23/06/2022 | Yazar: Aslı Alpar
LGBTİ+’lara yönelik nefreti örgütleyen hükümetlerin demokrasi iddiası nasıl değerlendirilmeli? Gazeteci Michael Meyer-Resende anlatıyor.
Polonya, Macaristan, Rusya, Türkiye… LGBTİ+’ların kazandığı küresel haklara rağmen bu hakları gasp eden politikaları uygulayan ülkelerden bazıları. Gazeteci Michael Meyer-Resende bu gerici dalgayı şöyle özetliyor: “Bu günlerde kafa karıştıran bir şey var. Nereye giderseniz gidin, milliyetçi hükümetler LGBT+ topluluğuna saldırıyor.”
Michael Meyer-Resende yazısında cinsel yönelim ve cinsiyet kimliğine yönelik ayrımcı politikaların dayandığı siyasi hesabı şöyle açıklıyor:
“LGBT+ karşıtı söylem özellikle demokrasisi gelişmeyen ülkelerde siyasi bir hesap üzerine kuruludur. Birçok otoriter rejim, bunun popüler olacağını bilir. Halkın siyasete katılımının ve dürüst seçimler onlar için aşil topuğudur; bu yüzden konuyu değiştirmek istiyorlar. Ve bunda oldukça başarılılar.”
“Otoriterler, demokrat olduklarını iddia ediyor”
LGBTİ+’lara yönelik ayrımcı politikalar üreten iktidarların ortak özelliğinin, LGBTİ+’lara yönelik saldırıyı hızlandırarak, demokratik görünmeyi sürdürdükleri illüzyonu olduğuna dikkat çeken Michael Meyer-Resende, “Tabii ki, otoriterler aslında demokrat olduklarını iddia etmeye devam ediyorlar. Peşine de şunu ekliyorlar; ‘Demokratik olmasak bile, o kadar da önemli değil, yaşam tarzımızı korusak yeterli.”
“Otoriterlerin inanmamızı istedikleri şeyi ifşa etmeli”
Michael Meyer-Resende, bu yalanın ifşa edilmesi gerektiğini söylüyor. “Demokrasinin muhafazakâr ve ilerici biçimleri olduğunu ima ediyorlar. Bu tam olarak otoriterlerin inanmamızı istedikleri şeydir. Ama tek demokrasi var; serbestçe seçilmiş hükümetlerin temel hak ve özgürlükleri koruması. Yalnızca otoriter hükümetlere hizmet eden ‘geleneksel-ilerici’ çerçeve reddedilmeli; bunun yerine bu senaryo ifşa edilmeli.”
Etiketler: insan hakları, siyaset
