05/02/2010 | Yazar: Murathan Mungan

Kültür çatışmaları ve çöken değerlerden yola çıkarak 'geçmiş sizi algılamıyor' diye yakınan Murathan Mungan, sığ, yozlaşmış kitle kültürü

'Siber çağın müşterisi' için şiirler Kaos GL - LGBTİ+ Haber Portalı
Kültür çatışmaları ve çöken değerlerden yola çıkarak 'geçmiş sizi algılamıyor' diye yakınan Murathan Mungan, sığ, yozlaşmış kitle kültürünü etik açıdan sorguluyor.
 
1975 yılından bu yana yazı ve şiirler yayımlayan, edebiyatımızın en çalışkanlarından biri olan Murathan Mungan, 2000 yılı öncesinde yayımladığı tüm şiir kitaplarını 13+1 adıyla bir araya getirmiş; sonrasında ise bu toplama Dağ (2007) ve Bazı Yazlar Uzaktan Geçer’i (2009) eklemişti. Bu ay içinde de on dokuzuncu şiir kitabı İkinci Hayvan çıktı. Bazıları daha önce başka kitaplarda yayımlanmış, Ocak 1999 ile Kasım 2009 yılları arasında yazılmış şiirlerden oluşturulan bu kitapta, birkaçı düzyazı şiir olmak üzere toplam altmış sekiz şiir var. Bunlardan kırk yedisi ise ilk kez okurla buluşuyor.
 
Osmanlıya Dair Hikâyat, Eski 45’likler gibi kimi kitaplarında geçmişe yönelen Mungan’ın bu kitaptaki şiirleri; günümüz toplumuyla, kültürüyle, kentsel yaşam, onun yarattığı kaos ve hızla ilgili. Yaşadığı çağın, toplumun, kentin, gündelik yaşamın atmosferini ve oradaki baskının, adaletsizliklerin, geçmişle bağı kopuk değişimin ruhunu duyumsatıyor bu şiirler. Kültür çatışmaları ve çöken değerlerden yola çıkarak “geçmiş sizi algılamıyor” diye yakınan şair, toplumsalcı bir duyarlıkla ve entelektüel bir yaklaşımla politik, eleştirel göndermelerde bulunuyor; sığ, yozlaşmış kitle kültürünü etik açıdan sorguluyor. Bu olumsuzluklardan duyduğu rahatsızlığı, düşünsel/duygusal tepkiyi doğrudan dile getiriyor.
 
Somutu şiirleştirmek
Gerçekleşen toplumsal değişimi, gündelik yaşamın ayrıntılarını, bir başka deyişle somut olanı şiirleştirmek için iyi bir gözlemci olmak gerek kuşkusuz. Mungan da iyi bir gözlemci. Toplum ve yaşamdaki değişimi, insanlar arası “karta puan kazandıran” ilişkilerdeki yozlaşmayı ve yok olan değerleri kitaptaki bazı şiir adları bile açıkça yansıtıyor: Aynalı Kültür, Sentetik Elyaf, Kurgulu Bebek, Silikon Sessizliği, Patent, Pazar Payı Hedef Kitle, Kiralık Metaforlar, Işık Hızı, Siber Çağın Müşterisi vb.
 
Çoğu şiirde belirsiz bir ‘sen’e seslenen şair, kendi olmak/olamamak sorununu da gündeme getiriyor ve kimi zaman rol modelleri üzerinde yoğunlaşıyor. Bireyin olduğundan farklı görünme çabasını, popüler kültürün yaygınlaştırdığı sıradanlık, geçicilik, modalar ve günübirlik telaşların yanı sıra aynılaşma-anonimleşme sorunsalını vurguluyor ve soruyor: “şimdi ne kadar çoğaltabiliriz/ bir sonrasızlık değeri olarak kendimizi.”
 
Kitaba ‘İkinci Hayvan’ adının verilmesi, tarihle ve toplumbilimle ilintilendirildiğinde oldukça anlamlı. En ilkel toplumlara ve sosyalleşmemiş küçük çocuklara baktığımızda yeme-içme, uyku, cinsellik benzeri hayvansal dürtülerle, bedenlerinin ya da ‘id’in istekleri doğrultusunda davrandıklarını görürüz. Günümüzün gelişmiş toplumlarında da insanların düşünsel, sanatsal ilgi ve uğraşılar yerine bedensel hazlar ve eğlenceye, hedonizme yöneldiklerini; bireycilik, çıkarcılık ve yalnızlaşmanın kimi insansal nitelikleri yok ettiğini söyleyebiliriz. Felsefi antropolojide insan çoğu kez düşünen, konuşan, gülen, alet yapan vb. hayvan olarak tanımlanır. Mungan bunlara “poetik hayvan”ı da ekliyor. Dağlarca, içindeki ‘Şiir Hayvanı’nı dışa vururken; o, popüler kültürün etkisiyle şiirden/sanattan uzaklaşarak kimi değerlerini yitiren ve yabancılaşan insanlardan söz ediyor. Örneğin hedef kitle olarak seçilen, “kendisini çılgın ve asi” sanan ancak kurallara karşı çıkarken sistemi, düzeni değiştirmeye yönelmeyen, “pazarlanabilen” gençliğin “hedefsiz başkaldırı”sından söz edip günümüz gençliğine sert bir eleştiri getiriyor: “kabul edin sizde de yok zaten bundan fazlası”. Şairin, kitabın adıyla, kişiliğindeki bölünmeyi, kendindeki ötekiyi işaret ettiği de düşünülebilir aynı zamanda.
 
Başta ABD olmak üzere emperyalist devletlerin işgal, yağma ve kıyım politikalarına, ulus devletlerde yükselen milliyetçilik hareketlerine de değinen Mungan, “Bir geçiş hayvanı olarak insan”ın insana yaptıklarına şaşırır. Bu bağlamda “kıytırık” dediği sınırları “sanal duvar”lar olarak görür; “bayraksızlığa yol almak”tan ve “yurtsuz dudaklar”dan söz ederek militarizme, ulusçuluğa ve faşizme karşı tutumunu da açıkça ortaya koyar. Resmi tarihe yaklaşımı da olumsuzdur; “jetonla işleyen” bu tarihin magazinel yönüne ve madalyaların yalan söylediğine dikkat çeker.
 
Sosyolojik bağlamlarını bir yana bırakarak, kitaptaki şiirlere estetiksel açıdan bakarsak şu soruları sorabiliriz: Mungan, kendine özgü şiir evreninin sınırlarını geliştirip genişletebilmiş mi? Şiirine izleksel, kurgusal, yapısal, imgesel, biçimsel ve söyleyişsel derinlikler katabilmiş mi? Bu sorulara olumlu cevaplar vermek yazık ki kolay değil. Öncelikle kültürel-ahlaksal temeli sarsan sanayileşme ve kentteki yaşamla uzlaşamayan, düşünsel/duygusal çatışma içinde olan şair, bu durumu ortaya koyma çabasında düşünceye ağırlık vererek şiirselini zedeliyor. Birkaç sözcük-dize kırma ile alışılmadık bağdaştırmalar, özgün imgeler ve özel adları küçük harfle yazma gibi yazımsal sapmalar çoğu şiiri düz yazı olmaktan kurtaramıyor.
 
Şiirlerde sözcük zenginliği ve çeşitliliği söz konusu olmasına karşın; sözcük seçimine ve ekonomisine, dize kuruluşuna özen gösterildiğini söylemek zor. Bunlar arasında birçok bilimsel, teknik terim ve kavramlar da bulunuyor. Örneğin değişim; dolaylı olarak, çağrışımlar yaratılarak, duyumsatılarak değil de doğrudan “mutasyon” gibi bilimsel bir terimle dile getiriliyor. “şiir hiçbir çağda yakın olmadı bu kadar ekonomi bilgisine,/ astro-fizik, sibernetik ve genetiğe” diyen şair, ekonomiyle ilgili bir makalede rastlayabileceğimiz borsa, metalaşma, barkod, patent, kur, kâr haddi, sigorta, ucuz emek, aile bütçesi, tüketici hakları, iş hacmi, fason, pazar payı, kullanım tarihi gibi terimleri sıklıkla kullanıyor. Bu nedenle modern toplumda günlük yaşamımıza giren araç gereçler, onlarla ilgili onlarca bilimsel-teknik terim ve kavramın, evlerimizde-kafalarımızda yarattığı sıkışıklık ve karmaşa bu şiirlere de yansımış oluyor. Oysaki ele alınan sorunsal(lar) ve arka planda kalması gerekenler, şiirin yolunu kesip onu boğmamalı ve onun önüne geçmemeli.
Bunların yanı sıra şiirlerde çok sayıda tanımlama ve güncel olanın ağırlığı da dikkati çekiyor. Tanımlamanın kolaylığı bir yana, güncelin ilginçliğine karşın tehlikesinden söz edilebilir: “fırınlanmış güncel” de olsa bayatlama sorunu vardır çünkü.
 
İKİNCİ HAYVAN
Murathan Mungan
Metis Yayınları
2010
114 sayfa
9,5 TL.


Pasak
Çağ sersemi herkes metal yorgunu
sarsılmalar yarılmalar savrulmalar
belirsiz kehanetler çöken değerler
düzyazının tarif diline dökümü kolay maddeler
derinden derine biliyorsun: yaşadığın zaman
insanlık tarihinde başka bir yer
toprağa ve hayata işlemesi gereken
birikmiş toplam, bunca çözülmemiş birikim
öte yanda makine, gösterge, ibre
onca kir, pasak
içinde bildiğini anlıyor insan:
sonuçları herkesi içine alan kıyamet
yasası eşitsizliktir
ağır ağır alınan yolun sonuna
koşar adım yetişilir. Yok edileni var etmeye
büyük, çok büyük bir değişim gerekir
derinden derine bildiğini anlıyor insan
maddemizden artan kir, pasak
içinde ışırken o karşımadde

21 Temmuz 2009 Kitaptan


Etiketler: kültür sanat
İstihdam