29/09/2013 | Yazar: Ali Erol

Almanya’nın son genel seçimlerini kaosgl.org için Sol Parti Berlin Eyalet Meclisi Üyesi Hakan Taş ile konuştuk

Sol Parti Almanya’da LGBT Eşitliğinin Takipçisi Olacak! Kaos GL - LGBTİ+ Haber Portalı
Almanya’nın son genel seçimlerini kaosgl.org için Sol Parti Berlin Eyalet Meclisi Üyesi Hakan Taş ile konuştuk
 
Almanya’da federal genel seçimlerinin ardından sol partilerin mecliste (Bundestag) çoğunluğu yakalamalarına rağmen Hıristiyan birlik partileri CDU ve CSU kazanan olarak öne çıkıyor.
 
Seçimlerde Sosyal Demokrat Parti’nin (SPD) ardından her ne kadar sol seçmenin ikinci tercihi olsa da Sol Parti’nin (Die Linke) oy kaybettiği görülüyor. Aynı şekilde Yeşiller (Die Grünen) de kaybedenler arasında. Liberal politikaları ile bilinen Hür Demokrat Parti (FDP) ise tarihinde ilk kez baraj altında kaldı. Partisinin barajı aşamaması üzerine Dışişleri Bakanı Westerwelle de meclise yeniden giremedi.
 
Sol Parti’den federal meclis için de milletvekili adayı olan Berlin Eyalet Meclisi Üyesi Hakan Taş, Almanya’nın son genel seçimlerini kaosgl.org’a değerlendirdi.
Kaos GL okurları için öncelikle Doğu Almanya’da sol seçmenin birinci tercihi olmaya devam eden Sol Parti’nin bu seçimlerdeki kaybının güncel değerlendirmesini alabilir miyiz?
Almancadaki bir deyişle “bir ağlayan, bir gülen gözle” değerlendiriyoruz. Geçen genel seçime oranla 3 puan yitirmiş olmamız üzücü, öte yandan Federal Parlamentoda 3. Büyük parti olmamız ve Hessen eyaletinde tekrar parlamentoya girmiş olmamız sevindirici. Eğer Federal düzeyde büyük koalisyon (CDU/SPD) olursa, Sol Parti ayrıca ana muhalefet partisi konumuna gelecektir.
 
Sol Parti olarak Doğu Almanya eyaletlerinde batıya göre daha güçlü olduğumuz bir gerçek. Toplumun yakıcı sorunlarına somut çözümler önerdik, örneğin: Tüm ülke çapında asgari ücret, asgari emeklilik maaşı, fazla kazanandan fazla vergi almak gibi konuları işledik. Açık bir kapitalizmi savunan Liberaller (FDP) de parlamentoya giremedi, yani seçmenler sosyal yanı olmayan bir kapitalizme de prim vermedi. Buna rağmen daha fazla oy alamamamızın nedenlerini önümüzdeki haftalarda irdelemek durumundayız, şimdiden acele bir yanıt vermek doğru olmaz.
 
Yeni Federal hükümet ve Hessen eyaleti hükümeti içinse CDU’nun/Merkel’in tek başına hükümet kurma olanağı yok. Her iki düzeyde de sayısal olarak Kırmızı-Kırmızı-Yeşil diye adlandırılan SPD-Sol Parti-Yeşiller koalisyonu olası. SPD ve Yeşiller şimdiye dek bunu hep ret ettiler. Biz Sol Parti olarak bu tür koalisyonlara ilkesel olarak açığız ve SPD ve Yeşilleri görüşmelere davet ediyoruz.
 
3. dönemine girecek Merkel iktidarı, Almanya’daki LGBT’ler için ne vaat ediyor? Açık bir gey siyasetçi olarak seçimleri LGBT politikası açısından nasıl değerlendirebilirsiniz?
Merkel hükümetinden kendiliğinden herhangi bir girişim beklemiyorum. Bu alanda son yıllardaki olumlu gelişmeler politikadan/Federal hükümetten değil, Federal Anayasa Mahkemesinden kaynaklandı. 
 
Mahkeme örneğin, eşcinsel evliliklere gelir vergisinde uygulanan eşitsizlikleri iptal etti. İnanıyorum ki önümüzdeki aylarda mahkeme eşcinsel çiftlerin evlat edinmesinin önündeki engelleri de kaldıracaktır.
 
Bu konularda hangi birleşimde olursa olsun yeni Federal Hükümet gerekli yasal düzenlemeleri yapmak zorunda kalacaktır. Sol Parti olarak bu yasama sürecinde mahkeme kararlarının eksiksiz yasalaşmasına dikkat edeceğiz.
 
Diğer bir konu, kimlik belgelerindeki LGBT gerçeğine ters düşen dışlayıcı erkek/kadın yazımı uygulamasının ortadan kalkmasıdır. Bunun da takipçisi olacağız.
 
Alman Milliyetçi Partisi’nden (NPD) Almanya için Alternatif Partisi’ne (AfD) kadar meclise girecek kadar oy alamasalar da ırkçılığa kadar varan sağ politik yaklaşımlar Almanya’da gündemden hiç düşmedi. En son kapınıza “SS Ausländer Raus! Bald Bist du TOD” yazılan bildik Nazi tehdidinin sonu ne zaman gelecek sizce?
AfD ilk kez seçimlere girmesine karşın gerek Federal düzeyde gerekse Hessen’de % 5 barajına kıl payı takıldı. Bu partinin oy potansiyelinde bazı yerlerde ırkçı öğelerin de yer aldığı doğru, ancak potansiyeli özellikle AB karşıtlığında yatıyor. Bu AB ve Euro karşıtlığının gerekçeleri ise gayet milliyetçi ve hatta şoven. Bu nedenle bu parti NPD gibi açıkça Neonazi partilere göre bazı kesimlere daha uygun gözüküyor ve toplum için tehlikeli olabilecek.
 
Özellikle Mayıs 2014’deki AB Parlamentosu seçimlerinde sadece % 3 barajı olması nedeniyle AB Parlamentosuna girme olasılığı var. Bu tür “gizli” yabancı düşmanı ve milliyetçi partiler demokratik toplum için daha tehlikelidirler.
 
“Açık” Neonazi partiler ise ancak % 1 civarında oy aldılar. NSU cinayetlerinden sonra Federal Parlamento Araştırma Komisyonu raporunda (tüm partilerin oy birliği ile karara bağlanmış) öneriler var. Bunları yeni yasama döneminde gerçekleştirilmesi gerekiyor.
 
Biz Sol Parti olarak bunu aşan öneriler de getirdik: İvedi olarak Anayasayı Koruma Örgütü adlı gizli servis dağıtılmalı, kurbanın göçmen kökenli olduğu her suçta arkasında ırkçılık olup olmadığı zorunlu olarak araştırmalı, ırkçılık kurbanları için bağımsız bir başvuru ve destek kurumu oluşturulmalı, ırkçı motif cezayı arttırıcı unsur olarak ceza yasasına girmeli (“Hate Crime”), vd. Ayrıca yeni bir komisyon oluşturularak NSU cinayetlerinden bağımsız olarak ırkçılık ve ırkçılıkla mücadele konularının ele alınması gerekiyor.
Irkçılıkla mücadelenin bir diğer boyutu Almanya’da yaşayan göçmen kökenli yaklaşık 15 milyon insan için “uyum politikası” değil, “eşit haklar ve katılım” politikaları uygulanmalı: Kolayca Alman vatandaşlığına geçiş, çifte vatandaşlığın kabulü, Alman vatandaşı olmayanlara yerel seçim hakkı, gibi.

Etiketler: yaşam, siyaset
İstihdam