26/03/2013 | Yazar: Kaos GL

Türkiye küçük Millet Meclisleri (TkMM) Girişimi ile Düşünce Suçu(?!)’na Karşı Girişim’in eski çalışanları senelerdir gönüllülük gerekçesi ile çok az ücretler karşılığında hiçbir sosyal güvenceleri olmadan çalıştırıldıklarını söylediler.

İnsan hakları aktivisti Şanar Yurdatapan’ın topluca işten çıkardığı çalışanlar dün, DİSK Genel Merkezi’nde basın açıklaması yaptı
 
Türkiye küçük Millet Meclisleri (TkMM) Girişimi ile Düşünce Suçu(?!)’na Karşı Girişim’in eski çalışanları senelerdir gönüllülük gerekçesi ile çok az ücretler karşılığında hiçbir sosyal güvenceleri olmadan çalıştırıldıklarını söylediler.
 
İşten atılanlar dün (25 Mart) İstanbul’da, DİSK Genel Merkezi’nde yaptıkları basın açıklamasında yaşadıkları süreci kamuoyu ile paylaştılar.
 
İşten atılan eski çalışanlar Şanar Yurdatapan’la sorunlarının kişisel olmadığını belirttiler:
 
“Kendisinin geçmişte fikirleri uğruna bedeller ödediğinin ve hâlâ inandığı fikirlerin peşinde koştuğunun farkındayız. Ancak o, fikirlerinin hayat bulması için emek veren bizleri ve bunca yıldır verdiğimiz emekleri hiçe saydığı gibi, bizi kapının dışına koyarken de hiç tereddüt etmedi.” 
 
Şanar Yurdatapan ise “Adli yollar açıktır” dedi. 
 
Türkiye küçük Millet Meclisleri (TkMM) Girişimi ile Düşünce Suçu(?!)’na Karşı Girişim’in eski çalışanlarının yaptıkları açıklamanın tam metni şöyle:
 
Basına ve kamuoyuna,
 
Bizler, Türkiye’de emek sömürüsünün en yoğun yaşandığı alanlardan biri olan sivil toplum alanında ücretli olarak çalışıyoruz, daha doğrusu çalışıyorduk. Bugüne kadar STK’ların yürütmüş olduğu çalışmalardan haberdar oldunuz, şimdi bir de bu çalışmalar için emek harcayan insanların hikayesini dinlemenizi istiyoruz. 
 
Son yıllarda sayıları hızla artan STK’lardan bazıları, yine aynı hızla, ucuz iş gücü istihdam etmenin ve güvencesiz çalıştırmanın merkezlerine dönüşüyor. 
 
Bu STK’lara verilecek iki örnek ise; Şanar Yurdatapan öncülüğünde yürüyen Türkiye küçük Millet Meclisleri (TkMM) Girişimi ile Düşünce Suçu(?!)’na Karşı Girişim’dir. 
 
İnsan hakları aktivisti ve müzisyen olarak tanınan Şanar Yurdatapan’ın yanında çalışan bizler, senelerdir “gönüllülük esasına göre çalışıyoruz” ve “burası bir şirket gibi işlemiyor, proje bazlı çalışma yürüyor” gibi sözlerle bir aldatmacının bir parçası haline getirildik ve emek sömürüsüne tabi tutulduk.
 
Özetle şunları yaşadık;
 
Geçtiğimiz yılın Ekim ayında TkMM projesinin genel koordinatörlüğünü yürüten arkadaşımız, Şanar Yurdatapan tarafından işten çıkarıldı. Arkadaşımızın işten çıkarılma nedeni ile ilgili olarak bilgi almak istediğimiz Şanar Yurdatapan, bunun nedenine ilişkin hiçbir geri dönüş yapmazken, “Burada demokrasi yok, benim kararlarım uygulanır” çıkışını yaptı. 814.578 km²’lik coğrafyaya demokrasi getirme iddiasındaki Şanar Yurdatapan, 100 m²’lik ofiste krallığını ilan ederek güven duygumuzu derinden sarstı. 
 
Bu gelişmenin ardından Şanar Yurdatapan, zam ve sosyal güvence talebinde bulunan bizleri, fon, bütçe gibi gerekçelerle 3 ay boyunca oyaladı. Bu 3 ay içinde işyerinde yeni çalışanların istihdam edilmesi ve çeşitli demirbaşların alınması bizlere mali anlamda bir sıkıntı olmadığını gösterdi. Yine aynı dönemde işyerindeki hiyerarşik yapı iyice yoğunlaştırıldı ve üzerimizdeki baskı daha da arttı. Şanar Yurdatapan, 18 Mart 2013 tarihinde bizimle yapmış olduğu toplantıda mali bir kriz yaşandığını bahane ederek bizi işten ayrılmaya yönlendirdi ve Haziran ayı başına kadar süre verdi. Buna karşılık bizler, sigorta ve zam talebinde ısrarcı olduğumuzu belirtince Yurdatapan, bir işveren olduğunu kanıtlayacak şekilde, ofiste tüm çalışanlara bu taleplerin arkasında olup olmadıklarını sordu ve arkasında durduğumuzu belirten bizleri topluca işten attı. 
 
Bu süreç, insan hakları savunucusu olduğu iddiasındaki Şanar Yurdatapan’ın, en temel insan haklarından olan “güvenceli çalışma” hakkına karşı düşmanca tavır takındığının bir göstergesidir. 
 
Tüm bu yaşanlara ek olarak geçtiğimiz günlerde kişisel e-mail hesaplarımız üzerinden, daha önceden yapmış olduğumuz özel konuşmaların bir şekilde ele geçirildiğini öğrendik. Kendilerinin “tesadüfen ele geçirdiklerini” iddia ettikleri bu yazışmalara dönüp baktığımızda farklı tarihlerde yaptığımız bu konuşmalara oldukça hakim olduklarını anladık. Belli ki yazışmalarımız farklı tarihlerde oldukça dikkatli bir şekilde incelenmişti. Birbirimizle şaka yollu yaptığımız konuşmaların karşımıza maddi gerçekler olarak çıkartılmasını şaşkınlıkla izliyoruz. Devletin haberleşme özgürlüğünü ihlal etme hakkı olmadığını savunan bir sivil toplum kuruluşunda haberleşme özgürlüğünün ihlal edilmesini ise kamuoyunun takdirine bırakıyoruz. 
 
Son olarak bir kez daha belirtmeliyiz ki, Şanar Yurdatapan’la sorunumuz kişisel değildir. Kendisinin geçmişte fikirleri uğruna bedeller ödediğinin ve hala inandığı fikirlerin peşinde koştuğunun farkındayız. Ancak o, fikirlerinin hayat bulması için emek veren bizleri ve bunca yıldır verdiğimiz emekleri hiçe saydığı gibi, bizi kapının dışına koyarken de hiç tereddüt etmedi. 
 
Yaşanan bu süreçlerin ardından her türlü yasal hakkımızın takipçisi olacağımızı ve “demokratik çalışmalarıyla tanınan” Şanar Yurdatapan’ın işçi düşmanı tavrını tüm platformlarda teşhir edeceğimizi ilan ediyoruz. 
 
Amacımız, STK’larda “gönüllü çalışma” adı altında yapılan emek sömürüsünü teşhir etmektir, düşük ücretlerle, hiçbir sosyal güvencesi olmadan çalıştırılan insanların geleceklerinin patronlarının iki dudağı arasında olmasına karşı durmaktır. Sivil toplum, bu zamana kadar devletin demokratikleştirilmesi gerektiği iddiasındaydı, peki sivil toplum kuruluşlarını kim demokratikleştirecek? Bu ancak, sivil toplum alanı çalışanlarının birlikte mücadele ederek haklarını savunması ile mümkündür.

Etiketler: insan hakları, çalışma hayatı
İstihdam