04/07/2011 | Yazar: Murat Köylü

Sivil Sesler Festivali’nin ‘yeni anayasa yapma sürecine sivil toplum katılımı’ temalı ortak metnine ‘cinsel yönelim’ ve ‘cinsiyet kimliği’ ibareleri eklendi.

Sivil Toplum Geliştirme Merkezi (STGM) ilkini 2009’da İstanbul’da düzenlediği Sivil Sesler Festivali’nin ikincisini Ankara’da gerçekleştirildi. Sivil Sesler Festivali’nde tema “yeni anayasa yapma sürecine sivil toplum katılımı” idi. Türkiye’nin farklı bölgelerinden, farklı çalışma alanlarından ve görüşlerden yaklaşık 130 sivil toplum örgütü (STÖ) temsilcisi 2-3 Temmuz’da çeşitli etkinlikler çerçevesinde buluştu; “Bizsiz sivil anayasa olmaz” dedi.
 
Sivil Sesler Festivali, yeni anayasa yapım sürecine STÖ’lerin katılım taleplerini kamuoyuna ve yasa yapıcılara taşıyacağı çalışmanın ilk adımı oldu. Eşitlikçi, özgürlükçü, çoğulcu ve ekolojik bir anayasa için herkese açık, ayrımcılık içermeyen bir katılım mekanizmasının oluşturulması yönünde bütün kamuoyuna ve yasa yapıcılara çağrıda bulunuldu. 1 Temmuz’da Adana, İstanbul, İzmir, Trabzon ve Van’da basın toplantıları düzenlenmişti.
 
Çağrı metni krizi aşıldı
 
Festivalden önceki aylarda hazırlık için ülkenin tüm bölgelerinde koordinasyon toplantıları yapılmıştı. Festivalde açıklanmak üzere oluşturulan metin üzerinde çeşitli tartışmalar yaşanmıştı. Metinde yer alması düşünülen “cinsel yönelim” ve “cinsiyet kimliği” ibareleri bazı Mazlum-Der ve Özgür-Der şubeleri tarafından çekince ile karşılanmıştı. Bu çekinceyi ise kuvvetle eleştiren diğer insan hakları, LGBT (lezbiyen, gey, biseksüel, trans) ve sivil toplum örgütü temsilcileri “cinsel yönelim” ve “cinsiyet kimliği” ibarelerinin metnin olmazsa olmaz öğesi olması gerektiğini söyleyince, metin üzerinde bir uzlaşıya varılamaması durumu oluşmuştu. Ancak festivalin ilk günü yapılan çalıştayda “cinsel yönelim” ve “cinsiyet kimliği” ibareleri metne –olması gerektiği gibi- eklendi ve kriz aşılmış oldu.
 
Metin üzerinde bir diğer tatışmalı konu da “emeğin sömürüsü” ibaresinin eklenmesi için yaşandı. Bu ibarenin ideolojik ve böylece insan hakları normlarından uzak bulunması sonucu “emeğin” yerine “insanın sömürüsü” sözleri üzerinde uzlaşılmış oldu.
 
Meclis değil saray, polis değil gardiyan
 
Festivalin ikinci gününde katılımcılar Yüksel Caddesi’ndeki İnsan Hakları Anıtı’nın önünde, uzlaşılan metnin okunduğu bir basın açıklaması gerçekleştirdiler. Yaklaşık 80 kişilik grup daha sonra, planlandığı üzere, meclise yürümek üzere hareketlendiler. Yürüyüş sonunda meclisin kapısına üzerinde “Sivil Anayasa” yazan bir anayasa kitapçığı maketi bırakmak isteyen gruba polis izin vermek istemedi. Polis sıklıkla “istenmeyen şeyler yaşanacağı” tehditinde bulunurken, insanı değil, “kutsal devleti ” koruma tutumunu yineler gözüktü. Bu tartışmalar sırasında, devletin moda baskı araçlarından biber gazının artık Türkiyeliler için bir panayoyaya dönüştüğü gözlemlendi. Yoğun tartışmalar sonunda ara sokaklardan yürüyüş “izni veren” polis, meclise yaklaşık 300 metre kala topluluğu durdurdu.
 
Bu sırada, topluluktaki insan sayısının 3-4 katı emniyet memurunun görevlendirilmiş olduğu görüldü. Buradaki “pazarlıklar” sonucunda da gruptan 6 kişinin anayasa maketinin meclis kapısına bırakmasına “izin verildi”. Demokratik, sosyal bir hukuk devleti olduğu iddia edilen Türkiye’de, sadece meclis çevresinde demokratik etkinlikler yapmak sorun olmuyor. Ayrıca meclis içine yurttaşların veya STÖ’lerin girmesi de, meclisin olağan günlerinde bile, çok sıkıntılı. Bazı STÖ temsilcileri, “Dünyada katılıma daha elverişli pek çok krallık ve saray bile var. Hatta Türkiyeliler, başka ülkelerin parlamentolarına bile çok daha kolaylıkla girip çıkabiliyor, ziyaret edebiliyorlar. TBMM’nin bu ayıp ve utancı bir an önce çözmesi gerekiyor.” dediler.
 
Önce anayasa paneli, sonra doğa konseri
 
STÖ temsilcileri, yürüyüşten sonra yeniden etkinliğin gerçekleştiği Dedeman Hotel’de buluştular. Festtivale, farklı anayasa çalışmalarında bulunan yapıların deneyim ve görüş paylaşımında bulunduğu panel ile devam edildi. Bu yapılar arasında Ekolojik Anayasa Girişimi, Yeni Anayasa Platformu, Demokratik Anayasa Hareketi, KADER, Amargi Kadın Akademisi, Başkent Kadın Platformu ve Stratejik Düşünce Enstitüsü yer alıyor. İlgili internet sitelerine aşağıdaki linklerden erişilebiliyor.
 
Panelden sonra katılımcılar, Sakarya bölgesindeki Eskiyeni isimli mekânda düzenlenen “Doğa İçin Çal” konserine gittiler. Bu mekân, cinsel yönelim ve cinsiyet kimliği ayrımcılığı yapma suçu işlemeyen bir yer olarak biliniyor.
 
Fotoğraflar: Murat Köylü
 
Anayasa çalışması yapan yapılara ait internet siteleri:
* http://www.demokratikanayasahareketi.net/
* www.baskentkadin.org
 

Etiketler: insan hakları, sivil anayasa
İstihdam