16/04/2021 | Yazar: Umut Güven

Cem Anılan “Stay Home” Limitless fotoğraf projesini anlattı: “Yaptığım çekimler bana ne hissettiriyorsa, onları zihnimde ve mekanımda o şekilde konumlandırıyorum. Bu şekilde onları bir yere yerleştirirken aynı zamanda sınırsızlaştırıyorum.”

Sınırların Ötesine Taşan Bir Proje: “Stay Home” Limitless Kaos GL - LGBTİ+ Haber Portalı

Cem Anılan, pandemi süresince evlerde kalmak zorunda olduğumuz bu günleri yaratıcılığıyla buluşturan isimlerden. Mekânsal sınırları ortadan kaldırarak, evlerindeki insanlarla temas etmeyi ve sanatını sınırların ötesine taşımayı başarmış.

“Stay Home” Limitless ismini verdiği fotoğraf projesine dair Cem ile sohbet ettik. Kaos GL okuyucuları için, projenin nasıl başladığından ve kendisine neler kazandırdığından bahsetti, geleceğe dair proje fikirlerini paylaştı. Keyifli okumalar!

“Mekânın sınırlarını sadece yeni medyanın ve sosyal medyanın gücünü kullanarak değil, hayal gücümüzü kullanarak da ortadan kaldırmak; mekânı sınırsızlaştırmak.”

Merhaba Cem, bize biraz projenden bahsedebilir misin?

sinirlarin-otesine-tasan-bir-proje-stay-home-limitless-1Merhaba Umut. Projeden bahsedecek olursam, “Pandemi sürecinde, evde kalırken aynı zamanda neden bir şeylerden vazgeçelim?” diye düşündüm. Hayal gücümüzün sınırları yok. Evde kalmak bu süreçte bir zorunluluk evet, ancak bu nedenle bir şeyler üretmemek, bence bir zorunluluk değil. Burada tasarlanan şey, evde kalırken insanların ev durumlarını fotoğraflamaktan daha ötesi. Evet evdeyiz, ev halindeyiz ancak bu örneğin bir moda çekimi yapmamıza engel değil. Durum böyle diye insanları pijama, terlik çekmeye gerek yok. Hayat her şeye rağmen devam ediyor.  

Değişen, dijitalleşen dünyaya ayak uydurmak, değişimin bir parçası olmak, uyum sağlamak ve üretmeye devam etmek… Yenilenmek. Mekânın sınırlarını sadece yeni medyanın ve sosyal medyanın gücünü kullanarak değil, hayal gücümüzü kullanarak da ortadan kaldırmak; sınırsızlaştırmak. Burada tasarlanan bir diğer şey, mekânın sınırsızlığına dikkat çekmek. Ama bunu başka bir perspektiften yapmaya çalıştım. Dijital dünyanın, online bağlantıların tartışmasız gücünü kullanırken, çekimlerimi iphone üzerinden, facetime’ı kullanarak gerçekleştirdim. Amacım, kişileri çekerken, telefonu bir obje olarak kullanıp, karşımdaki kişiyi yaşadığım alana dahil etmek. Kendi mekanıma dahil ederek, bu kişilerle ve mekanlarla olan sınırı, bir kez daha sınırsızlaştırmış oluyorum. Kendi evimin ve karşımdaki kişinin evinin imkanlarını kullanarak bir şeyler yapıyorum, daha fazlası değil. Böylece mekanlar birbirine dahil oluyor, kişi benim yaratmış olduğum arka planlarla, uyumlu bir şekilde benim yaşam alanımda yerini almış oluyor. Bu dahiliyet online bir şekilde, ama tamamıyla sınırların ötesinde gerçekleşmiş oluyor. Teknoloji ve hayal gücü birleşince ortaya büyük fikirler çıkabilir. Benim yaptığım şey imkânsız ya da denenmemiş değil. Sadece kendi bakış açımı, fikrimi ve de konseptimi kullanarak bir proje üretmek istedim ve sonunda “Stay Home” Limitless Project’i yarattım. Her fotoğraf çekiminin bir ismi var. Hepsinin bir hikayesi var. Yaptığım çekimler bana ne hissettiriyorsa, onları zihnimde ve mekanımda o şekilde konumlandırıyorum. Bu şekilde onları bir yere yerleştirirken aynı zamanda sınırsızlaştırıyorum.   

“Stay Home” Limitless Project nasıl doğdu? Bu üretim süreci ne çeşit ihtiyaçlardan veya dinamiklerden beslendi?

Mart ayında, pandemi sürecine girdiğimizde bunun aslında hepimize iyi gelecek bir inziva süreci olacağını düşünmüştüm. Bir süre gerçekten de öyle oldu. Ama bir noktadan sonra, bir şeyler üretmeden, çalışmadan, meşgul olmadan bu süreci atlatamayacağımı fark ettim. Yoga yaptım, spor yaptım, saatlerce nedensiz bir şekilde öylece uzandım. Yemek, sosyal medya, dizi, film, müzik derken her şey tükenmeye ve tüketmeye başlamıştı. O tükenmişlik hissi ağır basmaya başladığı bir akşam, aklıma bir fikir geldi. Hemen odama gittim, birkaç obje, gece lambası vs. aldım. Salona geldim. Ortada duran büyük cam bir sehpa var, onun üzerinde bir takım arka plan çalışmaları yapıp, fotoğraf çekmeye başladım. Arka planda kullandığım objelerden biri de telefondu ve o an telefondan herhangi bir görsel açıp, telefon ekranını da bir çerçeve gibi kullandım. Sabah çektiğim karelere bakarken, aklıma telefonu kullanarak online şekilde birilerini çekebileceğim ve bunu eğer içime sinerse proje haline getirebileceğim geldi. Bu şekilde, çok buhranlı geçen bir akşamın sonu, projenin başlangıcı oldu. 

sinirlarin-otesine-tasan-bir-proje-stay-home-limitless-2

“İsmini oluştururken "Limitless" kelimesini seçtim. Çünkü hayatın her alanında sınırsızlık hissini çok seviyorum… Sınırların, birçok insanın umuduna ve hayallerine engel olmasından hoşlanmıyorum.”

Projenin isminde de belirttiğin “limitless”, sadece mekanların veya dijital dünyanın sınırsızlığına mı gönderme yapıyor?

Hayır, sadece mekanların ve dijital dünyanın sınırsızlığına vurgu yapmıyorum. Kelimenin alt metninde yer alan “sınırsızlık” görüşünün ideolojik sebepleri de var elbette. Projenin süreçleri üzerine çok düşündüm. Özellikle ismini oluştururken “Limitless” kelimesini seçtim. Çünkü hayatın her alanında sınırsızlık hissini çok seviyorum. Dünya üzerinde sınırlanan ve sınırlandırılmış birçok şeyi insanlara dayatılan dogmalar olarak görüyorum. İnsanlar doğduğu andan itibaren, cinsiyetle, kültürle, birtakım kodlamalarla sınırlandırılıyor. Bundan hiç hoşlanmıyorum. Dünya üzerinde yer alan rasyonel sınırlardan da hoşlanmıyorum. Karşı kıyıya sırf bir başka ülkeye ait diye geçememekten de... Ya da o sınırların, birçok insanın umuduna ve hayallerine engel olmasından da… Kişilerin, kimseler ve kurallar tarafından kalıplara sokulmasını doğru bulmuyorum. Bu nedenlerle çalıştığım modelleri de kalıpların dışında düşünen ve davranan kişilerden seçmeye çalıştım. Böylece projenin ana fikri “sınırsızlık” olarak doğdu. 

Projenle birlikte çeşitli kişilerle, modellerle çalıştığını görüyorum. Bu modellerle çalışma süreci nasıl işledi? Onlar mı seni buldu mesela? Nasıl karar verdin?

Proje başladığında, ev arkadaşımla bir deneme yaptım. Deneme çekimi hoşuma gidince bir heyecanla Instagram adresimde yer alan ve paylaşımlarını beğendiğim kişilerden birkaç kişiyi seçip, projeyi anlattım. İlk konuştuğum isim yakın arkadaşım olan Nurhayat oldu. Daha sonra Yusuf ile konuştum. İlk iki çekimi onlarla gerçekleştirdim. Projenin ilk görselleri böylece oluşmuş oldu. Daha sonra çalıştığım kişilere projeyi anlatırken, örnek görsellerden de gönderdim. Böylece demek istediklerim daha anlaşılır hale geldi. Genel olarak kiminle konuştuysam çekim yaptık diyebilirim. Yukarıda da belirttiğim gibi, kalıpların dışında düşünen, tarzı ve duruşu olan kişileri tercih etmeye çalıştım. Çeşitli şehirlerden ve kültürlerden kişilerle çalıştım. 

“Kadın, LGBTİQ+ ve göçmenlere yönelik var olan nefret ve şiddet kültürüne karşı yeni bir fotoğraf projesi başlatma isteğiyleyim.”

Projen hayata geçtikten sonraki deneyimlerin nasıldı? Yola çıktığın noktayla, şu an bulunduğun noktayı düşünürsek, neler söylersin?

Proje hayata geçmeden önce, kendi çektiğim fotoğrafları paylaştığım bir Instagram hesabım vardı. Proje esnasında çektiğim görselleri de paylaşmaya başladım ve çok olumlu, çok güzel tepkiler almaya başladım. Bu beni gerçekten çok mutlu etti çünkü pandemi döneminin başında “Ne yapacağız? Bu şekilde nasıl hayatımıza devam edeceğiz?” Evhamı yaşarken, birden beni tekrardan üretmeye iten, bu süreci kendi adıma olumlu geçirmemi sağlayan bir eylemde bulunmuş olmak harikaydı. Yola çıktığımda özellikle fotoğraf anlamında uzman insanlardan ve sosyal medya ile haşır neşir olan kişilerden böyle güzel geri dönüşler alacağımı düşünmezdim. Pandemi sonuna geldiğimde birden fazla modelle çalışmış ve projeyi düşündüğümden de güzel bir noktaya taşımış olduğumu gördüm.

Bundan sonra nasıl devam etmeyi planlıyorsun?

Aslında bu süreç bize birçok şeyin online bir şekilde de gerçekleşebileceğini gösterdi. Bir fotoğraf çekimi yapmak için stüdyo, prodüksiyon, muhteşem donanımlı teknolojik süreçler geçirmeye gerek olmadığını anlamış olduk. Benim amacım daha minimalist bir şekilde, kendi imkanlarımızla da farklı şeyler yapılabilir. Projeyi yine benzer yöntemlerle, sosyal sorumluluk projelerine destek vermek için geliştirmek istiyorum. Özellikle kadın, LGBTİQ+ ve göçmenlere yönelik var olan nefret ve şiddet kültürüne karşı yeni bir fotoğraf projesi başlatma isteğiyleyim. 

Kaos GL dergisine ulaşın

Bu röportaj ilk olarak Kaos GL dergisinin Normativite dosya konulu 174. Sayısında yayınlanmıştır. Dergiye kitapçılardan veya Notebene Yayınları’nın sitesinden ulaşabilirsiniz. Online aboneler dergi sitesinden dergiyi okuyabilir.


Etiketler: kültür sanat
İstihdam