20/03/2012 | Yazar: Cenk Erdem

Siyahlı Kadın filminin atmosferi, büyük ölçüde kayıp duygusunun ve trajik ölümlerin yarattığı psikolojik gerilimi, gotik atmosferlerle, olayların geçtiği kasabadaki insanların tuhaf davranışlarıyla ve sır saklayan halleriyle iyice tırmandırıyor.

Siyahlı Kadın İçine Çekiyor Kaos GL - LGBTİ+ Haber Portalı
Siyahlı Kadın’ı sinemaya uyarlayan Jane Goldman, 30 yıllık bir korku hikâyesiyle nihayet korku filmi sevenler için de pek güzel bir keyif yaratmış. Susan Hill’in 1983 tarihli romanından daha önce 1989 yılında hem televizyona uyarlanan, hem de meşhur West End sahnelerinin tiyatro severlere sunduğu bir gerilim öyküsü olan Siyahlı Kadın’ın bu kadar süredir, dev ekranlara uyarlanmamış olması hayret verici, çünkü çok gizemli, dramatik ve bir o kadar da ürpertici bir hikâye ve zevkle izleniyor.
 
Woman in Black ayrıca Frankenstein filmleriyle korku filmi türü için bir dönemin efsanelerine imza atan Hammer stüdyolarını türe yeniden kazandıran film olarak ta kabul edilebilir. Küçük bir stüdyo olarak, 70’lerde korku filmleriyle yükselirken film çekmeyi bırakan stüdyoların yeniden hayata dönüşü her ne kadar 2010 yılın vampirli filmi “Let me in” ve 2011 yılının gerilim filmi “The Resident” ile olduysa da, stüdyo eski şöhretini, gerçek anlamda bir hayalet hikâyesi olan Siyahlı Kadın ile canlandırıyor. Sadece Amerika’da 1 ay içinde 50 milyon doların üstünde hasılat yapan ve İngiltere’de de iyi bir gişe başarısı elde eden film, korku filmi fanatikleri için nostaljik bir lezzet taşıyor.
 
Filmde eşini trajik bir şekilde kaybetmiş ve derin bir yas sessizliğindeki genç avukat Kipps’in, işini de kaybetmek üzereyken yaşadığı gerilimle, Crythin Gifford kasabasına gidip, hiç kimsenin yaklaşmaya bile yanaşmadığı Eel Marsh malikânesinin evraklarının incelenmesini tamamlayıp, satışını da gerçekleştirmesi gerekiyor. Ancak kasaba halkının avukatın o eve yaklaşmasından duydukları gizemli ve tuhaf rahatsızlık, avukatın malikânede Siyahlı bir kadın gördüğünü söylemesiyle iyice şiddetleniyor. Filmin karanlık atmosferi, dönem kostümleriyle daha da etkileyici hale gelirken, kameranın karanlık bir çocuk odasına girip, kurmalı oyuncaklar ve ürpertici müziklerle izleyiciyi koltuğa çivilediği her sahne, filmi iyi bir korku filmine dönüştürüyor.
 
Tıpkı Havyan Mezarlığı filmi gibi ya da espriye ve nefes almaya hiç izin vermeyen melankolik Japon korku sineması gibi, çocuk ölümlerini de kullanan hikâye, izleyicinin duygularıyla iyiden iyiye oynamayı başarıyor.
 
Yazar Susan Hill, The Guardian için verdiği bir röportajda, 1970’lerde bol bol eski hayalet hikâyeleri okuduğunu ve uzun süredir kimselerin yeni bir hayalet hikâyesi yazmadığını düşünerek bu romanı yazmayı planladığını söylüyor. Kızı büyüyüp, aşağı yukarı 5 yaşına gelinceye kadar elini eteğini yazmaktan çeken Hill, o yıllarda Suffolk’ta biraz yazmaya konsantre olmak üzere bir ev kiralamış. Yazar kiraladığı evin, deniz kenarına bakan gürültülü plajının arkasındaki, bataklık yollarda tam tersine müthiş bir sessizlik olduğunu ve sadece rüzgârın sesinin duyulduğunu ve bu çamurlu patikalardaki sessizliğin ortasında, aniden esen rüzgârın iniltisiyle bir toz kalktığında da ayrıca tuhaf bir ışık olduğunu ve tüm bu ürperticiliğinin ona ilham verdiğini söylüyor.
 
Siyahlı Kadın filminin atmosferi, büyük ölçüde kayıp duygusunun ve trajik ölümlerin yarattığı psikolojik gerilimi, gotik atmosferlerle, olayların geçtiği kasabadaki insanların tuhaf davranışlarıyla ve sır saklayan halleriyle iyice tırmandırıyor. Filmde başrolde Daniel Radcliffe canlandırdığı genç avukat Arthur Kipps’in yas duygusunu çok iyi veriyor ve Harry Potter’lık bir hali kalmıyor, Radcliffe bu kez gerçekten sihirli bir iş yapmış ve fenalık getiren Harry Potter imajına rağmen, bir korku filminin başrolünü de beklenmeyecek kadar iyi kotarmış. Röportajlarında Jane Goldman, filmi uyarlarken kitaba mümkün olduğu kadar sadık kaldığını söylüyor ve gerçekten de film başından sonuna kadar sanki bir roman okurmuş gibi, gerilim duygusunun gittikçe yükseldiği bir atmosferin içine çekilerek izleniyor. 

Etiketler: kültür sanat
İstihdam