02/06/2021 | Yazar: Kaos GL
LGBTİ+’lara dair “yeni sorular sormaya cesareti arttırmaya” katkı sunmak adına Sıkça Sorulan Sorular kitapçığından her gün bir madde paylaşıyoruz.
Görselleştirme: Sengül Kılıç
“Tanımlama, etiketleme, sınıflandırma, tektipleştirme, kalıpyargı, önyargı, özcülük.” Bağlamdan soyutlandıklarında “dış dünyayı” anlaşılabilir kılmaya çalışan bir zihnin “otomatik ürünleri”ymiş gibi de görünen bu araçlar aynı zamanda ayrımcılığın temel bileşenleri.
Varoluşsal kimlikler arasındaki hiyerarşileri normalleştiren ve ayrımcılık ideolojisinin LGBTİ+’lara doğrultulmuş biçimlerine işaret eden “homofobi, transfobi, bifobi”, farklı boyutlardan “meşrulaştırıcı ideoloji”lerle harmanlanıp kamusal araçlarla servis edildiğinde toplumsal yaşam “nefret söylemi” ve” nefret suçları” denilen zehirli meyvelerini veriyor.
Bu mutant nefret meyvelerinin kamu olanakları seferber edilerek kasa kasa dağıtılmaya çalışıldığı şu günlerde yapabileceğimizi yapmaya devam ediyoruz: Toprağı havalandırmaya, ona ihtiyaç duyduğu mineralleri vermeye gayret göstermek.
Bunun için “Sor canım” diyoruz, LGBTİ+’lara dair sıkça üretilen “varsayımlar üzerine düşünmeye”, “yeni sorular sormaya cesareti arttırmaya” ve “kelimelerin anlamlarıyla karşılaşmaya” katkı sunmak adına Sıkça Sorulan Sorular kitapçığının güncellenmiş dokuzuncu baskısından her gün bir soruyu paylaşıyoruz.
Bugün yanıt bekleyen sorumuz: Doğada eşcinsellik yok, doğanın dengesini bozmaz mı bu?
Doğada birçok farklı canlı türünde eşcinselliğin olduğu araştırmalarla kanıtlanmıştır. Dolayısıyla, eşcinselliğin doğanın dengesini bozduğu düşüncesi büyük bir yanılgıdır; eşcinsellik doğaya ait bir gerçekliktir. Eşcinselliğin insan soyunun sonunu getireceğine yönelik komplo teorisi de, cehaletten kaynaklanır.
Etiketler: insan hakları, yaşam