13/12/2014 | Yazar: Kaos GL

‘Sendikalar, LGBT’ler, Kadınlar ve Genç Çalışanların Sorunları’ bu haftasonu Kaos GL sempozyumunda tartışmaya açılacak.

Sendikacılar Ankara’da buluşuyor: LGBT hakları ‘özel bir mesele’ değil! Kaos GL - LGBTİ+ Haber Portalı
Birleşik Krallık, Almanya, Hollanda, İsviçre, İtalya, Belçika, Kuzey Kıbrıs ve Türkiye’den sendikacılar “Ayrımcılık Karşıtı Sempozyum”da, Ankara’da buluşuyor.
 
Kaos GL Derneğinin “İnsan Hakları Haftası”nda düzenlediği “Ayrımcılık Karşıtı Sempozyum” programı 13-14 Aralık tarihlerinde, Tüm Bel-Sen Toplantı Salonu’nda herkesin katılımına açık yapılacak.
 
LGBT bireylerin hak mücadelesi ve sosyal haklar alanında ilki 2012’de düzenlenen Sempozyum’da, bu yıl “Sendikalar, LGBT’ler, Kadınlar ve Genç Çalışanların Sorunları” tartışmaya açılacak.
 
Sempozyumun bu yılki konuşmacılarından öne çıkan bazı konu başlıkları şöyle:
 
Sandra Vermuyten, Uluslararası Kamu Hizmetleri Sendikası (PSI) Eşitlik ve Haklar Birimi Sorumlusu
Haklarının farkına var: İşyerinde korkmadan var olabilmek
 
“Hiçbir çalışan işyerinde diğer insanların önyargılarından korkmamalı. İşçi sendikaları eşit çalışma koşulları ile partner yardımları da dahil olmak üzere sosyal yardımların toplu sözleşmelerde yer alması, işverenlerin lezbiyen ve gey çalışanları cinsel yönelimlerinden ötürü kovmalarının yasaklanması, çalışma hayatında ayrımcılığın sona erdirilmesi ve LGBT çalışanların işe alınıp çalışmalarını sürdürmelerinin sağlanması yoluyla ayrımcılıkla mücadele eder”
 
Dr. Peter Purton, İngiltere ve Galler Sendikalar Kongresi (TUC) Engellilik ve LGBT Hakları Politika Sorumlusu
Britanya’da sendikalar ve LGBT eşitliği: Tamamlanmamış bir gündem
 
“LGBT sendikacılar en başından toplumsal hareketlerde de aktifti. LGBT aktivistleri bir yıl süren (1984/5) büyük ulusal madenci grevinde bir dayanışma kampanyası başlattılar ve bu dayanışma kritik bir dönüm noktası oldu. İşçi Partisi’ne üye sendikalar o yılki parti konferansında LGBT haklarına ilişkin ilk politikanın kabul edilmesine yardımcı oldular.
 
“TUC, İşçi Partisi hükümetleri (1997-2010) altında LGB ve T bireyler için yasal eşitlik kazanılmasında büyük bir rol oynadı: Ceza kanununda ayrımcılığın sona erdirilmesi (eşcinsel erkekler için rıza yaşı vs.), çalışma hayatı, mal ve hizmetlerde ayrımcılığın yasaklanması, eşit aile haklarının temin edilmesi (evlat edinme hakları, medenî birliktelik – 2012’de evlilik eşitliğiyle pekiştirildi), hükümete yönelik lobicilik faaliyetleri ve LGBT topluluklarıyla çalışma... 20 yıl içinde büyük bir toplumsal dönüşüm yaşandı ancak şimdi önümüzde duran büyük zorluk, okul/üniversite, topluluk ve çalışma hayatında önyargı ve darkafalılığın hâlâ güçlü olması. Buna kanıt da işyerlerinde yapılan geniş çaplı anketler. LGB çalışanların işyerinde tacize uğrama ihtimali heteroseksüel çalışanların 2.5 katı. LGBT topluluğu da bu kemer sıkma çağında hayatta kalmaya çalışıyor (TUC anketi bu bilgiyi doğruluyor).
 
Detlef Mücke, Almanya Sendikalar Konfederasyonu
“Özel bir mesele”den çeşitliliği anaakımlaştırmaya
 
1988’den bu yana sendikalar, yasalarda reforma gidilmesinin yasal zemininin sağlanması ve LGBTİ’lerin toplumda ve işyerlerinde eşit haklara sahip olması için ayrımcılık karşıtı yaşanın kabul edilmesi için çalıştılar. Avrupa Parlamentosu’nun 2000 yılında kabul ettiği ayrımcılık karşıtı yasa Almanya’da 2006 yılında yasalaştı. Bu yasanın bir sonucu olarak ulusal ve federal düzeyde ayrımcılık karşıtı birimler oluşturuldu. 2001’den bu yana, eşcinsel partnerlik yasası da var. Artık devlet tarafından ayrımcılığa uğramanın hiçbir yasal gerekçesi kalmadı. Okullar için bunun anlamı, heteroseksüel ve eşcinsel yaşam tarzlarının eşit muamele görmesi demek. Bu durumun yol açtığı tartışmalarla birlikte büyük firmalar cinsel çeşitliliği de içine alan bir biçimde çeşitliliği anaakımlaştırma çağrısında bulundu. Ortodoks Protestanlar ve Katolikler gibi sağ gruplar ve sağcı siyasî partilerin bu inisiyatiflere karşı çıkması da ülke çapında hararetli tartışmalara yol açtı.  
 
“Ayrımcılık Karşıtı Sempozyum”un tam programına bu bağlantıdan ulaşabilirsiniz.

Etiketler: insan hakları, çalışma hayatı
İstihdam