14/09/2011 | Yazar: KAOS GL

Boğaziçi Gösteri Sanatları Topluluğu (BGST) Kardeş Türküler, bugün akşam Açıkhava sahnesinde şarkılarını barış, demokrasi ve eşitlik özlemiyle seslendirecek.

Sokağa Barış Gelmeden Memlekete Barış Gelmeyecek Kaos GL - LGBTİ+ Haber Portalı
Boğaziçi Gösteri Sanatları Topluluğu (BGST) Kardeş Türküler, bugün akşam Açıkhava sahnesinde şarkılarını barış, demokrasi ve eşitlik özlemiyle seslendirecek.
 
Türkiye’nin içinde bulunduğu çatışma ortamına kültürel bir müdahalede bulunma ve bunu yaparken sesini ve sözünü paylaşarak daha yüksek sesle kendini ifade etmeye niyetlendiklerini belirten Kardeş Türküler, konser öncesi açıklamada bulundu.
 
“Bugüne kadar farklı dillere ve kültürlere dokunan müzikal formları bir araya getirerek sadece etnik kimliğe değil; dil, inanç ve cinsel yönelime karşı üretilen her türlü ayrımcılığa karşı duran ve gösterilerinde tekçi anlayışlara karşı çeşitliliğin ve çokkültürlü yaşamanın ipuçlarını arayan BGST Kardeş Türküler, bu kez de şarkıların sınırsızlığını vurgulayarak sahnesini tüm renklere açtı.”
 
Bu akşamki gösterilerini, “birlikte yaşama iradesiyle kültürel tekleşmeye karşı” hazırladıklarını belirten gruba Sezen Aksu, Ara Dinkjian ve Arto Tunboyacıyan da eşlik edecek.
 
Daha önce Açıkhava sahnesinde ırkçı protestoların hedefi olan Aynur Doğan konserin bir diğer konuğu olarak planlandığı halde sağlık sorunları gerekçesiyle bugün akşamki Açıkhava sahnesinde yapılacak konsere üzülerek katılamayacağını bildirdi.
 
Kardeş Türküler’in solistlerinden Feryal Öney ve usta müzisyen Ara Dinkjian ile BirGün gazetesindenGülşen İşerikonser öncesi görüştü.
 
Bu yıl da geleneği bozmayarak Harbiye Açıkhava Tiyatrosu’nda olacaksınız. Bu yıl sahnede yine konuklarınız var. Sezen Aksu da size eşlik edecek. Bize biraz bu süreçten söz edebilir misiniz?
Harbiye Açıkhava’da her yıl dinleyicilerimizle buluşmayı çok seviyoruz. Ayrıca yine dansçısıyla tiyatrocusuyla müzisyeniyle büyük bir BGST ekibi var. Yine hep olduğu gibi Boğaziçi Üniversitesi Folklor Kulübü’nden dansçı ve müzisyen genç arkadaşlarımız var. Bunların yanı sıra yine çok önemli müzisyen konuklarımız var. Yeni albümümüz ‘Çocuk (H)Aklı’nın müzik yönetmenliğini yapan Arto Tunçboyacıyan, usta müzisyen Ara Dinkjian’ı da bizimle olacak. İlk kez, 2008 yılında Diyarbakır’da Ara’yla ve babası Onnik Dinkjian’la Mezopotamya Sosyal Forumu’nda buluşmuştuk… Ara’nın memleketi olan Diyarbakır’da birlikte konser verdik. Ardından, geçen yıl da Harbiye’de birlikte olduk.. Ve ne güzeldir ki, bu yıl da bizimle birlikte. Sezen Aksu’yla aynı sahnede buluşmanın hayalini yıllardır kurardık; sağolsun, davetimizi hemen kabul etti, o da bu yıl bizimle beraber.

Aynur’la birçok kez aynı sahnede yer aldık, albüm çalışmalarımızda birbirimize destek olduk.. Ama bu yıl Aynur’u çağırmamızın farklı bir sebebi var. Devlet şiddeti başka bir şey, senin benim gibi insanların şiddete meyletmesi, ırkçılık yapması, bu başka bir şey. Sokaktaki insanların savaş diliyle konuşması, kendinden olmayana sözlü ya da başka türlü şiddet uygulaması çok daha ürkütücü. Kürtçe şarkı söylediği için sahnedeki şarkıcının gitmesini isteyen insanların olması, hele Harbiye gibi bir yerde, binlerce farklı dilde şarkılar söylenmiş, pek çok şeye tanıklık etmiş bir mekânda bunların yaşanması çok feci. O gece orada öyle bir iklim vardı ki, Aynur değil, Kardeş Türküler de çıkıp Kürtçe söyleseydi aynı şey yaşanabilirdi. 

Peki hâlâ birbirimize bu kadar tahammülsüz müyüz?
30 yıldır bu savaş var. Türk, Kürt birçok genç insan yaşamını yitirdi bu savaşta. Artık en azından kimliklerin, kültürlerin birbirinin varlığını kabul ettiği günlere geldik, diyorduk. Peki, o zaman bu nedir? Birbirinin derdini dinlemek, kendinden olmayanın kimliğini, kültürünü kabul etmek zorunda insanlar, yoksa bu memlekette bir arada yaşayamayacağız. O yüzden dedik ki; Aynur bu sahneye gelir, birlikte tamamlarız bu şarkıları.

Sanatçılar bu kez refleksli davrandı, oturup beklemek yerine sokağa çıktı…
Biz bunu yakın tarihte bile yaşadık: Hrant Abi’ye yaşatılanlara karşı hep birlikte bir duruş sergilemediğimiz için sonradan içimiz yandı, vicdan azabı duyduk deli gibi. Ahmet Kaya’yı yalnız bıraktığımız için de aynı şeyleri yaşadık sonradan. Artık ne yaşandıysa, ne yaşanıyorsa anında, yerinde refleks göstermek gerekiyor. Bunu öğrendik en azından.

Burada Sezen Aksu’nun olması herkes tarafından heyecanla karşılanıyor. Sahneden de barış mesajları verilecek sanıyorum…
Sezen Aksu’yla hiçbir yerde buluşamadık ama barış için birlikte bir çift söz söylemenin ne kadar değerli olduğunu, tanıdığım kadarıyla o da biliyor. Bilirsiniz, dönem dönem öyle açıklamalar yapar ki, insanların katılaşmış yüreklerini yumuşatır Sezen Aksu. Vicdan sahibi bir sanatçı olarak o da eminim sahnede tüm yaşananlar için bir çift söz söyleyecektir. Söylemese bile sesiyle, duruşuyla çok şey anlatacaktır. Evet, yine barış talebimiz var, bunu da tüm konuklarımızla birlikte, bıkmadan, yorulmadan tekrar dile getirmek istiyoruz.

Kardeş Türküler denilince akla zaten barış, kardeşli geliyor. Sahnede etnik kimlikleri, uzak ülkeleri yan yana getiren bir müzik grubu olmak nasıl yol çizdirdi size?
Geçmişte iç içe yaşamış olduğumuzu bu coğrafyanın şarkıları, türküleri, ‘stran’ları öyle güzel ispat ediyor ki.  Aynı ezgiyle söylenmiş farklı dillerde şarkılar var bu topraklara ait.  Giyimi kuşamı, dili, kültürü iç içe geçmiş durumda. “Aman yan yana duralım, aman birbirimize dokunmayalım” diyenler oldu, olacaktır da. Başka türlü bir şey bizim istediğimiz: Türkiye’de insanlar birlikte yaşayacaksa, bu, birbirine temas ederek, birbirine ihtiyaç duyarak olacaktır. O yüzden yan yana değil, iç içe diyoruz…

Kardeş Türküler Türkiye’de çok önemli bir misyonu da yerini getiriyor.  Sahnede müzik yapmanın dışında sokağa da kulak veriyorsunuz. Sizce sokak bugün nasıl bir önem arz ediyor?
Bu memlekette öyle şeyler yaşanıyor ki tahammül etmek mümkün değil. Sokağa çıkıp karşı çıkmamanın imkânı yok. Tabii değişen konjonktürle birlikte yeni şeyler söyleme ihtiyacı da doğuyor. Bugün barışa dair, bunun nasıl tesis edileceğine dair farklı, yeni bir şeyler söylemek lazım, onun yollarını arıyoruz. Bu anlamda Kardeş Türküler’in siyasetle ilişkisi tabii ki var.

Aynur Doğan’da da öyle oldu... Yaşananlara anında, güçlü bir ses çıkarmanın ne kadar kritik olduğunu öğrendik. Sokağa barış gelmeden memlekete barış gelmeyecek. Sokak, sokaktaki savaşçı dilin yumuşaması çok önemli. O dönemde sanatçılar olarak yaptığımız basın açıklamasının, sokak eylemlerinin ‘barış isteyenlerin görünür olması’ anlamında başarılı olduğunu düşünüyorum.‘Hassasiyetler’ kisvesi altında isteyenin dilediği zaman yanındakine şiddet uygulayamayacağını göstermiş olduk.

Bu konser kardeşliği bir kez daha vurgulayacak ama her şeyin ötesinde yarım kalan şarkılar tamamlanacak…
Yarım kalan şarkılar, yarım kalan romanlar, hikâyeler, bunu bugünün insanlarının kendi diliyle tamamlaması gerektiğini düşünüyoruz. Bugünün dilini oluşturmak sanatsal olarak da bizim çabaladığımız bir şey. Yarım kalmış bir şeyler var evet, biz bugün gördüklerimizi anlatarak, söylenmeyeni söyleyerek tamamlamak gerektiğini düşünüyoruz. Son albümde daha ziyade bunu yapmaya çabaladık. Bu şehirde, bu memlekette yaşayan insanlar olarak, neler görüyoruz, kimlerin anlatılmayan hikâyesini anlatmak lazım, konuştuk, araştırdık, bunları yazmaya çalıştık. Daha ziyade, hayata 1-0, 2-0 hatta 3-0 mağlup başlamış ama yine de tutunmaya çabalayan çocukların hikâyelerini anlattık.

USTA MÜZİSYEN ARA DİNKJİAN:
Her zaman kim olduğumu biliyordum

Geçen yıl olduğu gibi bu yılda Kardeş Türkülerle aynı sahne de olacaksınız, bu geleneği bozmamayı neye bağlıyorsunuz?
Kardeş Türkülerle ilişkim müzik üzerinden başlamadı, o yüzden sahnede onlarla birlikte olmak ailemle birlikte olmak gibi bir şey.  İlk Mezopotamya Sosyal Forumu için çalmıştık. Diyarbakır’da yaşayamayacağımız bir şeyi yaşadık birlikte. Babama gösterdikleri saygı beni çok derinden etkilemişti. 

Bu konserde yarım kalan şarkılar tamamlanacak, Kürtçe yıllardır eksik kaldı, Ermenice aynı şekilde. Siz de bu yarım kalmış bir coğrafyanın şarkılarını dile getireceksiniz…
Biz müzisyenler 5 bin yıldır bir arada çaldık ve söyledik. Ve aslında bu konserde benim için oradaki Türk, Kürt, Süryani arkadaşlarımla yeni bir konser ve onun keyfini yaşayacağım. Her konseri bu anlamda önemsiyorum, bir arada olmak gibi anlamı var. Aynur’un konseri sırasında yaşananları biliyorum. Türkiye’de sıcak bir gündem var evet, ortam böyle olsa da olmasa da bizim için bir arada olmak önemli. Kardeş Türküler, Sezen Aksu, Aynur, Arto… Bunlar çok değerli ve aynı sahnede yine bir arada olacağız. 

Türkiye’de son yıllarda da olsa bir takım değişimler yaşanmaya başlandı ve siz de sık geliyorsunuz Türkiye’ye, bu değişimi hissediyor musunuz?
Daha sık geliyorum evet. Ona rağmen her gelişimde Türkiye’deki politik atmosferde değişmiş oluyor. Bazen geldiğimde sakin, bazen geldiğimde ise sertleşmiş bir ortam oluyor. Daha üç ay önce gelmiştim… Şuanda da savaş atmosferi var.

Bu atmosferden kişisel olarak nasıl etkileniyorsunuz?
Ben kişisel olarak etkilenmiyorum, Türkiye’de yaşayanlar etkileniyor ama… 

Çok uzun yıllar taş plak arşivi yaptınız, biraz bize arşivinizden de söz edebilir misiniz?
Çok küçük yaşımdan bu yana o benim için tutku oldu. Hep duymadığım yeni şeyleri dinleme istediği var. Hâlâ da yanı. Hatta çocuklarım diyor ki “orta yaşın üzerinde adam oldun.” Ben ise hâlâ her sabah uyandığım da duymadığım ne var diye düşünüyorum. Nereden bulabilirimi düşünüyorum.

Nerelerden buldunuz bu arşivi?
1910’da bu yana Amerika’ya gelen göçmenler, onları yanlarında getirmeye başladılar. Tabii insanlar yaşlandıkça taş plakları atmaya başladılar. Ben de genç biri olarak ailelerden topladım. 

Duymadığınız ne var?
Binlercesi var. Kataloglar var, ben de nelerin olmadığını biliyorum ve bu beni deli ediyor.

Taş plakları ne yapacaksınız?
Bir odam var, orada arşivledim. Onları önce kaydediyorum, kırılganlar çünkü. Onlar hakkında bütün bilgiyi de kayıt altında tutuyorum. Tabii şimdi haklı bir soru ama bence en iyisi internete aktarıp kullanıma açmak ancak buradaki sorunda onları internete koyma hakkını kim verdi? Tabii 5 bin plaktan söz ediyoruz ve onları oraya koymaya ömür de yetmez. Bunun için para lazım ve ben de sanıyorum onları çöpten toplayarak görevimi yaptım aslında.

Peki insanlar taş plaklarla ilgileniyor mu?
Bugüne kadar evlerinden topladığım insanların hepsi kurtulduk diyerek verdiler. Bu plakları benim gibi ciddiye alan kimseyle karşılaşmadım. Ama şunu da söyleyeyim Türkiye’ye ilk geldiğimde taş plakları bedavaya alabiliyordum ama şimdi taş plak satın almak çok pahalı.
 

Etiketler: kültür sanat
nefret