11/02/2020 | Yazar: Ali Erol
Konya Hakimiyet, Yeni Konya, Ayrıntılı Haber, Diriliş Postası, Bizim Sivas ve Yeni Asya yazarlarından homofobik nefret “köşe”leri…
Homofobik nefret söylemiyle bendini aşıp “köşe”lerine sığmayan gazete yazılarını sizler için okumaya devam ediyoruz.
Şubat ayının ilk haftasından cinsiyetçi ve homofobik nefret “köşe”lerini Konya Hakimiyet, Yeni Konya, Ayrıntılı Haber, Diriliş Postası, Bizim Sivas ve Yeni Asya yazarlarından seçtik…
Hakimiyet, Mehmet Kanmaz: “Sapkın eşcinsellik yaygınlaşmaya yüz tuttu”
Konya Hakimiyet gazetesinden Mehmet Kanmaz, “Arz’i Felaketler…” başlıklı yazısında, “Deprem yüreğimizde iz bıraktı” diye başlıyor ve ekliyor: “Bilinen o ki, ülkemiz Akdeniz deprem kuşağında yer alır. Zira ülkemizin yüzde 60'ı faal deprem kuşağı üzerinde...”
Hakimiyet yazarı Kanmaz, Afet ve Acil Durum Yönetim Başkanlığı verilerine göre Türkiye’nin yüz ölçümünün yüzde 42'sinin birinci derece deprem kuşağı üzerinde olduğunu aktarıyor ve Türkiye'deki deprem kuşaklarının 5 grupta toplandığını belirtiyor.
Haftanın gündemi, karaladıkları “köşe”nin konusu fark etmeyip, “deprem” bile olsa konuyu eşcinsellere bağlamayı marifet belleyen Akit yazarları gibi Konya Hakimiyet “köşe” yazarı da, “teknik bilgiler”in ardından, “Bir de depremi tetikleyen unsurlar var” muhabbetine geçiyor. Gerisini, geçmişte helak olmuş kavimler”den haliyle eşcinselliğe, tahmin etmek için “Hakimiyet okuru” olmak gerekmiyor…
“Kabul edelim, toplum olarak yozlaşmaya doğru hızla gidiyoruz. Sekülerizm belası her tarafımızı sardı. Aile değerlerimiz yavaş yavaş çözülüyor. Gençlerimiz "sorumsuz" olduğu için "sorun yumağı" haline geldi. Sapkın eşcinsellik yaygınlaşmaya yüz tuttu. Televizyon ekranlarında eşcinsel görüntüler artık "kanıksandı." Sapıklık aldı başını gidiyor.”
Yeni Konya, Alaettin Ekizer: “Pornonun yaygınlaştırılması, eşcinsel eğilimleri teşvik etme, v.s.…”
Yeni Konya gazetesinden Alaettin Ekizer, “Üst Aklın Çılgın Planları” başlıklı yazısına, “Dünyada garip şeyler oluyor” diye başlıyor sonra allah ne verdiyse sıralarken tabii ki eşcinselliği unutmuyor:
“ABD-Çin arasındaki ekonomik savaş, Orta-Doğu'da bitmeyen savaşlar, güçlü devletler eliyle kurulan ve desteklenen terör örgütleri, genetiğiyle oynanmış gıdalar, ilaç sektöründen gelen pis kokular, tohumu hibrit hale getirme ve tekelleştirme çalışmaları, pornonun yaygınlaştırılması, eşcinsel eğilimleri teşvik etme, v.s.…”
Yeni Konya “köşe” yazarı, “v.s….” diye saydır gitsin sıralayıp, “pornonun yaygınlaştırılmasının, eşcinsel eğilimlerin teşvik edilmesi”ni tekrar ederken “Birçokları bunları komplo teorisi olarak görebilir” diyerek de okurunu uyarma gereği duyuyor!
Ayrıntılı Haber, Süleyman Gülek: “Homoseksüellik, lezbiyenlik büyük günahlardandır ve sapıklıktır”
Ayrıntılı Haber “köşe” yazarı Süleyman Gülek, “Neslin korunması” başlıklı iki bölümlük yazısının ilkinde, tekerlemesini sıralarken geriye kalan her ilişkiyi haliyle “zinâ” ve “fuhuş”a havale ediyor: “Nasıl ki toplumun temeli aile ise, ailenin temelide evliliktir. Evlilik olmadan, evlilik sözleşmesi yapılmadan aile kurulmaz. Aile müessesine doğru atılan ilk adım evliliktir. Ailenin temeli evliliğe dayanır. Evlilik de nikâha dayanır.”
Ayrıntılı Haber “köşe” yazarını “zinâ ve fuhuş yasağı” kesmiyor: “Eğlence merkezleri, müstehcen yayın, internet kafeler, zararlı Tv kanalları, arkadaş çevresi, şans oyunları, plajlar ve para karaşılığında serbestçe çeşitli yerlkerde yapılan fuhuş, sosyal etkinlik adı altında gençlerin kötü alışkanlılar edindiği yerler ve ailesi tarafından yetiştirilme tarzı…”
“Neslin korunması”na bir “köşe” yazısı yeter mi, yetmez, gelsin “Neslin korunması-2”! 1990 ANAP döneminden Cemil Çiçek’in muhabbetini hatırlatan “flört” söylemiyle devam eden Gülek, “evlilik yaşının ilerlemesiyle gelişen flört tarzı ilişkilerin” yol açacağı tehlikeleri tasvir ediyor: “İnsan hayatında çok etkili bir güce sahip olan cinsel arzu kontrol altına alınmadığı, başıboş bırakıldığı takdirde doymak bilmeyen bir açgözlülüğe ve fıtrata aykırı sapkınlıklara yol açabilmektedir.”
Ayrıntılı Haber “köşe” yazarı Süleyman Gülek, “nesli koruma” sıvasının cilasını nihayet “homoseksüellik, lezbiyenlik büyük günahlardandır ve sapıklıktır” cinsiyetçi ve homofobik nefret söylemiyle vurur:
“İslam’da neslin korunması için zinâ haram olduğu gibi, haram kılınan bir cinsel eylem de homoseksüellik, lezbiyenliktir. Haram olan erkek veya kadının kendi cinsinden birisi ile ilişi kurması (homoseksüellik, lezbiyenlik vb.) bir sapıklıktır ve yasaktır. Yaratılış gayesine, fıtrî ve tabii temayüllere aykırıdır. Ahlâkî çöküntünün ve çürümüşlüğün bir tezahürü olan bu çirkin fiilin çok eskilere dayandığını bazı peygamberlerin bunlarla mücadele ettiklerini bazı kavimlerin, Lût kavminin bu kötü fiillerden (homoseksüellik) yüzünden mahv (perişan ve helâk) olduğunu Kur’ân-ı Kerim’den öğreniyoruz. Bu homoseksüellik, lezbiyenlik de büyük günahlardandır ve sapıklıktır.”
İstanbul Sözleşmesi’ne karşı cinsiyetçi ve homofobik nefret nakaratları
Şubat ayının ilk haftasından, İstanbul Sözleşmesi’ne karşı yürütülen “iptal edilsin” kampanyasının cinsiyetçi-homofobik nefret ve dezenformasyonunu sürdüren “köşe” nakaratları:
Diriliş Postası’ndan Abdullah Şenaslan, “İstanbul Sözleşmesi’yle “türban nefretini” yendi!” başlıklı yazısından söz konusu nakaratları tekrar ediyor ve yakınıyor: “Ta ki içimize kadar girip toplumsal cinsiyet eşitliği adı altında eşcinsellik propagandası yapabiliyorlar.”
Bizim Sivas’tan E. Ömer Doğan, “İstanbul Sözleşmesine İslâmbul Reddiyesi” başlıklı “köşe” yazısı dizisiyle “Karar merciinde bulunanlar duymuyor/görmüyorlar” diye dert yanıyor: “Kadın ve LGBTİ bireylerinin cinsel özgürlüğü yasal teminat altına alındı. Bu maddeye dayanan LGBTI oluşumları Türkiye'de yapılanmaya gittiler. Birçok sivil toplum kuruluşu, bu maddeye dayanarak bu sapkın gruplara destek olmaya başladı…”
Yeni Asya “köşe” yazarı Mehmet Çetin, Ocak ayının son haftasında başladığı yazı dizisine, Şubat ayının ilk haftasında iki “köşe”lik bölümle devam etti. “Eğrisiyle doğrusuyla İstanbul Sözleşmesi” başlıklı “köşe” yazısının ikinci bölümünde, dezenformasyona devam ediyor: “Fıtrî cinsiyet yerine her nev’i sapıklığa “cinsel yönelim” adı altında ayrıcalıklı koruma altına alındı.”
“Son devirde onlu yirmili yıllarda yerli yabancı filmlerde yer alan ve hayatın bir parçası imiş gibi meşrûiyeti tescil edilircesine eşcinsellerin yer alması, esasında bütün insanlığın felâketinin habercisidir. Bazı Avrupa ülkelerinde eşcinsellerin, ateistlerden daha fazla olması ve onlara verilen medenî haklar, sağduyu sahibi olanları kara kara düşünürken baş edemedikleri bu felâket karşısında tavizlere devam ettiler.
Not: Bu haberde, alıntıların yazım hatalarına dokunulmuyor; olduğu gibi alınıyor.
Etiketler: medya