08/02/2016 | Yazar: Kaos GL

‘Süryani kızları güzeldir’ yüzyıllardır süregelen katliam, taciz, tecavüz ve el koymanın özet cümlesi gibidir.

Soykırım, tecavüz ve ‘aslında Süryani’ olan kadınlar Kaos GL - LGBTİ+ Haber Portalı

“Süryani kızları güzeldir” yüzyıllardır süregelen katliam, taciz, tecavüz ve el koymanın özet cümlesi gibidir.

Aybeniz Karataş, Kaos GL dergisinin “Soy-Sop” dosya konulu 145. sayısına yazdı:

1915’in üzerinden 100 sene geçti. Sayfo’nun üzerinden geçen 100 seneye rağmen soykırım T.C. tarafından tabii ki hala tanınmış değil, toplumun çok büyük bir kesimi her konuda olduğu gibi Süryani Soykırımı konusunda da saldırgan bir inkarcılık sergilemekte, Süryanilerin yoğun olarak yaşadığı coğrafya IŞİD’in ablukası altında aynı acılarla, ölümlerle, göçle kavrulmakta ve Süryaniler yeni bir soykırım yaşamamak için mücadele vermekteler. Bu yazı ne Sayfo’nun ne de günümüzde Süryanilerin durumunun kapsamlı bir incelemesi olamayacak ancak Sayfo’nun yaşandığı zamandan bugüne Asuri-Süryani kadınların yaşamlarını ve deneyimlerini nasıl etkilediği üzerine bir deneme yapmaya çalışacağım.

İştarların Özgürlük Perspektifleri (2002) birçok açıdan eleştirilebilir bir kaynak olmasına rağmen, Asuri-Süryani kadınlarla ilgili en kapsamlı çalışmalardan biri. Süryani kadınlar tarafından kaleme alınmış olması sebebiyle önemli bir yerde duruyor ve konuyla ilgilenenler için önerilebilecek bir kaynak. Kaynakta Asuri-Süryani kadının konumu üç döneme ayrılarak incelenmekte ve üçüncü dönem 1915 Katliamı’ndan günümüze kadar gelen süreç olarak belirlenmektedir. 1915 Soykırımı’nda Osmanlı ordusu, Hamidiye alayları ve ağaların kadınlara savaş ganimeti muamelesi yaptıkları belirtilmekte ve Asuri-Süryani toplumunun tek siyasal otoritesinin dini olması sebebiyle, Hıristiyanlıktan kopmanın halk kimliğinden de kopmak  anlamına geldiği, bu yüzden 1915’te kadınların Müslümanlaştırıldığı ve Müslüman erkeklerle, genellikle de onları kaçıran ailelerin çocuklarıyla evlendirildikleri anlatılmaktadır. Asuri-Süryanileri kendi kimliklerinden koparmanın bir yöntemi olmanın yanı sıra Müslümanlar arasında kabul edilen, kadınları Müslümanlaştırmanın cennetin kapılarını açtığına dair inanışın da bunda etkili olduğu, bu sebeple birçok kadının kaçırıldığı belirtilmektedir.*

Ona uğratılan toplumun bütün kesimleri için soykırım; ölüm, işkence ve sürgün demektir. 1915’te binlerce Asuri-Süryani kadının öldürüldüğü (aynı zamanda bir cins kırımıdır) biliniyor. Ancak bunun yanında soykırım özellikle kadınlar için taciz ve tecavüzü de beraberinde getirir ki 1915 Soykırımı’nda Müslümanlaştırma ile tecavüz bu  noktada birbirinden ayrılamaz. Bugün “aslında Süryani” ya da “aslında Ermeni” olan “neneler”in çokluğu bundandır. İştarların Özgürlük Perspektifleri’nde Asuri-Süryani kadınların büyük bir kesiminin Müslüman olmaya direndiği ve bu sebeple öldürüldükleri aynı zamanda katliam sırasında köylerdeki direnişleri örgütleyenlerin büyük oranda kadınlar olduğundan bahsedilmektedir. **

Asuri- Süryani toplumunda grup dışı evlilikler istisnalar dışında çoğu zaman onaylanmamakta, bu evlilikleri yapanlar kendi toplumları tarafından dışlanmakta ve bu dışlanma aforoz edilmeye kadar gitmektedir. Yani Asuri- Süryani bir kadının kaçırılarak zorla evlendirilmesi aynı zamanda onun için kendi toplumu tarafından dışlanma tehlikesini beraberinde getirmekte ve direkt olarak Müslümanlaşma anlamına gelmektedir. Asuri-Süryani kadınları kaçırmanın Sayfo’dan günümüze kadar da bir “gelenek” olarak geldiği bilinmektedir. Her ne kadar günümüzde azaldığı belirtilse de kadınların kaçırılarak Müslüman köylerinde zorla evlendirildikleri, bunun çoğunlukla kadının da rızasıyla gerçekleşiyor gibi gösterildiği ancak durumun aksi yönde olduğu Süryaniler tarafından sıkça anlatılmaktadır.

Bugün yaşadığı Mezopotamya ve Tur Abdin bölgesinin kadim halklarından biri olsa da Asuri-Süryaniler yüzyıllardır yaşadıkları coğrafyada hala yabancı addedilmektedirler. Süryani kadının farklı bir kültür, ırk, dil ve dinden oluşu hayatının her alanında çok önemli ve belirleyici bir faktördür. Bunlar günümüz koşullarında Mezopotamya, Tur Abdin, ya da diasporada da olsa onu diğerlerinin gözünde ön plana çıkarmakta ancak  bunun Asuri- Süryani kadını üzerindeki etkisi çoğu zaman daha çok içine kapanma şeklinde ortaya çıkmaktadır. Özellikle Sayfo’dan itibaren süregelen geniş çaplı ve çok boyutlu baskıyla birlikte Asuri- Süryani kadının yaşadıkları toplumun göç sebeplerinden biri olarak görülmektedir. Tüm bunlar Asuri- Süryani kadının hem dışarıdan gelen bütün taciz, tehdit ve baskılara göğüs germesine hem de bu baskının grup içinde yarattığı  çoğunlukla namus mefhumu etrafında şekillenen  diğer  “korumacı” ve baskılayıcı pratiklerle yaşamaya itilmesine neden olmaktadır. “Süryani kızları güzeldir” yüzyıllardır süregelen katliam, taciz, tecavüz ve el koymanın özet cümlesi gibidir.

Son olarak, “soy, soykırım, kadın ve Süryani olmak” başlıklarının Süryani kadınlara düşündürdüklerini kendi ağızlarından dinleyelim;

“Azınlık olan Süryani kadını toplumda diğer kadınlardan daha çok hayatın zor şartlarına maruz kalarak ikinci plana itilerek adeta toplumdan koparılmıştır. Biz Süryaniler kadim halklardan biri olmamıza rağmen binlerce yıl Mezopotamya bölgesinde medeniyeti kuran, büyük gelişmelere öncülük etmemize rağmen ama bugün maalesef kendi ülkemizde yok olmayla karşı karşıyayız. Süryani kadını olmak aslında başlı başına bir zorluktur. Çünkü onlarca katliamdan ve Sayfo, 1915 soykırımından geçirildik ve yüzlerce genç kızımız kaçırıldı, Müslümanlaştırıldı ve biz bu soykırımda yaşananları ninelerimizden büyüklerimizden büyük bir acıyla dinledik. Bu travma nesilden nesile geçerek Süryani kadınlarında kapanmayan bir yara olarak kalmış ve böylece hem halk olarak hem Süryani halkının bir kadını olarak kimliğimiz inkar edilmiş ve daha çok ezilmemize neden olmuştur.”

“Kadın olmak; şiddete maruz kalmak, taciz edilmek, her gün yeni sorunlarla karşılaşmak demektir. Fakat farklı bir ırktan, kültürden, dinden olan bir Süryani kadını olmak çok daha ağır yükleri sırtlanmak zorunda bırakır bizi. Ezilen bir halk olan Süryanilerin bir parçası olduğumuz için diğer kadınlara kıyasla daha zor bir hayatı yaşamaktayız. Birçok soykırıma maruz kalan halkımızda da yine en büyük zararı bizler gördük. Kısacası biz Süryani kadınları, herhangi bir insana göre onlarca kat daha büyük sorunlarla karşı karşıya kalmaktayız.”

“Biz Hristiyanız, Süryaniyiz, her şeyimiz farklı. Bu yüzden daha çok acı çektik, herkesten. Sayfo’da katledildik, kaçırıldık, tecavüze uğradık. Her zaman göze geldik ve farklı olduğumuz için çok acı çektik.”

Kaynakça

İştarların Özgürlük Perspektifleri. (2002). Bethil Yayınları. 


Etiketler: kadın
İstihdam