12/11/2014 | Yazar: Hakan Özkan

Mek’an Sahne’de yapılan ‘Seks İşçiliği Hakkında Mitler ve Gerçekler’ söyleşisinde seks işçilerinin hak taleplerinin ciddiye alınması, ayrımcılığın ortadan kaldırılması gerektiği vurgulandı.

Seks işçiliği hakkında mitler ve gerçekler konuşuldu Kaos GL - LGBTİ+ Haber Portalı
Mek’an Sahne’de yapılan “Seks İşçiliği Hakkında Mitler ve Gerçekler” söyleşisinde seks işçilerinin hak taleplerinin ciddiye alınması, ayrımcılığın ortadan kaldırılması gerektiği vurgulandı.
 
Kırmızı Şemsiye Cinsel Sağlık ve İnsan Hakları Derneği’nden Kemal Ördek’in konuşmacılığını yaptığı, Seks İşçiliği Hakkında Mitler ve Gerçekler söyleşisi, 11 Kasım’da Mek’an Sahne’de düzenlendi.
 
Türkiye’de var olan seks işçilerinin hayatlarını olumsuz yönde etkileyen “yanlış bilgileri” görünür kılmayı amaçlayan söyleşi, mekânın kapasitesinden fazla bir katılımla gerçekleşti.
 
“Seks işçiliği işçiliktir”
Kırmızı Şemsiye’ye dair genel bilgilerin verilmesi ile başlayan söyleşi, bu alandaki çalışmalar hakkında bilgilendirme ile devam etti. Kırmızı Şemsiye Cinsel Sağlık ve İnsan Hakları Derneği’nden Kemal Ördek şunları kaydetti:
 
“Seks işçiliği medyatik bir konu, oldukça fazla ilgi çekiyor. Kırmızı Şemsiye, trans ve trans olmayan seks işçileri, genelev seks işçileri ve kaynak bulmamız durumda erkek seks işçileri ile çalışıyoruz. Seks işçiliği hala çoğu insanın gözünde kriminal bir alan, fuhuş olarak ifade ediliyor. Biz bu konuda hak temelli yaklaşıyoruz, “seks işçiliği işçiliktir” diyor ve hak ihlallerinin ortadan kaldırılması için çalışıyoruz”
 
“Talepler olgunlaşıyor”
Seks işçileri hareketine dair gözlemlerini ve deneyimlerini ileten Ördek’in konuşması şöyle devam etti:
 
“Bir seks işçisi hareketi var mı? Biz bu konuda bir çaba gösteriyoruz. Türkiye’de trans kadınların öncülüğünü yaptığı bir hareket görüyoruz. Hareketin karakteri zaman içinde kendini gösterecek. Bugün aktivizm temelli yaklaşımımız, sonuçlarını az çok gösteriyor. Ancak hareketin de trans kadın seks işçiliği ekseninden çıkması gerekiyor. Trans kadınların 80 sonrası mağduriyetleri, bir toplanmayı zorunlu kılmış, trans kadınlar hak ihlallerine karşı toplanmıştır. LGBT hareketinin 90’larda güçlenmesi ve trans kadınların görünür hale gelmesiyle hareket yükselmiştir, ancak LGBT hareketinin de seks işçilerine yapılan hak ihlallerine dair karşılanmayan noktaları vardır. Yaşanan Ülker Sokak süreci, öncesinde Cihangir süreci, Ankara’da kendini gösteren Eryaman süreci, hareketin kendini gösterdiği süreçlerdir. Bunların sonucunda bugün olgunlaşan talepler görüyoruz.
 
“Bedenler kontrole maruz kalıyor”
“Devlet fuhuşu önlemeye çalışıyor. Kayıtsız ve kayıtlı alanda baskıcı politikalar mevcut.  Devlet eliyle günlük hayat kontrol ediliyor ve bedenler de kontrole maruz kalıyor. Cinsel yolla bulaşan hastalıklar mevzuatı üzerinden şekillenen bir uygulama söz konusu. Bu alana dair bilgilenmek istediğinizde bu alanın bilgileri sadece devlet tekelinde kalıyor. Bu alandaki uygulamalar; ev baskınları, para cezaları, teşhir ve kontrol.”
 
Ne yapılmalı?
“Ne yapılmalı?” sorusu üzerine toplanan başlıklar ise şunlar oldu:
 
*Herkesin çözümün bir parçası olması gerekir.
*Seks işçileri eşit vatandaş olarak kabul edilmelidir, “mağdur” veya “kurban” sınıflandırılmasına son verilmedir.
*Seks işçilerinin hak taleplerinin ciddiye alınması, ayrımcılığın ortadan kaldırılması gerekir. Seks işçilerine yönelik her türlü nefret suçu ve şiddet olaylarının ortadan kaldırılmasına yönelik mevzuat ve fiili politika çalışmasının yapılması; bu gibi suçlar sonrasında seks işçilerinin adalete erişim sürecinde damgalanma ve ayrımcılığın engellenmesi.
*Seks işçilerinin cinsel sağlık ve üreme sağlığı hakları noktasında kendi ihtiyaçlarına özel tasarlanmış her türlü kaliteli korunma, önleme ve tedavi hizmetlerine erişimin sağlanması.
 
Söyleşi, alınan soruların cevaplanması ve seks işçiliğine dair çeşitli mitlerin vurgulanması ile son buldu. 

Etiketler: insan hakları, çalışma hayatı
nefret