04/02/2013 | Yazar: Murat Çınar

Suriye Demokratik Muhalefeti demokratik, laik ve bağımsız bir Suriye’nin inşası için 28-29 Ocak tarihlerinde, İsviçre’nin Cenevre kentinde uluslararası bir konferans düzenledi.

Suriye Demokratik Muhalefeti’nden Yeni Suriye Çağrısı Kaos GL - LGBTİ+ Haber Portalı
Suriye Demokratik Muhalefeti demokratik, laik ve bağımsız bir Suriye’nin inşası için 28-29 Ocak tarihlerinde, İsviçre’nin Cenevre kentinde uluslararası bir konferans düzenledi.
 
Konferansın hazırlayıcısı olan Suriye Demokratik Muhalefeti adlı hareket Suriye’de ve dışında yaşayan siyasetçiler, sanatçılar ve bilim insanlarından oluşuyor.
 
Suriye’de şiddete, askeri dış müdahaleye ve dinsel temelli bölünmeye hayır
 
Bu yeni muhalefet ilk olarak “3 Hayır” ile yola çıkıyor; şiddete, askeri dış müdahaleye ve dinsel temelli bölünmeye hayır. Son bir kaç aydır bilhassa Suriye dışında çalışmalar yürüten bu hareketin üyelerinden Ossamah al Tawel durumu şu şekilde özetliyor: “Aylardır hem rejimin hem de Türkiye, Batı ülkeleri (bilhassa Katar ve Suudi Arabistan) ve Arap Körfezi ülkelerince desteklenen silahlı muhaliflerin hedefi durumundayız. Hareketimizi bağımsız kılmak ve yabancı siyasete bağlanmamak için hiçbir finansmanı kabul etmedik. Bu da bizi bilhassa halkımıza sesimizi duyurmak adına zor duruma sokuyor. Onurumuz, bağımsızlığımız ve demokratik bir Suriye için bu çizgiye yakın tüm siyasi güçleri birleştirmek amaçlı yani askeri bir dış müdahale olmadan geleceğimizi tayin etmek için bu konferansı hazırladık”.
 
Suriye Demokratik Muhalefeti geçtiğimiz aylarda Katar’da toplanan muhalefet koalisyonuna ve Ulusal Suriye Meclisi’ne karşı mesafeli ve eleştirili bir duruş alıyor. Bunun haricinde askeri dış müdahalenin de çözüm olmadığını tanımlayan hareket ABD başta olmak üzere mevcut silahlı müdahaleye destek veren tüm ülkeleri kınıyor. Ossamah al Tawel bu konu üzerine iki soru soruyor: “Terörizm ile on seneyi aşkın süredir mücadele ettiğini söyleyen ülkeler nasıl olur da kendisi haricindeki tüm muhalefet birimlerine diktatör gibi davranan kuvvetlere destek verirler? Artı nasıl olur da El Kaide ve Jabhat Alnosra gibi sizin ülkelerinizce terörist olarak tanımlanmış örgütlerden destek alan bir silahlı muhalefete arka çıkarsınız?”
 
Şiddet karşıtı ve barış yanlısı hareketler sindirildi
 
Bugün itibari ile iki ateş arasında kaldıklarını ve ülkede rejimin silahlı cevabına Türkiye ve Ürdün üzerinden Suriye’ye giren silahlı muhaliflerin cevap verdiğini ve böyle sürüp giden çıkmaz sokağın şiddet karşıtı ve barış yanlısı olan hareketleri sindirdiğini belirten Ossamah al Tawel sözlerine şöyle devam ediyor:
 
“İnsanlar çaresiz ve acı ile dolu bu sebeple tepki olarak silaha başvuranın sayısı her geçen gün daha artıyor. Basın yolu ile, bilhassa El Cezire ve Alarabia, kaos ortamına bir de yanlı ve yanlış haberlerin yayılması ekleniyor. Mevcut muhalefet parçalanmış durumda. Artık Suriye, ABD ve Rusya başta olmak üzere bölgedeki birçok ülkenin elinde. Bize göre tüm taraflar hemen savaşa son vermeli ve masaya oturmalı. İran, Türkiye, Suudi Arabistan ve Mısır Birleşmiş Milletler aracılığı ile hazırlanmış muhalefet temsilcileri konuşmaya başlamak zorunda. Bu durumu oluşturanlar arasında bir anlaşmaya varılamazsa bugün itibari ile çözüm çok zor gözüküyor. Türkiye’nin Kürt sorunu ve Arap dünyasına açılması ve NATO ve ABD ile olan sorumluluk ilişkileri sebebiyle, İran-Suriye-Arap Körfezi üçgeninin ilişkileri, Rusya ve Çin ile olan tarihi ve güçlü bağlantısı ve bu iki ülkenin Ortadoğu’ya olan bakışı sebebiyle Suriye artık bir çok ülke için hayati önem taşıyor”.
 
Yeni kurulacak Suriye tüm yurttaşlarını eşit tutmalı
 
Cenevre’de bu bakış açısı ile gerçekleşen ‘Uygar ve demokratik Suriye için Uluslararası Suriye Konferansı’ Scandinavian Institute for Human Rigths, Horan Citizenship Forum ve İnsan Hakları için Arap Komisyonu’nun yardımı ile gerçekleşti. Buluşmaya farklı siyasi partiler, birçok uluslararası örgüt, sivil toplum temsilcileri ve tanınmış simalar katıldı. Konferans Paris’te yaşayan insan hakları savunucusu Haytham Manna’nın konuşması ile başladı. Manna sözlerinde bu konferansın uluslararası birçok aktör tarafında boykot edildiğini ve bilhassa Fransa hükümetince aynı zamanda başka bir konferans gerçekleştirildiğini ve olası katılımcılara katılmamaları yönünde tavsiyede bulunulduğunun altını çizdi. İlerleyen saatlerde Tunus Başbakanı Moncef Marzouki’nin Suriye’nin bir an önce kargaşa ortamından zararsızca çıkması gerektiğini ve bunun için bir yol haritasının hazırlanmasının hayati önemini belirten yazılı bildirisi okundu. Konferansa katılanlar arasında ünlü şair Adonis de vardı. Asıl adı Ali Ahmad Sa’id Isbir olan şair elde edilmek istenen hedef ve bunun için kullanılan araçlar arasında tutarlılık olması gerektiğine dikkat çekerek hiçbir asil hedefin şiddet yöntemini meşru kılamayacağını belirtti. Şair sözlerini şöyle sürdürdü: “Suriye insanlık tarihine alfabe ile ve çok kültürlü yaşam becerisi ile birçok katkıda bulunmuştur. Yeni kurulacak Suriye’nin tüm yurttaşları eşit tutan bir sistem üzerine inşa edilmesi lazımdır ve bilhassa kadın haklarına saygı duyan bir düzenin kurulması lazım”.
 
Konferanstan çıkan ortak yol haritası
 
Konferans sırasında dini yapısı önde olan hareketlerden sol partilere kadar birçok katılımcı bireysel veya toplu olarak yuvarlak masa çalışmaları yaparak fikirlerini ve önerilerini paylaştı. İki gün sonunda konferansın sonunda ortaya konan ortak yol haritası sayılabilecek bildiri şu şekilde:
 
1) İlk olarak hemen şiddetin durdurulması ve Uluslararası Cenevre Anlaşması’nın dikkate alınması gereklidir.
2) Uluslararası Cenevre Anlaşması’nın uygulanması hedefi ile hükümet ve muhalefet arasında konuşmalara başlanması amacıyla yeni bir anayasal bildiri yayınlanması ve bunu dikkate alarak geçiş sürecinde çalışmak üzere bir hükümetin kurulması, adil bir yönetim şeklinin yapılandırılması ve uluslararası gözlemciler yardımı ile seçimlerin gerçekleştirilmesi lazımdır.
3) İkinci Uluslararası Cenevre Konferansı’nın yapılması ve bu sırada gelişmelerin değerlendirilmesi ve yeni önerilerin dikkate alınması ve diyalogun denetlenmesi amacıyla söz sahibi ve etken bir kurumun kurulması mutlaktır.
4) Acilen insani yardımın ülkeye gönderilmesi, göç etmek zorunda kalan yurttaşların ülkeye geri dönmesine yardım edilmesi, eğitim, sağlık ve inşa ihtiyaçlarının doğru ve güvenli bir şekilde karşılanması şarttır.
5) İnsan haklarına ve bireysel özgürlüklere saygılı ve uluslararası beyannameleri dikkate alan siyasi bir sistemin kurulması, ülkenin bütünlüğünün sağlanması ve yurttaşların eşit yaşaması için gerekli temellerin atılması lazımdır.
6) Bu anlaşmanın sağlanması için taraflar iki komitenin kurulmasını gerekli buluyor:
a) Birincisi Suriye Sivil Demokrat Kutbu kurulması için görevli bir komite, bunun amacı muhalif kuvvetlerle her eylemde iletişim içinde olmaktır.
b) İkincisi ise uluslararası toplum ile Suriye devriminin özgürlük, uygarlık ve topyekûn egemenlik hedefleri ile gerçekleşmesi için iletişimde olan bir ikinci komite olacaktır. (Pressenza)

Etiketler: yaşam, siyaset
İstihdam