri etkileyebilir bunları da zamanla göreceğiz. Cumhur İttifakı içinde dahi hüsnü kabul göreceğini zannetmiyorum. 

Gelelim açık kimlikli LGBTİ+ adaylarının Meclis’e girmemesine. Öncelikle LGBTİ+ aktivistlerin milletvekili adayı olması çok önemli bir irade. Ancak seçime girdikleri listeler itibariyle giremeyecekleri neredeyse kesin gibiydi, yine de Meclis’e girecek şekilde çalışmaları kutlanması gereken bir mücadele. Yeniden dikkat çekmek istiyorum, bu sonuçlar bizi daha muıhafazakar bir dönemin beklediği anlamına geliyor. Ancak umuda sahip olmak için iyimser olmaya gerek yok. Karamsarken de umuda sahip olabiliriz. Yeniden başlamak için, yeni bir yol haritası için umut gereklidir. 

Şimdi LGBTİ+’ların tez elden nasıl bir örgütlenme inşa ederek, müttefiklerini genişleteceğini anlatması için çalışması gerekiyor. Örgütlenmeyi ancak bu dirençle sürdürebiliriz. Kendi içimize kapanmak olumlu bir şeye yol açmaz.

“Muhalefet partileri LGBTİ+’lara yönelik nefreti susarak geçiştiremez!”

Muhalefet partileri ne yapmalı?

Toplumda güçlü bir homofobi var; organik bir homofobinin yanında birkaç sene içinde devlet eliyle örgütlenen bir homofobiden bahsediyoruz. Bu durumdan sonuçlarını uluslararası gelişmelerden bağımsız yorumlanamaz. Polonya, Macaristan, ABD, Brezilya gibi birçok ülkede sağ popülist başkan adayları ve politikacılar nefret söylemiyle politika ürettiler. Muhalif partileri köşeye sıkıştırmak ve kendi tabanını konsolide etmek için iktidarların seçtiği bir yol bu. 

Türkiye açısından muhalefet partilerinin artık bu tuzağa düşmemesi gerekiyor. LGBTİ+’lara yönelik nefret, “mütedeyyin kesimleri incitmeyelim” diyerek sadece susarak geçiştirilemez. Muhalefet partilerinin taleplerimizi aynı şekilde dillendirmesin beklemiyoruz ancak hiç değilse nefrete bariyer inşa etmek ve temel haklar için politika üretmeliler. Herkes için demokrasiyi savunmaları gerekiyor, zordur ama bunu başarmak mümkün. 


Etiketler: insan hakları, siyaset
İstihdam