01/03/2011 | Yazar: KAOS GL
Bilgi Üniversitesi, Belgeleme ve Raporlama Yoluyla “Türkiye’de Ayrımcılıkla Mücadele” raporunda,
Bilgi Üniversitesi, Belgeleme ve Raporlama Yoluyla “Türkiye’de Ayrımcılıkla Mücadele” raporunda, “din ve inanç” alanında ayrımcılığa uğrayan mağdurların mücadelesini hukuk yoluyla değil, yaşam tarzını değiştirerek gerçekleştirdikleri belirtildi.Dolapdere’deki Bilgi Üniversitesi’nde açıklanan “Türkiye’de Ayrımcılıkla Mücadele” raporu, Ocak- Haziran 2010 arasında bağımsız araştırmacılar tarafından hazırlandı. “Din ve inanç”, “Irk ve etnik köken”, “Engellilik” ve “Cinsel yönelim veya cinsiyet kimliği” adıyla dört bölümden oluşan “Türkiye’de Ayrımcılıkla Mücadele” raporunda, “Din ve inanç” kısmında mağdurların yaşam tarzını değiştirdikleri ön plana çıktı.
Raporda, tespit edilen ayrımcılık vakalarında, yüzde 30 ile Aleviler, yüzde 27 ile Sünniler, yüzde 10 ile Protestanlar, yüzde 7 ile ateistler ve Ermeniler, yüzde 3 ile de Ortodoks ve Yehova Şahitleri bulunuyor. “Mal ve hizmetlere erişim”, “İstihdam” ve “Eğitim” alanlarında çeşitli örnekler veren bağımsız araştırmacılar Ergün Kayabaşve Özgür Mehmet Kütküt, “Mal ve hizmetlere erişim” konusunda, 16-22 Nisan tarihleri arasında Kutlu Doğum Haftası boyunca, Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından yetiştirme yurtlarından okullara, cezaevlerinden anasınıfına, kamu kurumlarından hastanelere kadar pek çok yerde 20 bine yakın etkinliğin yalnızca Hanefi-Sünni inancına sahip yurttaşlar için düzenlenmesini gösterdi. Bu alanda ayrıca, nüfus cüzdanlarındaki din hanesinin boş bırakılması veya farklı inançların yazılmasıyla ilgili ayrımcı uygulamalar, Alevi yurttaşların cemevlerine ibadethane statüsü verilmesi ile ilgili taleplerinin reddedilmesi, başörtülü kadınların karşılaştığı ayrımcı uygulamalar, farklı inanç gruplarının dini tanıtma faaliyetlerinin engellenmesi veya devlet tarafından kabul edilmemesi örnek gösterildi.
Eğitim alanında, ÖSYM’nin gerçekleştirdiği sınavlarda hiçbir başörtülü adayın başvurusunun kabul edilmemesi, zorunlu din dersiyle ilgili uygulanan ayrımcılık ve ders kitaplarında yer alan ayrımcı ifadeler ve çeşitli inanç gruplarınca yapılan itirazların sonuçsuz kalması ayrımcılığa örnek gösterildi.
İstihdam alanında ise KPSS ve KPDS sınavlarına hiçbir başörtülü adayın başvurusunun kabul edilmemesiyle ilgili uygulamalar, çeşitli kurum ve işyerlerinde değişik inanç gruplarından olan kişilerin karşılaştığı ayrımcı vakalar raporda yer buldu.
“Irk ve etnik köken” raporunu hazırlayan Seda Alp ve Nejat Taştan ise devletin etnik gruplara yönelik eğitim, sağlık gibi alanlarda çok fazla araştırma yapmadığını belirterek “Fakat devletin güvenlik güçleri etnik grupların nerede yaşadıklarını, ne gibi tehlikeler barındırdıklarını araştırıyor ve kayıt altına alıyor” dediler. Raporda, Roman yurttaşların yüzde 1-2’si sigortalı çalışırken, Kürt yurttaşların yaşadıkları mahallelerin okullarında görev yapan öğretmenler sürgün olarak bu okullara atandığına dikkat çekiliyor.
Rapora göre, ayrımcılığa uğrayan kesimlerin sağlık ve barınma sorunları hakkında da ciddi problemler yaşanıyor. “Engellilik” bölümünde tespit edilen ayrımcılık vakalarında ise memur alımında “engelli olmaması” şartının ayrımcılığı yansıttığı belirtiliyor. Raporda son olarak “Cinsel yönelim veya cinsiyet kimliği” bölümünde yaşanan ayrımcı politikalara yer veriliyor. Türkiye’de yaşayan lezbiyen, gey, biseksüel, travesti ve transseksüellerin yaşadıkları ayrımcı muamelelere yer verilirken, bu insanlara emlakçilerin ev vermemesi ve saldırıya uğramaları raporda yer alıyor.
Rapora konu olan bazı olaylar;
4 Protestan Kiliseler Derneği BaşkanıZekayi Tanyar, öğrencilerinin din dersine girmemek için velilerden yazılı dilekçe alınmasının zorunlu olduğuna dikkat çekti.
4 Muş Alpaslan Üniversitesi’nde, asistan alımları sırasında mülakatta, “Allah’a inanıyor musun”, “Cemaatçi misin” diye soru yöneltildi.
4 Alanya’da İncil dağıtan 4 kişi, misyonerlik suçlamasıyla gözaltına alındı.
Etiketler: insan hakları