04/06/2024 | Yazar: Oğulcan Özgenç

Oğulcan Yediveren ve Marsel Tuğkan Gündoğdu, SPoD’un “Kendinden Ayırma Beni” kampanyasını KaosGL.org’a anlattı.

“SPoD’un kurulduğu günden bu yana LGBTİ+’ların hayatlarına nasıl dokunduğunu anlatacağız” Kaos GL - LGBTİ+ Haber Portalı

Sosyal Politika Cinsiyet Kimliği ve Cinsel Yönelim Çalışmaları Derneği (SPoD), geçtiğimiz günlerde “Kendinden Ayırma Beni” kampanyasını duyurdu. Onur Ayı öncesinde duyurulan kampanya ile SPoD, LGBTİ+’lara ve LGBTİ+ hareketinin yanında duranlara dayanışmayı yükseltme çağrısında bulundu.

LGBTİ+’ların temel hak ve özgürlüklere eşit erişimine yönelik savunuculuk çabalarını görünür kılmayı ve SPoD’un LGBTİ+’lara sunduğu destekleri sürdürülebilir hale getirmeyi amaçlayan kampanyayı; SPoD Genel Koordinatörü Oğulcan Yediveren ve SPoD Projeler ve Kaynak Geliştirme Koordinatörü Marsel Tuğkan Gündoğdu ile konuştuk.

Yediveren, hak temelli örgütlerin dayanışmaya ihtiyaç duyduğunu göstermenin önemli olduğunu belirtti. Gündoğdu, kampanyanın sadece LGBTİ+ toplumuna değil aynı zamanda LGBTİ+’ların yanında duran ya da durmak isteyen herkese seslendiğini ifade etti.  

“Kendinden Ayırma Beni” kampanyasının önemi hakkında neler söylemek istersiniz?

Oğulcan Yediveren: Türkiye’de sivil toplum denince aklımıza hep ‘zor durumdaki’ insanlara tabiri caizse ‘sadaka’ vermek geliyor. Bizim gibi hak temelli çalışan örgütlerin ne iş yaptığı ise pek anlaşılmıyor. Yeni tanıştığım birisi bana ne iş yapıyorsun diye sorduğunda ne yaptığımı anlatmakta çok zorlanıyorum mesela. Hele ki LGBTİ+ hakları gibi siyasal kutuplaşmanın en temel eksenlerin biri haline gelmiş bir konuda faaliyet yürütüyorsanız yaptıklarınızı anlatmak daha da zor. Bu kampanyanın bu sebeplere bağlı olarak iki öneme sahip olduğunu düşünüyorum. Birincisi o sadaka ilişkisine girmeyen hak temelli örgütlerin de dayanışmaya ihtiyaç duyduğunu söylemek ve insanları buna çağırmak. Açıkçası bu hak temelli çalışan sivil toplum dünyasında çok sık gördüğümüz bir şey değil. İkincisi bizim gibi hak temelli çalışan örgütlerin neler yaptığını ve bu hak temelli örgütlerde çalışan insanların kimler olduğunu göstermek oldukça önemli. İnsan haklarının anaakımda gittikçe önemini kaybettiği ve hak mücadelesinin suç unsuru haline getirildiği bir dönemde bu gizem bulutunu dağıtmak önemli. Biz bu kampanyayla biraz buraları tartışmaya açmaya çalışıyoruz.

Marsel Tuğkan Gündoğdu: Topluluğumuz için zor bir dönemden geçiyoruz. Fakat bunu bir türbülans olarak görmek lazım ve elbet bu günlerin de geçeceğini birbirimize sürekli olarak söylememiz, hatırlatmamız gerekiyor. Yan yana durmamızın, topluluğumuz içinde de farklılıklarımızla bir arada olabilmeyi tekrar hatırlamamızın gerektiği bir dönem. Çünkü asıl amaç bizi toplumun geri kalanından ayırmaya çalışmak. Bunu yaparken aynı zamanda bizi yalnız ve yanlış olduğumuza, norm dışında kaldığımıza ikna etmeye de çalışıyorlar. Kenetlenmenin hiç bu kadar önemli olduğu bir dönem hatırlamıyorum. Biz de bu Onur Ayı öncesinde, LGBTİ+’lara ve LGBTİ+ dostlarına dayanışmayı yükseltmek için çağrıda bulunduk. Hareketimize ve hareketimizin yanında duranlara, birlikte daha güçlü olma çağrısı yapıyoruz. Türkiye’nin dört bir yanındaki LGBTİ+’lar için erişilebilir olmayı sürdürmek için, sizin desteğinize ihtiyaç duyuyoruz dedik. Her desteğin, bir bireyin yaşamında dönüşümler yaratabileceğini biliyoruz. Çünkü bize koca bir okyanusta ufacık bir damladan ibaret olduğumuzu söyleseler de o koca okyanusların bir araya gelen damlalardan oluştuğunu biliyoruz.

Elbette özel olarak LGBTİ+ topluluğunun hedefe alındığı bir dönem bu, fakat Türkiye’nin demokratik teamüllerinin ve anayasanın tamamen tırpanlandığı, hak ve özgürlükler alanında neredeyse bütün toplumsal grupların ve hak gruplarının mevzi kaybettiği bir dönemden geçiyoruz. Bu sebeple kampanyamız sadece LGBTİ+ toplumunu değil aynı zamanda bizlerle yan yana duran, yan yana durmak isteyen ama cesareti olmayan bütün dostlarımıza da sesleniyor. Var oluşumuz için verdiğimiz mücadele hakikatin kendisi, bunu yaparken herkesi tarihin doğru tarafında durmaya çağırıyoruz.

“Bu ülkeye ait olmadığımızı söyleyenlere inat SPoD’un canlı kanlı nasıl bir topluluk olduğunu resmetmeye çalışacağız”

Kampanya ile neleri amaçlıyorsunuz?

Oğulcan Yediveren: Bu kampanya ile birlikte Onur Ayının mücadele tarihini de arkamıza alarak iktidarın LGBTİ+ hak mücadelesini adeta bir suç olarak resmettiği bir dönemde aslında verdiğimiz mücadelenin ne kadar hayati olduğunu hatırlatmak, bu yolla da koparılan bağlarımızı ve dayanışmamızı yeniden talep etmek istiyoruz. Bu sebeple SPoD’un kurulduğu günden bu yana LGBTİ+’ların hayatlarına nasıl dokunduğunu, destek mekanizmalarıyla kaç kişiye ulaştığını ve hayatlarında nasıl anlamlı bir iz bıraktığını anlatacağız. Bunu yaparken bir de SPoD’un, canla başla çalışan bu insanların kimler olduğunu, bu destek mekanizmalarının ardında nasıl bir topluluğun yer aldığını göstermeyi amaçlıyoruz. Bizim ithal olduğumuzu iddia edenlere, bu ülkeye ait olmadığımızı söyleyenlere inat SPoD’un canlı kanlı nasıl bir topluluk olduğunu resmetmeye çalışacağız.

Marsel Tuğkan Gündoğdu: Yanı sıra bu kampanya ile başta hedef grubumuz olan LGBTİ+ toplumu olmak üzere, sivil toplum ve özel sektör paydaşlarımızla da ilişkilerimizi güçlendirmeye çalışacağız. LGBTİ+’lar için bazı sosyal etkinlikler düzenliyoruz, mesela Uluslararası Af Örgütü Türkiye Şubesi ile yıllardır beraber düzenlediğimiz Fobini Uçur pikniği ile Postane Karaköy’de Onur Ayı selamlama etkinliğimiz gerçekleşecek. Bunlara ek olarak İstanbul Onur Haftası’na da SPoD olarak birkaç etkinlik çıkarıyoruz.

Özellikle özel sektör-sivil toplum iş birliğini çok önemsiyoruz, özel sektör ile birlikte yürüttüğümüz çalışmaların orada çalışan açık ve/veya kapalı kimlikli LGBTİ+’ların güçlendirilmesi, çalışma ortamlarında ayrımcılığa maruz kalmadan kendileri olabilmeleri konularındaki olumlu etkilerini görüyoruz. Bu nedenle kampanyamız kapsamında pek çok şirket ile LGBTİ+ temel kavramlar, mitler ve doğru bilinen yanlışlar, toplumsal cinsiyet eşitliği, LGBTİ+ dostu marka iletişimi, kapsayıcılık ve çeşitlilik politikaları ve yaşayan kütüphane gibi etkinlikler gerçekleştireceğiz. Özel sektör aktörleri ile olan ilişkimiz başta o kurumlarda çalışan LGBTİ+ özneler için olmak üzere LGBTİ+’lar için anlamlı bir değişim yaratma potansiyeline sahip. Şirketlerin LGBTİ+ çalışanlarının güvende ve güçlü hissedebileceği bir çalışma ortamı yaratabilmesi, partner sağlık sigortası gibi sosyal ve yan hakları LGBTİ+ kapsayıcı hale getirmeleri için çalışmalarımız da ayrıca devam ediyor.

“LGBTİ+ sivil toplumu için sürdürülebilirlik son birkaç yıldır çok tartışılan bir konu haline geldi”

“Kendinden Ayırma Beni” kampanyası ile hedefledikleriniz neler?

Oğulcan Yediveren: Kampanyamızı mümkün olduğunda duyurmayı ve çok fazla sayıda LGBTİ+’ya erişmeyi hedefliyoruz. Bunun için hem topluluğumuz için bilinir olan insanlar hem de sivil toplumda etkili işler yapan aktörlerle iş birliği içerisindeyiz. Kampanyamızı yaygınlaştırmalarına yönelik faaliyetler gerçekleştiriyoruz.

Marsel Tuğkan Gündoğdu: Kampanyanın bir diğer önemli hedefi de aslında SPoD’un LGBTİ+’lara yönelik hizmet ve desteklerinin sürdürülebilirliğini sağlamak. Topluluğumuz için ama özellikle LGBTİ+ sivil toplumu için sürdürülebilirlik son birkaç yıldır çok tartışılan bir konu haline geldi. Kaynaklara erişimin giderek zorlaştığı, küresel politik konjonktür ve yerel siyasi gelişmeler nedeniyle bazı kaynakların yönü ve öncelikleri değişiyor. Yanı sıra sivil toplum üzerinde artan baskı, özellikle derneklerin tek seferlik ve düzenli bağışçı kazanmalarının önünde bir engel olarak karşımıza çıkıyor. Bu atmosferde bu engelleri aşıp, derneğimizin faaliyetlerinin devamlılığı ve LGBTİ+’lara hizmetlerimizin aksamamaması için kamuoyuna #KendidenAyırmaBeni diyerek destekçimiz olması yönünde bir çağrı aslında bu kampanya.

Kampanya sayfasını ziyaret etmek için tıklayın.


Etiketler: insan hakları, onur yürüyüşü
2024