23/05/2012 | Yazar: Gülistan Aydoğdu

Ali Kemal Güven: "Seksi, insanın hayvana dönüştüğü bir an olduğu için kullanmayı seviyorum; bana başka türlü bir özgürlük veriyor."

Sersem Oğlanlara Şarkılar Kaos GL - LGBTİ+ Haber Portalı
Ali Kemal Güven’in şiir kitabının tam ismi daha uzun: “Hayvanat bahçesi ya da Sersem oğlanlara şarkılar”
2011 Yılında Cinus yayınlarından çıkmış. Girişinde Zeki Müren’den bir alıntı var. İçinde de “Sanat güneş-ime” isimli şiir ile de Zeki Müren’i bir kez daha anmış oluyoruz.
 
Kitapta sanatsal kaygı yok. İçinden geldiği gibi yazılmış. Edebiyat akımlarına başkaldırıyı görüyoruz. Aslında Ali Kemal sadece şiir yazmıyor. Romanla başlayıp kısa filmlerle devam ediyor sanat yaşamına. Bu arada bir de şiir kitabı çıkarmış.
 
1986 yılında İzmir’de doğmuş. 17 Yaşında “Hep böyle kal” adlı romanını çıkardı. Şiir kitabı 160 sayfa. Aslında bir şiir kitabı için fazla kalın. Şiirleri sekiz başlıkta bölümler halinde. İçimdeki savaşçı, adam, oğlan, hatun, bebe, hayvan ve son şeklinde. Birde on şiirden oluşan “bonus” kısmı var. Bu hali de bize alışık olduğumuz şiir kitaplarından olmadığını gösteriyor.
 
“İçimdeki oğlan” Bölümünde “Öbür dünya bahçelerinde özgürce koşan yarım hayatlı kardeşlerim için” Sözü bize yaşama çok erken veda eden Ahmet Yıldız, Baki Koşar, Arkadaş Z. Özger’i anımsatıyor.
 
Her şiir başlı başına bir öyküleme gibi. Aile ilişkileri dışındaki şiirlerde cinsellik, seks, yatak, kirlilik, döl, koku çok yoğun. Kelimeleri çekincesiz kullandığını görüyoruz. Gördüğümüz bir başka şey ise Türkçe dilinin İngilizce ile harmanlanışı. Şiirleri okurken gençlik, öfke, haz, her satırda karşınız çıkıyor.
 
Şiir kitaplarında görmeye alışkın olduğumuz Simge, çağrışım, göndermeyi boşuna aradım. Bunların hiç biri yok. Dil kullanımında pek fazla Türkçe kaygısı olmadığını “Bonus” sözcüğünde olduğu gibi şiirde çokça ingilizce kelimelerden anlıyoruz. Sadece Türkçeyi doğru kullanmak değil. Şiirlerinde sanat kaygısı da yok.
 
Bu şiir kitabını yayınlarken, toplumun hangi kesimine hitap edeceğini düşündünüz?
Acıyı ciddiye alan, aşkın en ilkel, en ‘kendi başına’ hallerini yaşamış, karanlık yanıyla kavgada, kendini sürekli bir tek başınalıkta bulan herkese hitap edeceğini düşündüm. Söylenmeyenlerin kitabı bu... Kelimeler gerçeğin etrafında dans etmeği için, dolaylı yollar kullanılmadığı için, kalbe ok sokmak gibi, acıtıyor, biliyorum...
 
Şiirlerinizi siz nasıl yorumluyorsunuz?  Yani şiirde yaygın olan romantizm, sosyal içerik, edebi dil, klasik vs gibi şeyler vardır. Sizin ki bunların neresinde?  Nasıl okumak gerekiyor?
Ben şiir yazmaya başladıktan sonra şiir okumaya başladım. Yazdıklarım çiğ, cahilce, içimden geldiği gibi... Bu yüzden de dili olabildiğince ‘bozdum.’ Yazdıklarımın direkt, patavatsız ve sansürsüz olduğuna inanıyorum. Bazen kağıda kusmak lazım.
 
Şiirlerinizde İngilizce ve Türkçe karışık. Ve İngilizce çok yoğun. Toplumun hangi kesimi sizin okuyucunuz olur?  Yani İngilizce bilmeyenler sizin hedef kitleniz değil sanırım.
Aksine, internet çağında kullandığım kelimelerin anlamlarını bilmeyenler olduğunu hiç sanmıyorum. Bu, herkesin “twitter” dediği bir jenerasyon.
 
Şiirlerinizde mutsuzluk, öfke, anlık, sonu olmayan bir hal hakim bunun nedeni nedir?
Beni durduran, zaman zaman elimi kolumu bağlayan bir yanım var. O karanlık deliğe düşünce, o yalnızlıkta, o umutsuz ruh halinde yazdıklarım öfkeli oluyor, doğru. Sorunların çözümü yok, baş etme yolları var. Gün sonunda, kendini toparlayıp yola devam eden bir adamım. Öyle olması lazım.
 
Cinsel organlar. Seksin çeşitli halleri üzerine yazılmış bir kitap gibi okudum ben yanlış mı?
Yazdıklarımda seks yüzeyde gerçekleşen bir aktivite. Önemli olan altta olanları anlayabilmek. İnsanoğlu labirent gibi, bize söylenen etiketler palavra. Seksi, insanın hayvana dönüştüğü bir an olduğu için kullanmayı seviyorum; bana başka türlü bir özgürlük veriyor.
 
Cinsellik yaşamınızın ne kadarını kapsıyor?
Şu aralar durgun. Kitaptan sonra kısmetim kapandı sanırım!
 
Genç yaşta bir de basılan romanınız var. Kısa filmler var. Bunlar üzerine söylemek istediğiniz bir şey var mı?
Hikaye anlatmaya devam... Tek söyleyebileceğim bu.
 
Başka şiir kitabı da olacak mı?
Belki seneye son bir kitap olabilir. Üzerinde çalışıyorum ama yayınlar mıyım bilmem...
 

Etiketler: kültür sanat
nefret