05/02/2007 | Yazar: Kaos GL

Mehmet Murat Somer, Şampanya Üçlemesi'nin ikinci kitabı Podyum'da, moda dünyasında dönen dolapları yazıyor. Kitabın kahramanları, pek çok ünlü isimden izler taşıyor. Her kitabında eşcinsellere önemli roller veren Somer, Podyum'da da bunu devam ettirmesi konusunda, "Moda çevresi eşcinsel dolu, elbette onları yazacağım," diyor.

Somer ‘Podyum’da Kaos GL - LGBTİ+ Haber Portalı

Mehmet Murat Somer, Şampanya Üçlemesi'nin ikinci kitabı Podyum'da, moda dünyasında dönen dolapları yazıyor. Kitabın kahramanları, pek çok ünlü isimden izler taşıyor. Her kitabında eşcinsellere önemli roller veren Somer, Podyum'da da bunu devam ettirmesi konusunda, "Moda çevresi eşcinsel dolu, elbette onları yazacağım," diyor.

KAOS GL

Eğlenceli polisiye kitaplarıyla tanınan Mehmet Murat Somer, Şampanya Üçlemesi'nin ikinci kitabı Podyum'da moda dünyasına el attı. Deniz Akkaya, Güzide Duran, Nefise Karatay gibi 10 ünlü mankene ithaf edilen kitabın kahramanları, podyumların ünlü isimlerinden izler taşıyor.

Mankenler, modacılar, organizatörler, menajerler ekseninde geçen kitap, diğer Somer kitapları gibi okurlarına eğlence vaad ediyor. Podyum'u okurken her bir kahramanın, moda dünyasının ünlü isimlerinden izler taşıdığını görüyorsunuz. Somer ise Podyum'un dedikodu kitabı olmadığını söylüyor ama gördüklerinden etkilendiğini de itiraf ediyor.

*'Moda çevresi eşcinsel dolu'

Hopçikiyaya Polisiyeleri'nin tümünde baş kahramanınız aynı kişiydi. Şampanya Üçlemesi'nde de ortak kahramanlarınız var mı?

— Şampanya Üçlemesi'nde başrol kahramanlar yok. Arada bir bağlantı kuran ya da ilmik attıran, yardımcı rollerde gözüken ortak kahramanlar var. Örneğin Holding'in sonlarına doğru gerçekleşen ufak bir öldürme olayı Podyum'un tüm açılışını ve yapısını oluşturuyor.

Kahramanlar mı sizin peşinizi bırakmıyor, siz mi onları bırakamıyorsunuz?

— Ben teknik olarak yazan biriyim, öyle duygusal bağlarım oluşmuyor yazarken. Kahramanları da belli bir aritmetik doğrultusunda yerleştirip geliştiriyorum.

Ama bir şekilde kopamıyorsunuz onlardan...

— Seviyorum hepsini... Aslında hepsine de mesafeliyimdir. İlk beş Hopçikiyaya serisinde kahramanla daha sıcak ilişkim vardı, onu daha çok seviyordum. Şampanya Üçlemesi'nde ise kahramanların hepsine aynı mesafede duruyorum.

Podyum'u, aralarında Linda Evangelista, Deniz Akkaya, Güzide Duran, Nefise Karatay'ın da bulunduğu on mankene ithaf ediyorsunuz. Neden bu 10 manken?

— Çocukluğumdan beri bilinçaltında ya da üstünde, mankenlerden etkilenmiş bir insanım. Doğal olarak da etkilendiğim isimlere kitabımı ithaf ettim. Aslında bütün mankenlere ithaf etmek isterdim ama çok yuvarlak olurdu, onun yerine beş yerli, beş yabancı benim için önemli 10 isme ithaf ettim.

Kitaptaki kahramanların hepsi bir ünlüyü çağrıştırıyor. Örneğin Defne Atak karakteri Güzide Duran, Berker Haserkan, Uğurkan Erez; Halide Tamer, Çağla Şikel; Aykut Batur da Emre Altuğ gibi geldi bana...

— Defne Atak'la Güzide Duran'ı sadece New York'ta çalışmalarından dolayı benzetebilirsiniz. Ama adının baş harflerine bakarsak Deniz Akkaya da olabilir. Hepsinde birilerinin etkisi var tabii. Sonuçta ben de onları seyrediyorum, onlardan etkileniyorum. Berker karakteri için dediğiniz gibi Uğurkan Erez benzerliği de olabilir, Erkan Özerman benzerliği de. Karakterleri oluştururken onun birazını, bunun birazını alıp harmanladım. Ama dediğim gibi hiçbiri bire bir belli birisi değil, çünkü bu bir dedikodu kitabı değil.

Bu kitapta podyum dünyasını, kahramanlarını eleştiriyorsunuz, yanılıyor muyum?

— Eleştirmiyorum aslında, öyle bir niyetim yok. Sadece o dünyada insanların biraz daha duygularını bastırdıklarını, daha zihinleriyle ya da başka tercihleriyle hareket ettiklerine inanıyorum.

Kitabı okuyunca podyum, entrikaların döndüğü, uyuşturucunun kullanıldığı, mutsuz insanlarla dolu bir dünyaymış gibi görünüyor.

— Her şey çok güzel, herkes çok mutlu diyen kitaplar da vardır mutlaka ama ben öyle kitaplar yazmıyorum. Ben işin çarpık, eğlenceli tarafını yazıyorum. Mankenler uyuşturucu testleriyle, aldıkları aşk teklifleriyle gündeme geliyorlar, ben de bunları yazıyorum.



*'Pornoya kaçmaktan korkuyorum...'

Sizin kitaplarınızın vazgeçilmez unsurları eşcinseller ve travestiler. Neden?

— Her kitapta eşcinseller gibi düzcinseller de var. Ben toplumun bir kesimini yazıyorsam, oradaki insanların farklı politik, hayat görüşleri olduğu gibi farklı cinsel tercihleri de olabilir. Hatta olmalı.

Olmalı derken?

— Sonuçta ben Nişantaşı'nı yazıyorsam, moda çevresini yazıyorsam, moda çevresi eşcinsel dolu, elbette onu yazacağım. Bunların hiçbiri eşcinsel değil desem anormal komik olur. Dünyadaki modacılara bakın, Türkiye'dekilere bakın, cinsel eğilimleri biraz daha renkli olan kişilerle dolu.

Sizin kitaplarınızda cinsellik de çok ön plana çıkıyor. Neden cinselliği bu kadar çok yazıyorsunuz?

— Çünkü bence, cinsellik çok eğlenceli ve vazgeçilmez. Cinselliğin yaşanması gerektiğine inanıyorum. Toplumumuz cinselliği yaşayamıyor, o nedenle de sorunlu. Cinsellik yaşanmadığı vakit beynin bütün ön loplarını meşgul ediyor. Her şeye cinsel açıdan bakılıyor. Ben cinselliğin yaşanmasından ve konuşulmasından yanayım. O nedenle kitaplarımda cinsellik var, daha da çok olsun istiyorum.

Sizi daha da çok yazmaktan alıkoyan ne?

— Pornoya kaçma kaygısı. Ben pornoyu da çok severim, yeri geldiği zaman izlerim, okurum ama yazdıklarımın pornoya kaçabilme korkusu beni tutuyor. Zaten travesti yazarı diye adım çıktı bir de üstüne porno yazarı damgası taşımayı şu anda düşünmüyorum.

Kaynak: Eylem Bilgiç, Sabah, 3 Şubat 2006

*Konuyla ilgili diğer haberler:

[[Ajda’nın Elmasları kıkırdayarak okunacak]]

[[Başka Türlü Bir Hop-Çiki-Yaya Entrikası]]

Etiketler: kültür sanat
İstihdam