17/10/2018 | Yazar: Gözde Demirbilek

Uluslararası Cinsiyet ve Hukuk Konferansı, Av. Yasemin Öz’ün açılış konuşmasıyla başladı: “LGBTİ+ların haklarına değinen bir hukuki metin yok, bugünkü yasal dayanaklarımızı ve meşruiyetimizi biz ellerimizle yarattık.”

“Şimdi buradayız ve haklarımızı şimdi istiyoruz” Kaos GL - LGBTİ+ Haber Portalı

Uluslararası Cinsiyet ve Hukuk Konferansı, Av. Yasemin Öz’ün açılış konuşmasıyla başladı: “LGBTİ+ların haklarına değinen bir hukuki metin yok, bugünkü yasal dayanaklarımızı ve meşruiyetimizi biz ellerimizle yarattık.”

Kaos GL Derneği’nin İzmir’de düzenlediği Uluslararası Cinsiyet ve Hukuk Konferansı bugün başladı. Derneğin Yönetim Kurulu Başkanı Avukat Yasemin Öz’ün konuşmasıyla açılışı yapan Konferans, 19 Ekim’e kadar sürecek.

“Geldiğimiz noktayı LGBTİ+ların farklı coğrafyalarda verdikleri mücadele borçluyuz”

Öz, konuşmasına Kaos GL’nin tarihinden söz ederek giriş yaptı:

“Kaos GL 1994'te hem bir var oluş/kendini ifade etme mücadelesi olarak başladı hem de insan hakları sayılmayan LGBTİ+ların hukukunun ülkede ve dünyada yaratılması doğrultusunda bir rota çizdi. LGBTİ+ öz örgütlenmesinin henüz oluşmadığı yıllarda LGBTİ+ hakları, insan hakları kurumlarının bir kısmı tarafından dahi hak kategorisinde tanımlanmıyordu. Bugün geldiğimiz noktada LGBTİ+ların insan haklarının küresel düzeyde insan hakkı kategorisinde tanımlanmasını, bizim ülke sınırlarında ve ülke sınırı dışındaki LGBTİ+ların farklı coğrafyalarda verdikleri mücadele borçluyuz.” 

“Kaos GL’ye katıldığım üniversite yıllarında Kaos GL Dergi için LGBTİ+ların Türkiye’deki hukuki durumu nedir araştırıp yazı yazmam istenmişti. Yıl 1995 veya 1996, biz ekip olarak haklarımızın peşine düşmüştük. Bütün mevzuatı tarayıp Medeni Kanun’daki cinsiyet geçiş ameliyatları düzenlemesi dışında LGBTİ+larla ilgili olumlu veya olumsuz bir düzenleme olmadığını şaşkınlıkla görmüştüm. LGBTİ+ var oluşu yasaklayan, kısıtlayan, açıkça hukuka ve ahlaka aykırı ilan eden tek bir yasal düzenleme yoktu!”

“Bir yerlerde bir yasaklama olacağına emindim çünkü madem yasa LGBTİ+larla ilgili tek bir olumsuz düzenleme içermiyordu, biz o zaman toplumda hangi gücün ve mekanizmanın etkisiyle bu kadar dışlanma ve şiddet yaşıyorduk? Hukuki hiçbir düzenleme olmaması dergi ekibine de tuhaf gelmişti. Henüz öğrenci olduğum için ‘Emin misin, yazıyı basıp yanlış bilgi vermeyelim’ minvalinde konuşmalar yapmıştık. Ama yazı basıldı. Ve yıllar içindeki tecrübemiz gösterdi ki o bilgi gerçekti.”

“LGBTİ+ları güçlendirerek kimliklerimize yasal zemin de oluşturmuş olacaktık”

Konuşmasına Kaos GL'nin dernekleşme sürecini aktararak devam eden Öz, yasal statü kazanmak adına atılmış önemli adımlara değindi:

“Hukuk alanındaki önemli mücadelelerimizden biri, 2004 yılında Dernekler Kanunu’nun değişmesinden sonra dernekleşme sürecine adım atmamız oldu. Artık 7 kişi bir araya gelsek ve tüzüğümüzü Dernekler Müdürlüğü'ne teslim etsek dernek oluyorduk. O güne kadar tüzel kişiliğimiz olmadığından resmi bir topluluk değildik. Her işlemi kişiler üzerinden yürütmek gerekiyor ve riskleri de kişiler taşıyordu. Başlangıçtaki düşüncemiz derneğin ‘ahlaka aykırı’ olduğu gerekçesiyle kapatılabileceği ama en azından bundan sonra hukuk yollarına başvurabileceğimiz bir sürecin işleyeceği idi. Ancak olur da dernek yasal bir tüzel kişilik kazanırsa, LGBTİ+ örgütlenmenin önünü açacak ve LGBTİ+ları güçlendirerek kimliklerimize yasal zemin de oluşturmuş olacaktık. Nitekim, Ankara Valiliği Medeni Kanun'daki ‘Ahlaka aykırı dernek kurulamaz’ maddesine dayanarak Ankara Savcılığı'na kapatılmamız için başvurdu. Ancak beklenmeyen oldu, Ankara Savcılığı dernekleşmemizi örgütlenme özgürlüğü kapsamında değerlendirerek derneğin kapatılması için dava açmayı reddetti. Bu LGBTİ+lara yasal statü kazandırmak anlamında attığımız en önemli adımdı.”

“Bir yandan LGBTİ+ların hak ihlallerine yönelik danışmanlık yapmaya, bir yandan bunları kayıt altına alarak insan hakları ihlali raporları yayınlamaya başladık. Yalnızca bu raporlarla kalmadık, LGBTİ+ların insan hakları konusunda tematik araştırma ve yayınlar da gerçekleştirdik. LGBTİ+ların hak ihlallerine ilişkin davaları takip edip mahkemelerde adalet aradık. Biz adalet aradıkça bazı davalarda sonuç alabildiğimizi, mahkemelerin yaklaşımlarının değiştiğini gördük. Bunu yalnızca hukuk alanında yaptıklarımızla başarmadık. Aynı zamanda toplumsal dönüşüm için hayatın her alanında yaptıklarımızın birleşmesiyle, kendi hukukumuzu kendimiz yaratma çabamızla gerçekleştirdik. Avrupa Birliği Türkiye İlerleme Raporlarına yıllık yansır hale geldik. Birleşmiş Milletler’in Türk hükümetine LGBTİ+lara yönelik hak ihlalleri ile ilgili soru yöneltmesini sağlayan bir noktaya evrildik. Hak mücadelemizi ülke sınırları dışına çıkardık. Biz bu ülkede ilerlerken, dünya da başka yerlere evrildi. Dünyayla birleşen mücadelemiz farklı coğrafyalarda farklı etkide yankı bulmaya devam ediyor.”

“Hukuk teorisine göre, bazen hukuk toplumun önünde gider ve ilericidir, bazen toplum hukukun önünde gider ve ilericidir. İdeal olanı bunların senkronize olmasıdır. Mücadelemizin yükseldiği yıllar muhafazakâr politikaların da yükseldiği yıllara tekabül etmesine rağmen, haklarımız konusunda toplumun hukukun önüne geçtiği bir noktadayız. Haklarımızla ilgili yasa taslaklarına giren tüm ifadeler TBMM’de yasa görüşülürken son dakika çıkarıldı. Bugün elimizde İstanbul Sözleşmesi olarak adlandırılan Kadına Yönelik Şiddet ve Ev İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye Dair Avrupa Konseyi Sözleşmesi dışında LGBTİ+ların haklarına değinen bir hukuki metin yok. Yasal dayanağımız bundan ibaret. Ama onun dışındaki yasal dayanaklarımızı ve meşruiyetimizi biz ellerimizle yarattık.”

Öz, konuşmasını var LGBTİ+ kişilerin var olmak için kimseden izin almayacağını belirterek bitirdi:

“Kaos GL açık olarak katıldığı ilk miting olan 2001 yılının 1 Mayıs mitinginden beri açıkça deklare ettiği üzere, Anayasa’nın eşitlik ilkesini düzenleyen 10. maddesine cinsel yönelim ve cinsiyet kimliği ayrımcılığının açık bir şekilde eklenerek LGBTİ+ların başta yaşam, eğitim, sağlık, barınma, istihdam hakları olmak üzere tüm haklarının güvence altına alınmasını talep ediyor. Bu talebimiz bugüne kadar kabul görmedi. ‘Belki gelecek yüzyıl’ diye açıklama yapan hükümet yetkilileri oldu. Bizler gelecek yüzyılı görmeyeceğiz. Şimdi buradayız ve haklarımızı şimdi istiyoruz. Bu bir lütuf değil. Var olmak için kimseden izin alacak da değiliz.” 

Konferans, “Haklara erişim mücadelesinde hukuk neyi başarabilir? Önümüzdeki engeller ve çözüm yolları neler?” oturumuyla devam ediyor.

LGBTİ'lerin İnsan Hakları İçin Farkındalık ve Savunuculuk Projesi Avrupa Birliği tarafından desteklenmektedir. Bu, proje etkinliklerinin içeriğinin AB'nin resmi politikasını yansıttığı anlamına gelmez.


Etiketler: insan hakları
nefret