12/07/2012 | Yazar: Kaos GL

SPoD Sosyal Politikalar Cinsiyet Kimliği ve Cinsel Yönelim Çalışmaları Derneği’nin sürdürdüğü Anayasa Kampanyası’na Avrupa Parlamentosu’ndan destek geldi.

SPoD’un Anayasa Kampanyasına Avrupa Parlamentosu’ndan Destek Kaos GL - LGBTİ+ Haber Portalı
SPoD Sosyal Politikalar Cinsiyet Kimliği ve Cinsel Yönelim Çalışmaları Derneği’nin sürdürdüğü Anayasa Kampanyası’na Avrupa Parlamentosu’ndan destek geldi.
 
Avrupa Parlamentosu Türkiye Delegasyonu Başkanı Hélène Flautre, LGBT Hakları İntergrup Eşbaşkanları Michael Cashman ve Ulrike Lunacek ile İntergrup üyeleri Sophie In’t Veld, Raül Romeva i Rueda, Sirpa Pietikäinen ve Dennis de Jong tarafından imzalanan mektup TBMM Başkanı Cemil Çiçek ve Anayasa Uzlaşma Komisyonu üyesi milletvekillerine gönderildi.
 
SPoD Anayasa Kampanyası http://anayasadalgbtlereesitlik.tumblr.com/ adresindeki fotoğraf kampanyası, STÖ’ler için imza kampanyası ve uluslar arası siyasi destek kampanyası halen sürüyor.
“LGBT bireylerin haklarının Türkiye Cumhuriyeti’nin yeni anayasasında güvence altına alınması elzemdir. Bu yeni anayasa yazım sürecinde LGBT örgütlerinin taleplerini desteklemenizi istiyoruz,” denilen mektubun tam metni şöyle: 
 
Avrupa Parlamentosu Üyeleri
 
TBMM Milletvekilleri
 
 
Konu: Anayasa değişiklikleri, cinsel yönelim ve cinsiyet kimliği
Referans: 20120710/BS
Brüksel, 10 Temmuz, 2012
 
Sayın Türkiye Büyük Millet Meclisi Üyesi,
 
Bu mektubu size Türkiye’nin yeni sivil anayasasında cinsiyet kimliği ve cinsel yönelim temelli bütün ayrımcılık çeşitlerini yasaklamanın önemine dikkatinizi çekmek için yazıyorum.
 
Türkiye’de Gey, Lezbiyen, Biseksüel ve Trans (LGBT) bireyler hayatın her alanında şiddet ve ayrımcılıkla karşı karşıya gelmektedirler. Şiddet ve ayrımcılık uygulamalarına karşı onları koruyabilecek herhangi bir yasal güvenceye de sahip değillerdir.
Adalet ve Kalkınma Partisi hükümetinin Avrupa Birliği katılım sürecinin bir parçası olarak uluslararası insan hakları standartlarını Türk hukukuna aktarma yolundaki çabalarının sonucu ortaya çıkan olumlu siyasi atmosferi memnuniyetle karşılamaktaydık.
Fakat ne yazık ki, son dönemde AKP hükümetinin sadece LGBT haklarına dair siyasi taleplere değil ifade özgürlüğü, işçilerin ve kadınların haklarının daha ileriye götürülmesine yönelik sergilediği giderek artan isteksiz tutum bu olumlu siyasi atmosferin sonuna gelindiğine dair bizde kuvvetli bir izlenim oluşturmaktadır.
 
Türkiye’nin tarihinde ilk kez sivil anayasa yazım süreci içinde oluşunun öneminin farkındayız. Bu sürecin başlangıcından beri, Türkiye’deki LGBT örgütlerinin LGBT bireylerin meşru hak taleplerinden taviz vermeden bu tarihi sürece yapıcı bir şekilde katkı vermek kararında olduklarının altını bir kez daha çizmek isteriz.
 
Türkiye’deki LGBT örgütleri on yılı aşkın bir süredir anayasada cinsiyet kimliği ve cinsel yönelim temelli her türlü ayrımcılığın yasaklanmasına dair bir maddenin yer almasına dair ortak taleplerini dile getirmektedirler. Birçok TBMM milletvekili bu ortak talebi olumlu karşılasalar da, maalesef bu talep henüz siyasi alana yansımamıştır.
 
Dikkatinize sunmak isterim ki, Türkiye’deki LGBT örgütleri bu yeni anayasa yazım sürecini LGBT bireylerin cinsel yönelim temelli bütün ayrımcılık çeşitlerine maruz kalmadan insan onuruna yakışır bir biçimde yaşama haklarını teminat altına alacak hukuki garantilerin oluşturulması yolunda yaşamsal bir fırsat olarak değerlendirmektedirler.
 
Size hatırlatmak isterim ki, Türkiye’de LGBT vatandaşların temel insan haklarının tanınmaması Türkiye’nin de tarafı olduğu Kadınlara Karşı ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesine Dair İstanbul Konvansiyonu gibi uluslararası insan Hakları Konvansiyonlarının ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin kararlarının açık bir şekilde ihlal edilmesidir. Buna ek olarak, Avrupa Komisyonunun Türkiye İlerleme Raporları LGBT bireylere karşı işlenen nefret cinayetleri ve askerlik hizmeti, barınma, sağlık hizmetleri, eğitim ve istihdam alanlarında LGBT bireylerin maruz kaldıkları ayrımcı uygulamalara sürekli bir şekilde dikkat çekmektedir. Son olarak, 2010 yılında Türkiye Cumhuriyeti hükümetinin de gerekli kararları alarak uymak zorunda olduğu Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesinin cinsel yönelim ve cinsiyet kimliği temelli ayrımcılıkla mücadele amaçlı tedbirlere dair aldığı tavsiye kararını sizlere hatırlatmak isterim.
 
Son olarak, LGBT bireylerin insan onuruna yakışan bir yaşam sürmelerinin neden ivedi bir şekilde anayasal bir güvenceye sahip olmalarına bağlı olduğunu göstermek için, dikkatinizi uluslararası insan hakları örgütlerinin raporları ve Avrupa Komisyonu Türkiye İlerleme Raporlarında dile getirilen bazı verilere çekmek isterim.
 
Son üç yılda Türkiye’de LGBT bireylere karşı kayda geçirilmiş 40 nefret cinayeti işlendi.
 
Yüksek Mahkeme’nin son günlerde verdiği bir karar eşcinselliği ’doğal olmayan cinsel davranış’ olarak nitelendirdi. Bu, eşcinselliği cezalandırılması gereken bir suç olarak sınıflandırmanın önünü açmaktadır.
 
LGBT bireylere karşı iş piyasasında ayrımcılık yaygındır. Örneğin, Türkiye Futbol Federasyonu Türkiye’nin ilk açık gey hakemi Halil İbrahim Dinçdağ’ı zorunlu askerlik hizmetinden eşcinselliği nedeniyle muaf olmasına dayanarak görevinden uzaklaştırdı. (Uluslararası Af Örgütü’nün 2011’de yayınladığı ’Ne Bir Hastalık Ne de Bir Suç: Türkiye’de LGBT Bireyler Eşitlik İstiyor’ adlı raporundan)
 
LGBT çocukların ve gençlerin eğitim sisteminin her aşamasında sözlü ve fiziksel şiddete maruz kalmaları yaygın bir durum teşkil etmektedir.(Uluslararası Af Örgütü’nün 2011’de yayınladığı ’Ne Bir Hastalık Ne de Bir Suç: Türkiye’de LGBT Bireyler Eşitlik İstiyor’ adlı raporundan)
 
LGBT bireylere yönelik medya sansürü yaygındır. LGBT bireyler yaygın medyada gitgide görünmez kılınmaktadır.(Uluslararası Af Örgütü’nün 2011’de yayınladığı ’Ne Bir Hastalık Ne de Bir Suç: Türkiye’de LGBT Bireyler Eşitlik İstiyor’ adlı raporundan)
 
LGBT sığınmacılar ve mülteciler Türkiye’de ayrımcılığa uğramaktadırlar.(2009 yılında yayınlanan Helsinki Yurttaşlar Derneği Raporu: Emniyetsiz Sığınak: Türkiye’de Gey, Lezbiyen, Biseksüel ve Transseksüel Sığınmacı ve Mültecilerin karşı karşıya kaldıkların güvenlik riskleri )
 
Bu verilerin ışığında, LGBT bireylerin haklarının Türkiye Cumhuriyeti’nin yeni anayasasında güvence altına alınması elzemdir. Bu yeni anayasa yazım sürecinde LGBT örgütlerinin taleplerini desteklemenizi istiyoruz.
 
LGBT hakları, temel insan haklarının ayrılmaz ve vazgeçilmez bir parçasıdır.  LGBT haklarını kendi ülkelerimizde ulusal hukukun bir parçası haline getirmenin ve uluslararası insan hakları konvansiyonlarının uygulamanın bizlerin dayanışma içinde birlikte çalışmamıza bağlı olduğuna güçlü bir şekilde inanıyoruz.  Bu aynı zamanda eşitlik ve özgürlüğü dünyadaki bütün insanlar için bir gerçeklik haline dönüştürmenin de yolunu açacaktır.
 
Saygılarımla,
 
Hélène Flautre MEP
Avrupa Parlamentosu Türkiye Delegasyonu Başkanı
 
Michael Cashman MEP             Ulrike Lunacek MEP               Sophie In’t Veld MEP
LGBT Hakları                             LGBT Hakları               LGBT Hakları İntergrup
İntergrup Eşbaşkanı                            İntergrup Eşbaşkanı                 Başkan yardımcısı
 
Raül Romeva i Rueda MEP       Sirpa Pietikäinen MEP               Dennis de Jong MEP
LGBT Hakları İntergrup         LGBT Hakları İntergrup         LGBT Hakları İntergrup
Başkan yardımcısı                   Başkan yardımcısı                   Başkan yardımcısı
 

Etiketler: insan hakları, sivil anayasa
nefret