24/09/2024 | Yazar: Belgin Günay
Spor kariyerini interseks ve trans erkek kimliği yüzünden bırakmak zorunda kalan Eren ile sporda intersekslere ve translara yönelik ayrımcılığı konuştuk.
Eren spor kariyerini kimliği yüzünden bırakmak zorunda kalmış bir interseks ve trans erkek. Spor kariyerinde ilerleyemeyince medya sektörüne geçmiş ve şu anda bu alanda başarılı çalışmaları var. Benim de uzun yıllardır tanıdığım ve çok görüşemesek de sevdiğim bir arkadaşım. Kendisiyle bu yaz Paris’te yapılan olimpiyatlarda çıkan trans+ sporcularla ilgili tartışmalardan beri bu konu üzerine konuşuyoruz aslında. Bunu bir röportaj haline getirmek istediğimde önce çekindi ve rahatsız edilmek istemedi ancak onun deneyimlerinin gelecek nesillerdeki trans+ sporcular için önemli olabileceğini, kayda geçmesi gerektiğini söylediğimde beni kıramadı.
Merhaba Eren. Söyleşi teklifimi kabul ettiğin için çok teşekkürler. Geçmişteki spor kariyerinle ilgili konuşmak istiyorum. Biliyorsun olimpiyatlar sırasında interseks ve trans sporcular çok tartışıldı. Bu konuda sen ne düşünüyorsun? İnterseks bir sporcu olarak senin kariyerin nasıl başladı, neler yaşadın ve neden sonlandırdın?
Spora yatkın bir çocuktum. Erkeklerle top oynayan bir çocuktum. Ergenlikle birlikte vücut biraz daha erkek tipi gelişmeye başladığında bu daha da belirgin hale geldi. Beden eğitimi hocalarım spora yatkın olduğumu, fiziğimin iyi olduğunu düşünerek beni yaşadığım yerdeki gençlik spor kulübüne götürdü. Orada atıcılıkla başladım, disk ve gülle atıyordum. Orada da çok iyi karşılandım. Ailemle konuştular, çocuğunuz bir cevher, bu sporda çok başarılı olabilir dediler. Boyum da uzun olduğu için bir yandan basketbol oynuyordum, bir yandan gülle ve disk atıyordum. Bu şekilde başladım.
Yaşadığım yerde gülle ve disk atan bir tek ben vardım. O yüzden ne kadar başarılı olduğumu bilmiyordum açıkçası, hocam yaptığım derecelerin iyi olduğunu söylüyordu. O zaman internet de henüz çok yaygın değildi. Sadece internet kafeye gidip yarışma takvimlerine filan bakıyordum. Sonrasında bir Türkiye şampiyonasına gittik ilk kez, heyecandan faul yaptım ve diskalifiye oldum o yarışmada. Yine de o havayı solumuş oldum ve onun ardından da zaten ikinci yarışmamdan sonra yeni Türkiye şampiyonlukları ve madalyalar almaya başladım ve süreç öyle ilerledi.
O dönem biraz daha erkek tipi kaslanma sonucunda çok iyi dereceler aldığımı düşünüyorum. Bu benim durumum ortaya çıkmadan önceki performansım aslında. Orta sona tekabül ediyor diyebilirim. Sonrasında interseks tanısı konulduğunda ve ameliyat, hormon replasmanı gibi müdahaleler başladığında durumum değişti. Bunlardan önce ben spora başlamıştım.
Durumun ne zaman ortaya çıktı peki ve girdiğin tıbbi süreçler performansını etkiledi mi?
Spor yaptığım süre içinde bir yandan da sürekli hastanelere gidip geliyorduk aslında. Yaşadığım yerdeki doktorlar durumumu çok anlayamamıştı. Daha farklı teorileri vardı, yumurtalıkları küçük belki o yüzden regl olamadı filan dediler. Tam olarak ne olduğunu anlamaları zaten yaklaşık üç seneyi buldu. Bu üç sene boyunca da ben zaten spor kariyerime devam ettim ve sosyal hayatım spordan ibaretti eğitim dışında.
Bu arada ben milli takıma girdim, milli takım kamplarına gidip geliyordum filan. Yarışmaların takvimine uygun dönemlerde de sanırım 2002 – 2003 yılı gibi bana tanı konuldu. O zaman testiküler feminizasyon demişlerdi ama çok da doğru olmadığını sonraki yıllarda gördüm.
Milli takıma atıcılıktan girmiştim. Bir yandan da 2. ligde basketbol oynuyordum. Sonrasında benim durumum ortaya çıkınca inmemiş testislerimin alınması gerektiği söylendi ve o süreç başladı. Spora 4-5 aylık ara vermem gerekti o dönem. Testislerim operasyonla alındı ve östrojen kullanmaya başladım. Bunun sonrasında tekrar yarışmalara ve antrenmanlara geri döndüm ancak yavaş yavaş performansım düştü, aynı dereceleri alamamaya başladım. Eskiden belki 47 48 metreleri çok rahat atabiliyorken bu giderek azalmaya başladı. Bu durumu o zamanki antrenörümle paylaştığımda antrenörüm birkaç ay içinde antrenörlüğü bıraktı. Muhtemelen beni bir basamak olarak görüyordu, ileride dünya çapında dereceler yapabileceğime inanıyordu. Sonrasında yarışmalara katılamayacağımı anlayınca yollarımız ayrıldı. Basketbola bir süre daha devam ettim. İstanbul’a üniversiteye geldiğimde de devam ettim, tam birinci ligde bir takıma transfer olacakken interseks durumum doping sayılacağı için basketbola devam edemeyeceğimi söylediler.
Dopingli sayılacağın söylendiğinde aslında sen östrojen kullanıyordun ve ameliyat olmuştun değil mi?
Evet ama söylenene göre böbrek üstü bezlerim hala bir kadınınkinden daha fazla testosteron üretiyormuş. Bir yandan da eskiden çok daha iyi hissediyorken bedenim artık mücadeleci yanını da bırakmıştı. Belki bu söylediklerim bazı savunduğunuz şeylere ters gibi gelebilir ama benim hikayem böyle. Bir noktadan sonra ben östrojen kullanmayı da kendi kendime bıraktım göğüslerim çıkmaya başlayınca. Artık aslında menopoz ya da andropoz denebilecek bir sürece girmiştim. Çabuk yorulan ve kolaylıkla dinlenemeyen bir insana dönüşmüştüm. Böylece basketbol kariyerim de bitmiş oldu.
Zaten ben senin geçmişin üzerinden spordaki interseksler ve translarla ilgili bir şey kanıtlamaya çalışmıyorum. Objektif bir şekilde interseks bir sporcunun deneyimini ortaya koymaya çalışıyorum sadece. Sen her şeyi kendi yaşadığın şekilde anlatabilirsin, politik doğrucu olmak gibi bir zorunluluğun yok. Kaldı ki senin hikayen şu gerçekliği değiştirmiyor: her ne tartışma olursa olsun, interseks fizyolojisi bir avantaj sağlıyor ya da sağlamıyor fark etmeksizin, intersekslerin de spor yapmaya hakkı var ve kamuoyu burada interseksleri koyacak bir yer bulamıyorsa bu intersekslerin sorunu değil. Trans ve interseks sporcuların yok sayılması problemi var aslında.
Çok net eskiden testislerim vardı ve kendimi güçlü hissettim, testislerim alınınca ise aynı performansı sürdüremedim ve spor kariyerim bitti. Bunu bu şekilde ifade etmek biraz tedirginlik verdi bana.
Sonuçta sen olanı anlatıyorsun. Benim spor kariyerim yok ama tıbbi süreçler anlamında ben de benzer süreçlerden geçtim ve bu direkt testosteronla ilgili bir şey de olmayabilir. Sonuçta sen sana sorulmadan kimliğinin bir parçasını oluşturan bir organından yoksun kalmışsın ve kimliğin değiştirilmeye çalışılmış. Bunun getirdiği bir psikolojik yük de var bir taraftan. O da insanın performansını etkileyebilecek bir şey. E bir yandan sana sorulmadan dışarıdan başka bir hormona bırakılmışsın, daha sonra kendin bırakmışsın. Bu süreçleri yaşayan birisinin zaten kariyerini çok başarılı sürdürmesi beklenemez bence.
“İnterseks, trans… bu terimleri bilip bilmeden insanların kucağına attılar”
Peki spor senin için ne ifade ediyordu? Şansın olsaydı devam etmek ister miydin mesela?
Tabii ki devam etmek isterdim. Çünkü bütün hayatım bunun üzerine kuruluydu. Lise sona kadar kafamda bir meslek seçimi filan da yoktu, spordan devam edeceğimi düşünüyordum. Lise ikide biraz daha aklım ermeye başladığında yavaş yavaş başka kariyer seçenekleri üzerine de düşünmeye başladım ve üniversite kazanmam gerektiğini düşündüm. Öncesinde sporun varlığı benim için bir terapi gibiydi. Arkadaş çevrem spordandı, farklı farklı şehirlere gidiyordum, farklı farklı deneyimler yaşıyordum. Beklediğim gibi ilerlemeyince haliyle rotamı değiştirmek zorunda kaldım ve başka bir meslekle devam ettim. Şimdi düşündüğümde tabii o yılları çok özlüyorum. O rekabet hissi çok sevdiğim bir histi.
Spor yaparken takım arkadaşlarından ya da üstlerinden bir ayrımcılık yaşadığın oluyor muydu ya da rakiplerinden sen zaten erkek gibisin, haksız rekabete yol açıyorsun gibi yorumlar alıyor muydun?
Buna iki taraflı cevap veriyorum. Atletizmde bununla ilgili sıkıntı yaşamıyordum çünkü yaşadığım yerde gülle ve disk atan bir tek ben vardım, başarılı da olduğum için herhangi bir baskıya, eleştiriye, dışlanmaya maruz kaldığımı söyleyemem. Öte yandan, başka şehirlerde şampiyonalara gittiğimde örneğin sesim normalden kalın olduğu için fazla konuşmamaya çalışıyordum, kendimi bastırıyordum. Bu biraz daha benim özgüvensizliğim ile alakalıydı. Basketbolda ise belki takım arkadaşlarımdan ya da hocalarımdan olumsuz bir tavırla karşılaşmıyordum ama rakip takıma fazla kendimi göstermemeye, dikkat çekmemeye çalışıyordum. Daha uzunum, daha güçlü hissediyorum, ben sadece yerimde dururken bana çarpan biri yere düştüğünde bana faul veriliyordu. Bu fiziksel özelliklerimi aslında avantajdan çok dezavantaj gibi yaşadım. Fazla konuşmamaya çalışıyordum ki bana garip bakılmasın.
Peki bütün bu tartışmalar için sen ne düşünüyorsun? Örneğin cinsiyete bağlı olmayan bir spor kategorizasyonu olsa onu mu tercih ederdin ya da yine kadın takımında mı kalırdın? Sence bu tartışmalar nasıl çözülebilir? İkili cinsiyet sistemine göre düzenlenmiş bir spor dünyası senin için ne ifade ediyor?
Yarışmacısı olduğum dallarda bu çok mümkün değildi ama farklı bir ihtimal olsa elbette onun peşinden koşardım. Bu son olimpiyatlardaki tartışmalar aslında daha önce Güney Afrikalı interseks atlet Caster Semenya ile başladı. Testosteron baskılayıcı kullanmayı reddetmişti. Onunla birlikte insanlar interseksi duymaya başladı. Bu sene çok daha fazla bu tartışmaları duyduk ama aslında kimse de ne olduğunu bilmiyordu tartışırken. İnterseks, trans… bu terimleri bilip bilmeden insanların kucağına attılar. Sadece düşmanlık yaptılar, bunların ne olduğunu öğrenmeye niyetleri de yoktu tartışanların.
Peki senin önerilerin var mı sorunun nasıl çözülebileceğine dair?
Senin önerilerine katılmakla beraber, çok da gerçekçi bulmuyorum, umutlu değilim. Belki bütün bu tartışmalar bir noktada LGBTİ+ sporcular için ayrı yarışma platformları ve hatta ayrı bir olimpiyat kurulmasına yol açabilir. Paralimpik olimpiyatlar var ya mesela fiziksel engeli olan insanlar için, onun gibi. Bu ne kadar iyi olur, ne kadar doğru olur inan o konuda hiçbir fikrim yok ancak bu tartışmalar illa ki bir yere varacaktır diye düşünmek istiyorum.
Dediğin şey olursa yine cinsiyet kimliğine dayalı bir kategorizasyon olacak ve örneğin 1.80 boyunda bir interseksle 1.50 boyunda bir trans erkek karşılaştığında yine bir adaletsizlik olmayacak mı? Cinsiyet kategorilerini arttırdığımız bir spor sistemi de çok yönetilebilir olmayabilir. Örneğin non-binary diye kategori yapsanız yine karşınıza pek çok farklı vücut tipi çıkacak. Cinsiyetlere göre değil de sadece fiziksel özelliklere göre, kas gücü, boy ve kiloyu göz önüne alan bir kategorizasyon olsa daha doğru olmaz mı sence?
Bu da çok radikal bir değişiklik olmaz mı ama? Şu an röportaj değil de kendi aramızda muhabbet ediyormuş ve fikir yürütüyormuşuz gibi cevap veriyorum. Böyle bir sistem de çok kolay yönetilemeyebilir gibi geliyor bana.
Tabii radikal bir değişiklik olur ama akşamdan sabaha değil de uzun vadede gerçekleşmesi için şimdiden temelleri atılabilir belki.
Belki bazı spor dallarında başlayabilir, denenebilir en azından. Son olimpiyatlarda absürd bir break dance kategorisi vardı mesela ve sanırım onda cinsiyet ayrımı yoktu. Bunlar denenebilir. Direkt böyle absürd dedim ama sevenleri kusura bakmasın (gülüyor).
Ben de tamamen konuya yabancı bir insan olarak soruyorum aslında bunları. Senin spor geçmişin var diye belki senin fikrin vardır diye sormak istedim.
Ben hep şu açıdan izliyorum ve takip ediyorum: Benim durumumu yaşayan pek çok insan vardır ve fiziksel özelliklerimiz nedeniyle spor bizi bir şekilde yakalıyor bir yerlerden. Eminim çok fazla insan var şu an kariyerinin başında olup bu tartışmaları izleyen. Geleceğe dair ne yapacaklarını bilemiyorlardır ve bu çok üzüldüğüm bir şey. İnan çözüme dair bir fikrim yok ve senin söylediğin şeylerde çok oturmuyor zihnimde ya da gerçekçi gelmiyor ama bu kariyerde ilerlemek isteyen intersekslerin çaresizliği de hoşuma gitmiyor. Ben belki bu tepkileri almasaydım ve testislerime de müdahale edilmeseydi spor kariyerime devam edebilirdim. Çok nettiler, senin kariyerin olmayacak deyip kestirip attılar.
Peki şimdi tekrar başlamaya karar versen amatör bir yerden de olsa ve bir erkek takımına girmeye çalışsan nasıl karşılanırsın sence? Bu anlamda Türkiye’de durum nasıl?
Şimdi zaten çok zor da geçmişe dönük anlatayım. O yaşadığım süreçte belki de erkektir, ne düşünüyorsunuz diye aileme sorulduğu ve benim de bu soruya çok da cevap veremediğim dönemlerde zihnimde ben kadın takımlarında yarışıyorum ve kariyerim buradan ilerliyor gibi bir şey vardı. Spor cinsiyetimden daha önemliydi benim için o anda, beni ayakta tutan şeylerden birisi olarak. O zaman mesela aynı dalların erkek yarışmacısı olarak yarışamazdım. Erkeklerle rekabetçi bir ortamda olamazdım. Mesela kullandığımız ağırlıklar iki katı filan değişecekti vesaire. Devam etsem bile başarılı olamazdım. Şu anda da çok zor. Şu anki hayatımda kardiyo yapıp kilo vermek daha mantıklı olur herhalde (gülüyor). Sporu bıraktıktan sonra kilo alıyor insan çünkü.
Yani interseks aslında öyle bir boş küme ki, kadın takımına girsen haksız rekabet yaratıyorsun diyorlar, erkek takımına girsen sana haksız rekabet yapılmış oluyor. Yani ikili cinsiyet sisteminde yerimiz yok desem doğrudur.
Maalesef. Umarım gelecekte daha farklı olur.
*Bu haber, Avrupa Birliği’nin maddi desteği ile hazırlanmıştır. İçerik tamamıyla KaosGL.org’un sorumluluğu altındadır ve Avrupa Birliği’nin görüşlerini yansıtmak zorunda değildir.
Etiketler: insan hakları, sağlık, spor, sağlık hakkı, özel haber, beda